Geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Marsilya kentinde burkiniyle havuza giren bir kadına 490 euro ceza kesildi.
Ailesiyle birlikte kiraladıkları özel rezidansın havuzuna burkini ile giren Fadile isimli kadını gören çalışanlardan biri, diğer müşterileri sudan çıkararak, burkiniyle havuza girilmemesini istedi. "Hijyen sorunu yarattığı" ve "havuzun boşaltılmasına neden olduğu" gerekçeleriyle, aileden 490 euro ceza ödemesi istendi.
Herhangi bir hijyen sorunu yaratmayan, mayo ve bikinilerle aynı kumaşlardan yüzmek için tasarlanan burkiniyi giydiği için böyle bir saldırıya uğrayan Fadile, "Şaşkınlık geçirdim çünkü kimse beni durdurmadı ve bir şey söylemedi. Hayal kırıklığına uğradım, şoke oldum ve bir insanın bu kadar ikiyüzlü olması beni çok kırdı" dedi.
POLİS PLAJDA BURKİNİYİ ÇIKARTTIRMIŞTI
Geçtiğimiz yıl, dönemin Fransa Başbakanı Manuel Valls tarafından "Fransa'nın değerleri ile uyumlu olmadığı" söylenen burkininin yasaklandığı bölgeler genişletilmişti.
Yasağın ardından Fransa'nın Nice kentinde polis, plajda burkini ile oturan bir kadından başörtü ve burkinisini çıkartmasını istemiş, "adaba ve sekülerizme uymayacak biçimde" giyinmekten 38 euro para cezası kesmişti. Yaşanan olayın ardından tüm dünyadan tepkilerin artması nedeniyle, Fransa Danıştayı tartışmalara son noktayı koyarak yasak kararını durdurmuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE BİLE GÜNDEM KONUSU
Fransa'da, bu yıl gerçekleşen cumhurbaşkanlığı yarışının en güçlü iki adayı olan aşırı sağcı Marine Le Pen ve en yakın rakibi Emmanuel Macron, televizyondan canlı yayınlanan bir tartışmada karşı karşıya gelmişlerdi. Tartışmaya damgasını vuran konu ise, burkini olmuştu.
Le Pen, Macron'u burkiniyi desteklemekle, Macron ise Le Pen'i gerçekleri çarpıtmakla ve insanları kutuplaştırmakla suçladı. Le Pen'in çok kültürlülüğün sonlandırılması gerektiği söylemlerine karşı Macron ise, bu söylemlerin Müslümanları devlete karşı kışkırttığını söyledi.
Nisan ve Mayıs aylarında iki turda gerçekleştirilen yarışın galibi olan Macron, burkininin kamusal alana indirgenmesi gereken bir konu olduğunu ve Le Pen'in savunduğu gibi Fransa'nın laiklik geleneğine bir tehdit olmadığını dile getirdi.
MÜSLÜMANLARA YASAK, RAHİBELERE SERBEST
Müslümanlara "adaba aykırılık" gerekçe gösterilerek kesilen cezalar, rahibeler söz konusu olduğunda işlemiyor. Burkini ile denize girilmesinin yasak olduğu Fransa'da, rahibeler denize kıyafetleri ile girebiliyorlar. Bu da Avrupa'nın "laiklik" nârâlarının sadece İslâm'a yönelik bir saldırıdan öteye gitmediğini gösteriyor.
FRANSA'DA LAİKLİK VE İSLAMOFOBİ
Avrupa'da İslamofobi ve ırkçılık ile ilgili baskıların en yoğun yaşandığı ülkelerin başında gelen Fransa, 4 milyonu aşkın Müslüman nüfusa sahip. Avrupa'nın en kalabalık Müslüman nüfusunu barındıran ülke olan Fransa'da bu sayı, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 7'sini oluşturuyor.
1789 Fransız Devrimi ile temelleri atılan laiklik, 1905 yılında Fransa'da anayasanın ilk maddesi olarak belirlenerek uygulanmaya başlandı. Katolik Kilisesi'nin etkisi kaldırıldı ve bu durum başta Vatikan olmak üzere, papa ve din adamlarının tepkisine yol açtı.
Fransa'nın kabul ettiği laiklik anlayışına göre, devletin tüm dinler karşısında tarafsız olması gerekiyordu. Ancak gerçekte durum oldukça farklı. Özellikle İslam'a, Müslümanlara yapılan saldırıların sayısı ve dozu gün geçtikçe artıyor. Fransa, dinler karşısında tarafsızlığı içeren yasalara sahip olsa da, İslam ve Müslüman karşıtı bir tutum sergiliyor.
Fransa'nın bu konuda yaşadığı en büyük tartışmalardan biri başörtü yasağıydı. 90'lı yıllarda ülkenin kuzeyinde yer alan Creil'de iki kız öğrencinin başörtülü olmaları nedeniyle derslere alınmamaları, ülkede büyük tartışmalara yol açmıştı.
FİKRİYAT