Divan şairleri arasında büyüklere ithafen kaside yazmak için değerlendirilen fırsatlardan biri de ıyd-i fıtr (ramazan bayramı) ve ıyd-i adhâ (kurban bayramı) günleriydi. Kasidelerin teşbîb / nesîb kısımlarında bayramdan bahsedilmesi ıydiyye (îdiyye) / bayramiyye şeklinde adlandırılmalarına yol açmıştır. Şairler böylece çok defa hâmileri olan büyüklerin bayramlarını manzum birer tebriknâme ile kutlar, karşılığında da câize alarak bayram harçlıklarını çıkarırlardı.
Iydiyyeler, muhteva itibariyle teşbîb (doğrudan bayramı konu alan ilk bölüm), methiye ve dua olmak üzere üç bölümden meydana gelir ve divanların baş tarafındaki "kasâid" kısmında yer alırlar. Nev'î'nin on dört beyitlik şiiri gibi bazı istisnalar dışında ortalama otuz kırk beyit civarında bir uzunluğa sahip ıydiyyeler arasında Nef'î'nin Sultan Ahmed için yazdığı yetmiş bir beyitlik manzumeler de görülmektedir. İlk örnekleri ya "Fî Medhi Sultan ..." veya "Kasîde-i Iydiyye" gibi kalıplaşmış başlıklar altında yahut da başlıksız olarak yazılan ıydiyyelerin XVI. yüzyıldan itibaren gittikçe uzun Farsça başlıklar taşıdıkları görülmektedir.
Kalıplaşmış adların yanında, divan şiirinin 14. yüzyıldaki en büyük temsilcilerinden olan Nev'î'nin Karamânî Mehmed Efendi için yazdığı ıydiyyenin başına koyduğu "Berây-ı Karamânî Mehmed Efendi Üstâd-ı Merhûm Nev'î Efendi Der Vasf-ı Hilâl-i Iyd-i Saîd" şeklindeki istisnaî başlıklara da rastlanır.
RAMAZAN BAYRAMINA DAİR KIRK BİR BEYİTLİK IYDİYYE
Türk edebiyatında ıydiyenin 15. yüzyıldan itibaren ortaya çıkmaya başladığı ve bu yüzyılın tanınmış şair-devlet adamı Bursalı Ahmed Paşa'nın divanındaki biri "ıyd" redifli iki ıydiyyenin bu türün bilinen ilk örnekleri olduğu söylenebilir. Ünlü şair Tâcîzâde Câfer Çelebi'nin divanında yer alan,
"Yine arz edip cemâlin şâhid-i ra'nâ-yı ıyd
Âlemi şevke getirdi hüsn-i bezmârâ-yı ıyd" matla'lı ramazan bayramına dair kırk bir beyitlik başlıksız ıydiyye de ilk örnekler arasında sayılabilir.
RAMAZAN IYDİYYELERİNİN ÖZELLİKLERİ
Bayrama göre farklı özellikler göstermekle birlikte her ıydiyyede genellikle önce o günlere kavuşmanın şükrü üzerinde durulmakta, bayramı büyük bir coşku ve neşe içinde eğlenerek geçirmek gerektiğinden bahisle mevsimine göre yapılması uygun olan işler ifade edilmekte ve yapılanlar fevkalâde tasvirlerle anlatılmaktadır. Bayram yerlerinin, törenlerin ve eğlencelerin ön plana çıkarıldığı bu tasvirler yalnızca divan şiirinin yerli malzemesini, mahallî ve millî unsurlarını taşımakla kalmaz, bu şiirin hayatla olan sıkı irtibatını da gösterir.
Ramazan ıydiyyelerinin ilk beyitlerinde ramazâniyyelerde de olduğu gibi daha çok hilâlle ilgili zengin mazmunlara yer verilir. Sünbülzâde Vehbî'nin,
"Hilâl-i ıyd kıldı cebhe-i âfâkı nûrânî
Yine yâd etti âşıklar ham-ı ebrû-yı cânânı
Nice yâd etmesinler kim nezâketle eder îmâ
Hilâlin kûşe-i ebrûsu zevk-ı vasl-ı hûbânı" beyitleri bu alâkayı her yönüyle ifade eder.
Bunların yanında ramazanı büyük bir mânevî coşkuyla geçiren dindar kişilerin sevinçleri de dile getirilir. Bayram onlar için ibadetlerinin ilk karşılığıdır. Cerre çıkanlar elde ettikleri hâsılatla memleketlerine, evlerine, işlerine dönerek çoluk çocuklarıyla buluşur ve büyük bir coşku içinde çifte bayram yaparlar.
BAYRAMLAŞMA MERASİMLERİ
Ziyaretler, alınıp verilen hediyeler, mevsimine göre gidilen mesireler büyüklerin bayram günlerinin değişmez özellikleridir. Saraydan başlayarak çeşitli devlet kademelerinin teşrifatında yer alan bayramlaşma merasimlerinde her sınıf halk arasında yaygın bir gelenek teşkil eden el öpmeler, bahşiş vermeler ve hediyeleşmeler de önemli motifler olarak ıydiyyelere girmiştir.
Bu motifleri işleyen örnekler arasında Nedîm'in III. Ahmed için kaleme aldığı bir ıydiyyedeki,
"Sarây-ı şehriyâr-ı âlem oldu meşrik-ı ikbâl
Gelip hep hâkbûse devlet-i ulyânın erkânı" beyitleriyle başlayan bölümünün sarayda yapılan bayramlaşma törenini tasvir açısından ayrı bir önemi vardır.
BAYRAM GÜNLERİNDEKİ MÛSİKİ FAALİYETLERİ
Iydiyyelerde yer alan bayram mûsikisine dair unsurların başında mehterlerin bayramın başlangıcından itibaren nevbet vurması, davul ve köslerin çalınması gelmektedir ki bunlar bayram günlerindeki mûsiki faaliyetlerinin en belirgin akisleridir. Nedîm'in,
"Sabâh-ı ıyd kim âlem olup feyz ile nûrânî
Sadâ-yı kûs-ı şevket eyledi pür çerh-i gerdûnı" beyti gökleri inleten kös sadalarını anlatır. Buna saray ve konaklardaki fasıllarla bayram ve mesire yerlerinde, kır ve semâi kahvelerinde icra edilen mûsikiyi de katmak gerekir.
Bayramın dinî mûsiki icrası bakımından ayrı özellikleri vardı; bayram salâsı sadece bu günlerde verilir, günün belli dilimlerinde temcîd ve ilâhiler okunarak halkın dinî hisleri coşturulurdu. Sâbit'in ıydiyyesindeki şu mısralar bu durumu nükteli bir dille anlatmaktadır:
"Ale's-sabâh salâlar verildi hîç değil
Sabûh-ı ıydde mazlûm-ı tevbe oldu şehîd
Sabâh olunca ilâhîye soktular rindi
Müezzinân-ı şeb-i ıyd verdiler temcîd"
EŞSİZ BAYRAM SEYRANGÂHLARI
İstanbul'un Eyüp, Kâğıthane, Sâdâbâd, At Meydanı, Vefa, Tophane, Üsküdar gibi gözde mesire ve seyrangâhları bahar ve yaz aylarında insana bayram üstüne bayram (ıyd ber ıyd) ettirecek vasıflara sahip eşsiz bayram yerleri olarak özenle tanımlanmışlardır. Şeyhülislâm Yahyâ Efendi'nin dahi ıydiyyesinde yer verdiği bu seyrangâhları Nedîm,
"Binip sad izz ü nâz ile semend-i şûhreftâra
Güzeller At Meydanı'nda alır şimdi meydânı
Husûsâ Hazret-i Eyyûb ile meydân-ı Tophâne
Birer takrîb ile elbette cezbeyler cüvânânı
Firâz-ı Üsküdâr'ın bu'du vardır gerçi ammâ kim
Yine inkâr olunmaz hak bu kim onun da seyrânı
Yâ Sa'dâbâd-ı dilcûnun efendim sorma hîç vasfın
Kulun bir vechile ta'bîre kādir olmazam anı" beyitleriyle edebiyata mal etmiştir.
Çocukların sevinçleri ise bayramlık elbiseler, el öpme bahşişleri, bayram yerleri, salıncaklar, dönme dolaplar, hokkabazlar, atlıkarıncalar, at ve araba safaları, karagöz ve orta oyunu seyirleriyle ıydiyyelere yansıtılmıştır. Sâbit'in,
"Sefîd câme-i ıydiyye giydi pîr ü cüvan
Cihan tarîkat-ı Bayramiyân'a oldu mürîd" beyti bayramla halkın giyinip kuşanma, süslenme ve bayram âdâbına göre hareket etmesi arasındaki ilgiyi, genç ihtiyar bütün halkın Bayramiyye tarikatına mürid olması şeklinde dile getiren tevriyeli bir ifadedir.
Iydiyyelerin son bölümünde ise dua ile ilgili beyitler yer alır. Sabah vaktinde duaların kabul olunacağı inanışından hareket eden Nev'î'nin ıydiyyesindeki şu beyitler buna örnektir:
"Nev'iyâ eyle duâ vakt-i sabâh-ı ıyddir
Çün olur derler duâ makbûl-i hazret subh-dem
Hak Teâlâ rûze vü ıydin mübârek eylesin
Bu duâ-yı devlete kılsın icâbet subh-dem".
Derlenmiştir.
TDV, İslâmansiklopedi, IYDİYYE - Mustafa Uzun