Arama

İngiltere ile Rusya arasında casus krizi!

Çifte ajan Sergey Skripal'in, sinir sistemi üzerinde etkili ve askeri nitelikte Rus yapımı bir kimyasal madde ile zehirlendiği iddiası, İngiltere ile Rusya arasındaki ilişkileri koparma noktasına taşıdı. Rusya'nın Avrupa'daki casuslarının kimlik bilgilerini İngiliz istihbarat servisi MI6'ya satan Skripal ile kızının sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Baba-kızın zehirlenmesinde kullanıldığı öne sürülen "Novichok" adlı kimyasalın, Sovyetler Birliği döneminde geliştirildiği ve benzerlerinden 10 kat daha öldürücü olduğu belirtiliyor.

İngiltere ile Rusya arasında casus krizi!
Yayınlanma Tarihi: 14.03.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 14.03.2018 15:40

Çifte ajan Sergey Skripal ile kızı Yulia'nın sinir sistemi üzerinde etkili ve askeri nitelikte Rus yapımı bir kimyasal madde ile zehirlendiği iddiası, İngiltere ile Rusya arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirdi.

İki ülkeyi karşı karşıya getiren son süreç, 4 Mart Pazar günü İngiltere'nin güney batısındaki Salisbury kentinde bir baba ile kızının bilinçsiz halde bulunmasıyla başladı.

Bir alışveriş merkezi önündeki bankta bulunan "babanın" hiç de sıradan bir geçmişi yoktu.

Adı İngiliz basınına bomba gibi düşen Sergey Skripal, 2006 yılında Rusya'da İngiltere için casusluk yaptığı suçlamasıyla yargılanmış ve 13 yıl hapse mahkum edilmiş eski bir Rus istihbarat görevlisiydi.

Skripal'in 1990'lı yıllardan itibaren bilgi sızdırdığı İngiliz dış istihbarat servisi MI6'ya, Rusya'nın Avrupa'daki casuslarının kimliklerini ifşa ettiği öne sürülmüştü.

Skripal 2010 yılında dönemin Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev tarafından affedilmiş ve daha sonra Rusya ile ABD arasında Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleşen casus takasında yer almıştı.

Skripal'in İngiltere'ye geçerek "emekliler" kenti olarak bilinen Salisbury'de düşük profilli bir yaşam sürdüğü, kızı Yulia ile birlikte zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırılması ile yıllar sonra ortaya çıkmış oldu.

Salisbury'deki bir hastanede tedavileri süren baba-kızın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu ancak istikrarlı olduğu belirtiliyor. Olaya müdahale ederken zehirden etkilenen polis memuru Nick Bailey'in durumunun ise Skripal ve kızına kıyasla daha iyi olduğu ifade ediliyor.


LITVINENKO OLAYI

Skripal'in geçmişini dikkate alan İngiliz polisi, olaya ilk andan itibaren suikast girişimi değerlendirmesiyle yaklaştı. Bunda, 2006 yılında bir diğer eski Rus istihbarat görevlisi Aleksandr Litvinenko'nun Londra'da çayına karıştırılan radyoaktif bir madde ile zehirlenerek öldürülmesi tecrübesi rol oynadı.

Yaklaşık 10 yıl süren Litvinenko soruşturmasının sonunda, olayın Rus devletinin muhtemel onayı ile 2 Rus vatandaşı tarafından gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı açıktan muhalefet eden Litvinenko'nun ölümü, ilk günden itibaren Rusya ile ilişkilendirilmiş ancak somut bir kanıt bulunamamıştı. Bununla birlikte, İngiltere Rusya'ya karşı bazı yaptırımları devreye sokmuştu.

MAY'DEN RUSYA'YA MÜHLET

İki ülke, İngiltere Başbakanı Theresa May'in pazartesi günü parlamentoda yaptığı konuşmada Skripal olayında eldeki kanıtların Rusya'yı işaret ettiğini söylemesi ve Rusya'ya konuyla ilgili açıklama yapması için 2 gün mühlet tanıması ile Litvinenko olayı ile benzer bir noktaya sürüklendi.

May, Skripal ile kızının zehirlenmesinde Rusya tarafından imal edildiği ileri sürülen, askeri nitelikte ve sinir sistemi üzerinde etkili bir kimyasal maddenin kullanıldığının kesinlik kazandığını açıkladı. May, söz konusu maddenin "Novichok" adı verilen kimyasal madde grubuna dahil olduğunu iddia etti.

"Novichok" grubu kimyasalların Sovyetler Birliği tarafından 1970'ler ve 1980'lerde yürütülen araştırmalarda geliştirildiği ve benzerlerinden 10 kat daha öldürücü nitelikte olduğu iddia ediliyor.


YAPTIRIM SEÇENEKLERİ

May, bu maddenin, Rusya'dan İngiltere'ye nasıl geldiğini izah etmesini bekliyor.

İngiliz başbakan, tatmin edici bir yanıt alamamaları durumunda Rusya'ya karşı bir dizi yaptırım uygulamaya hazırlandıkları uyarısını yaptı.

Resmen telaffuz edilen bir yaptırım henüz söz konusu değilse de İngiliz basınında çeşitli seçenekler gündeme getiriliyor.

İngiltere'nin atabileceği ilk adımın ülkedeki Rus diplomatları sınır dışı etmek olabileceği belirtiliyor. İngiltere, 2006'da eski Rus ajanı Aleksandr Litvinenko'nun zehirlenerek öldürülmesinin ardından bu yolu izlemişti. İngiltere'nin o gün aldığı tedbirler arasında Rus yetkililere vize sınırlamaları getirmek de yer almıştı.

Kamuoyunda diplomatları sınır dışı etmenin yeterli bir karşılık olarak görülmemesine rağmen Rusya Büyükelçisinin de aralarında olduğu diplomatların sınır dışı edilmesinin gündeme gelebileceği belirtiliyor.

Bu adımın İngiltere'de irtibat şebekesi oluşturmuş casusları ülkeden çıkarmaya yarayacağı düşünülse de Rusya'nın da benzer bir adımla buna yanıt verecek olmasının, İngiltere'nin bu ülkedeki istihbarat ağına zarar vereceği yorumları yapılıyor.

MAGNİTSKY YASASI

Ülkede tartışılan ikinci yaptırım seçeneği, İngiltere'de mal varlığı bulunan Rus zenginlere getirilebilecek kısıtlamalar olarak öne çıkıyor. İngiliz parlamentosunun Dışişleri Komisyonu Başkanı Tom Tugendhat'ın gündeme taşıdığı öneriye göre İngiltere Rusya vatandaşlarına ait kaynağı izah edilemeyen mal varlıklarına el koyabilir. 


Bu kapsamda, ABD'nin 2012'de yürürlüğe koyduğu Magnitsky Yasası'nın bir versiyonu İngiliz parlamentosunda görüşülmekte olan Yaptırımlar ve Para Aklama ile Mücadele Yasası'na ilave edilebilir. Buna göre, adı yolsuzluğa ve insan hakları ihlallerine karışan Rusların mal varlıkları dondurulabilir, bunlara karşı seyahat kısıtlamaları uygulamaya konulabilir.

Ancak Rus zenginlerin mal varlıklarına karşı uygulanacak bu türden geniş yaptırımların, İngiltere'ye bir finans merkezi olarak duyulan güveni zedeleyebileceği uyarısı da yapılıyor.

Öte yandan İngiltere ile sıkı ilişki içinde olanların sadece Roman Abramovich gibi süper zengin Ruslar olmadığına dikkat çekiliyor. Pek çok Rus devlet görevlisinin, milletvekilinin ve iş adamının da Londra'da mülk sahibi olduğu, çocuklarının İngiltere'de eğitim gördüğü ve bazılarının İngiliz pasaportu taşıdığına da işaret ediliyor.

DÜNYA KUPASI'NI BOYKOT

İlk kez Dışişleri Bakanı Boris Johnson tarafından gündeme getirilen bir öneri de Rusya'da yapılacak 2018 Dünya Kupası'na İngiliz yetkililerin katılmaması şeklinde.
Daha ileri gidip, İngiltere Milli Takımı'nın Dünya Kupasını boykot etmesi önerileri de ortaya atılıyor.

Bununla birlikte, İngiltere'nin bu ikinci adımı tek başına atmasının anlamlı olmayacağı, sadece İngiltere'nin kendisini yalıtması sonucunu doğuracağı uyarısı da dile getiriliyor. Yorumcular, ancak uluslararası bir kampanyaya dönüşmesi durumunda bu yolun izlenebileceğini ifade ediyor.

RUS TELEVİZYONUNA YASAK

İngiltere'de geniş yapılanması bulunan Russia Today televizyonunun kapatılması da bir diğer seçenek olarak dile getiriliyor. Ülkede medyayı denetlemekten sorumlu kuruluş Ofcom, Başbakan Theresa May'in yarın yapması beklenen açıklamadan sonra Rus televizyonunun lisansının gözden geçirilebileceğini duyurdu.

İngiliz basınına göre Avrupa Birliği'nin Rusya'ya Ukrayna krizini takiben uygulamaya başladığı mali yaptırımların artırılması da gündeme gelebilir. Ancak Macaristan, İtalya ve Yunanistan gibi AB üyelerinin bu yaptırımların yumuşatılmasından yana tutum aldığını hatırlatan bazı yorumcular, İngiltere'nin bu konuda AB içinde destek bulmakta güçlük çekebileceği görüşünde.

Öte yandan, Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımların bu ülkenin dış borçlanmadan kaçınmasına ve hem özel şirketlerinin hem de devlet kurumlarının daha verimli hale gelmesine yol açtığı da dile getiriliyor.


SİBER SALDIRI

İngiliz basınında Rusya'daki devlet kurumlarına karşı siber saldırı düzenlenmesi seçeneği de yer aldı.

Saldırıların tam olarak hangi kurumlara ve hangi amaçla düzenlenebileceğine ilişkin ayrıntı verilmezken Rusya'nın siber yeteneklerinin daha geniş olduğu ve İngiltere'ye vereceği muhtemel yanıtın ağır sonuçlara yol açabileceği görüşü ortaya atıldı.

5. MADDE İHTİMALİ

İngiltere'nin konuyu NATO'ya taşıması da ihtimaller arasında. Rusya'nın İngiltere toprağında "yasa dışı güç uyguladığı" iddiasından hareketle atılabilecek böyle bir adımın, ittifakın 5. maddesinin işletilmesini gündeme getirebileceği savunuluyor.


NATO üyelerinden birine yapılan saldırının bütün üyelere yapılmış sayılmasını öngören 5. madde, ittifakın tarihinde sadece 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin talebiyle uygulandı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN