ABD yönetiminin İsrail ile Filistin arasındaki barış müzakerelerinin yeniden başlatılması için hazırlamaya devam ettiği "Yüzyılın Anlaşması" adı verilen plan, Filistin tarafına getirdiği ağır şartlar nedeniyle meseleye çözüm olmaktan çok İsrail işgalini pekiştiriyor.
ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan kısa süre sonra İsrail ile Filistin arasındaki sorunun çözümü için yeni bir plan hazırlığına başladı.
Trump'ın, "nihai anlaşma" diye nitelediği "Yüzyılın Anlaşması" planının ne zaman açıklanacağı henüz net değil, ancak ABD Başkanı planda "büyük ilerleme" kaydedildiğini belirtti.
Her ne kadar henüz açıklanmasa da planın ayrıntılarına ilişkin hem İsrail basını hem de uluslararası basında bazı iddialar yer alıyor.
Bu iddialara bakıldığında "Yüzyılın Anlaşması" Filistin meselesine çözümden çok sorunun daha da derinleşmesine ve bölgedeki gerginliğin giderek artmasına neden olacak gibi gözüküyor.
İddialara göre, Filistin yönetiminin karşı çıktığı plan, başını Kudüs'ün statüsünün çektiği dört ana başlıktan oluşuyor.
"KUDÜS'ÜN TAMAMI İSRAİL'İN BAŞKENTİ OLACAK"
Filistin meselesinin en önemli başlıklarından birisi elbette Kudüs. Bugün itibarıyla Doğu ve Batı Kudüs olarak ikiye ayrılan şehirde Batı Kudüs İsrail'in kontrolünde, Doğu Kudüs ise İsrail'in işgali altında bulunuyor.
Filistin tarafı kalıcı bir barışın sağlanması için 1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının kırmızı çizgileri olduğunu dile getirse de Trump'ın bu isteğe kulak tıkadığı belirtiliyor.
"Yüzyılın Anlaşması" planında, Kudüs'ün tamamının "İsrail'in başkenti" olarak kalması, kurulacak Filistin devletine ise Doğu Kudüs ile işgal altındaki Batı Şeria arasında yer alan kenar mahallelerde yeni bir başkent inşa edilmesi hedefleniyor.
ABD yönetimi Filistin devletinin yeni başkentinin inşa edilmesi için 40 milyar dolarlık bir yardım toplamayı düşünüyor.
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın da içinde yer aldığı "Eski Şehir" bölgesinin ise uluslararası koruma altına alınması ve Kudüs dışında yaşayan Filistinlilerin Mescid-i Aksa'ya ziyaretlerinde herhangi bir zorluk çıkarılmayacağı iddia ediliyor.
"YASA DIŞI YAHUDİ YERLEŞİMLERİNİN BÜYÜK KISMI BOŞALTILMAYACAK"
"Yüzyılın Anlaşması" planında Filistinlilerin karşı çıktığı bir başka konu işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan yasa dışı Yahudi yerleşim yerleri. İsrail, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da yüzlerce yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşa etti.
İsrail'in bugün itibarıyla Batı Şeria'da 131, Doğu Kudüs'te 10, Batı Şeria'nın tepelerindeki bölgelerde ise 116 yasa dışı yerleşim birimi kurduğu ifade ediliyor.
Plana göre, Batı Şeria'daki bu yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin büyük bir bölümü varlığını sürdürmeye devam ederken, çok az bir kısmının yerleri değiştirilecek.
Bu da Filistin tarafı planı kabul etse bile Batı Şeria'daki İsrail işgalinin fiili olarak devam edeceği anlamına geliyor.
Ayrıca kurulacak Filistin devletinin Batı Şeria'daki toprakların yalnızca yarısına yakınını elinde tutması ve sınırlarının İsrail güçleri tarafından kontrol edilmesi hedefleniyor.
"GAZZE'DE BAĞIMSIZ BİR BAŞKA DEVLET KURULACAK"
Planda en çok merak edilen konulardan biri de şüphesiz Gazze'nin geleceği. Basındaki iddialara göre abluka altındaki Gazze'ye özel bir statü verilerek bağımsız bir devlet kurulacak. Buranın güvenliğinin de Mısır'a devredilmesi düşünülüyor.
Batı Şeria ve Gazze'de kurulması hedeflenen iki ayrı devletin kontrolüne bırakılacak alanın tarihi Filistin topraklarının sadece yüzde 11'ine tekabül ettiği dile getiriliyor.
"FİLİSTİNLİ MÜLTECİLERİN TOPRAKLARINA DÖNMESİNE İZİN VERİLMEYECEK"
İsrail yönetimi, kurulduğu 1948'den bu yana milyonlarca Filistinliyi zorla topraklarından çıkardı. Bugün itibarıyla yarısından fazlası ülke dışında olan 5,9 milyondan fazla Filistinli mülteci bulunuyor. Bu mültecilerin, 1,3 milyona yakını Gazze'de, 800 bine yakını ise işgal altındaki Batı Şeria'da yaşarken, geri kalan Filistinli mülteciler ise komşu ülkeler Suriye, Lübnan ve Ürdün'de bulunuyor. Filistinli mülteciler uzun yıllardır topraklarına dönmek için mücadele ediyor.
Yine basında yer alan iddialara göre, planda Filistinli mültecilerin evlerine dönmesine izin verilmeyeceği belirtiliyor.
Bu nedenle Filistinliler, Trump'ın "Yüzyılın Anlaşması" dediği bu planı 5,9 milyon mültecinin geri dönüşünü sağlamak yerine İsrail işgalini meşrulaştırma çabası olarak görüyor.
FİLİSTİN YÖNETİMİ PLANA KARŞI ÇIKIYOR
Trump'ın ABD'nin yeni başkanı olmasının ardından attığı adımlar sebebiyle Filistin meselesinin çözümü içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Donald Trump ilk olarak Aralık 2017'de Kudüs'ü resmen İsrail'in "başkenti" olarak tanıdığını ve Tel Aviv'deki ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınacağını açıkladı.
Bu karardan yaklaşık 7 ay sonra 14 Mayıs 2018'de ABD'nin Tel Aviv Büyükelçiliği Trump'ın kızı Ivanka Trump ve damadı Jared Kushner'in de katıldığı törenle Kudüs'e taşındı.
Tüm bu adımlar Trump'ın Filistin ile İsrail arasında barış görüşmeleri girişiminde Tel Aviv'den yana tavır alacağını gözler önüne serdi.
"Yüzyılın Anlaşması" planıyla ilgili basında yer alan iddialar, Trump'ın Filistinlilere İsrail'in çıkarlarını korumak ve işgali meşrulaştırmaktan başka bir şey önermediğini gösteriyor.
Bu nedenle "Yüzyılın Anlaşması"nın zaman kaybından başka bir şey olmadığını dile getiren Filistinli yetkililer plana karşı çıkıyor.
Trump'ın geçen seneki Kudüs kararından sonra ABD'nin İsrail-Filistin sorununda ara buluculuk rolünü kaybettiğini ve "Yüzyılın Anlaşması" planını "yüzyılın şamarı" olarak niteleyen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas planla ilgili ABD'li yetkililerle görüşmeye yanaşmıyor.
Abbas, ocak ayında Ortadoğu turuna çıkan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve planı görüşmek üzere geçen hafta Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Katar ve İsrail'i ziyaret eden Trump'ın damadı Jared Kushner ile görüşmeyi kabul etmedi.
İsrail ziyareti sırasında Filistin gazetesi Al Quds'e özel açıklamalarda bulunan Kushner ise Filistin yönetimi katkı sunsa da sunmasa da ABD'nin "Yüzyılın Anlaşması" planının yakında kamuoyuna açıklanacağını dile getirdi.
Röportajında Kushner, Abbas'ın bir barış anlaşmasının sağlanması için yeterli "beceri" ve isteği olup olmadığına dair şüpheleri olduğunu belirterek Filistin Devlet Başkanı'nı hedef aldı.
Dört Arap ülkesinin planı desteklediği iddia ediliyor
Filistin tarafının planı görüşmeye yanaşmaması ABD yönetimini zora sokuyor. Washington yönetimi bölge ülkelerinin desteğini arkasına alarak Filistin yönetimi üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.
Bu kapsamda Trump'ın damadının geçen hafta Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar'a yaptığı ziyaretler oldukça önem arz ediyor. Görüşmelerin sonuçlarına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmasa da basında ABD yönetiminin istediğini aldığı ileri sürülüyor.
Kushner'in 19 Haziran'daki Ürdün ziyaretinden bir gün önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun sürpriz bir şekilde Amman'ı ziyaret ederek Kral 2. Abdullah ile bir araya gelmesi ve Kral'ın geçen pazartesi Beyaz Saray'da ABD Başkanı Trump ile görüşmesi Washington yönetiminin bölge ülkelerinin desteğini alma çabası olarak yorumlanıyor.
İsrail'in Hayom gazetesinde yer alan haberde ise Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Ürdün'ün "Yüzyılın Anlaşması" planına destek verdiği iddia edildi.
Bir diğer dikkat çekici iddia da Suudi Arabistan'ın Mahmud Abbas'a planı kabul etmesi için baskı yaptığı yönünde.
İsrail'in Kanal 10 televizyonu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Kasım 2017'de Riyad'ı ziyaret eden Abbas'a "ABD'liler ne önerirse kabul et ya da istifanı ver" dediği iddiasında bulundu.
Filistin yönetimi ise Donald Trump'ın planını kabul etmeleri için Arap ülkelerinden kendilerine baskı yapıldığı yönündeki iddiaları yalanlıyor.