Marshall Planı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, görünürde antikomünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketiydi.
16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı aldı. ABD, Sovyetler Birliği'nin doğrudan doğruya baskısı ve tehdidi altında olduğunu vurgulayarak, sadece Yunanistan ve Türkiye'ye askeri yardım öngördü.
ABD, 'KOMÜNİZM'E KARŞI HAREKETE GEÇTİ
Altı yıllık savaş, bütün ülkelerin ekonomik kaynaklarını tüketmişti. Savaş, bütün ülkelerde ağır tahribat yaratmış; Sovyetler Birliği, bu durumu fırsat bilerek "komünizm" propagandasını şiddetlendirmişti.
Bunun üzerine ABD, 1945 Haziran'ı ile 1946 sonu arasında Batı Avrupa ve beraberindeki 16 ülkeye toplamda 15 milyar dolar ekonomik yardımda bulundu. Fakat bu yardım, bütçe açıklarının kapanması, ithalat için kullanılması gibi paranın verimli olmayan ve gidip de gelmeyeceği alanlara harcanmıştı. Bu nedenle bu yardımdan beklenen sonuç alınamadı.
MARSHALL PLANI NEDİR?
ABD yeni planlar aradı ve Dışişleri Bakanı George Marshall'ın "Marshall Planı", 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir nutukla açıklandı.
Buna göre, "Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik iş birliğine girişmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılar, bu genel iş birliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli. Bunun için de önce bir iş birliği programı yapmalılar" ilkesi benimsendi.
PLANIN KAPSAMI NEYDİ?
12 Temmuz 1947'de İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç'in katılmasıyla toplanan 16'lar Konferansı 22 Eylül'de, ABD'ye sunmak üzere bir Avrupa Ekonomik Kalkınma Programı hazırladı.
Bu program üzerine ABD, 3 Nisan 1948'de Dış Yardım Kanunu'nu çıkardı. Amerika, bu kanuna dayanarak daha ilk yılında 16 ülkeye, 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardımlar daha sonraki yıllarda da devam edecekti. Marshall Programı, 1948 yılında Başkan Harry Truman tarafından imzalanan bir kanun ile kabul edildi.
TÜRK EKONOMİSİNİN ABD'YE BAĞLANDIĞI DÖNEM
Siyasal alandaki "Truman Doktrini"nin ekonomik uzantısı, "Marshall Yardımı" biçiminde ortaya çıktı. Türkiye, Marshall Yardımlarından faydalanan ülkelerden biriydi ve Marshall Yardımı, Türkiye için, ekonomik bağımlılığın başladığı yerdi.
Marshall Planı ile Avrupa'ya yardım götürmek isteniyordu. Bu amaçla, 1948 yılında OEEC (Ekonomik İşbirliği Örgütü) kurulmuştu ama Türkiye bunun dışında bırakılmıştı. İleri sürülen gerekçe, Türk ekonomisinin savaştan çok zarar görmediği ve kendi kendine yeterli niteliklere sahip olduğuydu. Fakat dönemin Türk hükümeti, durumu böyle görmüyordu.
ABD'nin bu yardımı, Sovyetlere karşı bir güvence olduğu gibi, hazırlanmış bulunan ekonomik kalkınma planının gerçekleştirilmesinde de kullanılacaktı.
"ABD'YE PETROL ARAŞTIRMA İZNİ VERİLMELİ"
Türkiye, ABD'ye başvurarak kendisinin de "Marshall Planı" içine alınmasını istedi. Sonunda ABD, Türkiye'yi de ekonomik yardım programının kapsamına aldı.
Başlarda askeri nitelik taşıyan ABD yardımı, ekonomik bir niteliğe büründükten sonra politikayı da etkilemeye başladı.
Anlaşmaya göre; Türk Hükümeti, Amerikan şirketlerine, bulunduğunda işletme hakkını da içeren petrol araştırma izni vermeli; sağlanan fonlardan yararlanmasını, yani iktisat politikasının denetimini kabul etmeli; yabancı sermeye karşısında onu dışlamaya götürerek vergi koymayı üstlenmeliydi.
ABD'NİN TARIMDA İLK HEDEFİ: BUĞDAY
Türkiye, 1950'li yılların ortalarına kadar ekonomik olarak iyi durumdaydı. Marshall Planının getirdiği olumsuz etkiler, 1960'lara doğru görülmeye başlandı. Etkileri ise, günümüzde hâlen sürüyor.
1950'li yıların ortalarına kadar Türk toplumu buğdayını üretir; kendi yiyeceği miktarı ayırır, kalanını da başka ülkelere ihraç ederdi. ABD'nin o yıllarda geliştirdiği ve kısa bir gelecekte yararlandığı proje ise, "sonora" adını verdiği bitki genetiğini değiştirme sonucu, üretimi arttırma yolunda yaptığı araştırmaydı.
Dolayısıyla, ilk ürün olarak temel besin maddesi olan "buğday" seçilmişti. ABD, Hitlerin insan genetiği üzerinde uzmanlaştırdığı Alman bilim adamlarının başını çektiği bir ekiple, "sonora" denemesi yaparak, kendi tarımında "büyük ilerleme" gerçekleştirdi.
"SÜT TOZU" İÇİRİLEN NESİLLER
Türkiye, ABD yörüngesine terk edildikten sonra, başına gelen en tehlikeli meselelerden biri Marshall Yardımı kapsamında Türk çocuklarının maruz kaldıkları gıda saldırısıydı.
Marshall Yardımı kapsamında gelen yardım kalemlerinden biri, süt tozuydu ve süt tozundan ilkokul öğrencilerinin hepsi yararlanmak zorundaydı. ABD'den yardım olarak gelen bu süt tozları, Eğitim Bakanlığı tarafından ilkokullara dağıtıldı ve öğrencilerin tüketmeleri mecbur tutuldu. Hayvancılığın aktif olarak sürdürüldüğü o dönemde, çocuklar süt ve süt ürünlerine doğal yollarla ulaşabiliyor olmalarına karşın, süt tozu tüketmek zorunda kalmışlardı.
Marshall Yardımının temel hedeflerinden biri de buydu. Süt tozu gibi gayet masum görünen malzemeler vasıtasıyla toplumun hücrelerine nüfuz etmek ve tüketim alışkanlıklarını değiştirerek Türkiye'yi kendine bağımlı hale getirmek.
BUĞDAY, SÜT TOZU, ÇOCUK FELCİ…
Marshall Planı ile ülkemize "bedava" buğday, çocuklara süt tozu ve beraberinde "Çocuk Felci" yardım olarak geldi. Süt tozunun zorunlu olarak içirildiği bu yıllarda, Türkiye'de ilk çocuk felci salgını görülmeye başlandı. Felçlere, hatta ölümlere yol açan bu hastalığa karşı aşıları da ABD, milyon dolarlar karşılığında Türkiye'ye sattı.
ABD'nin emperyalizm aracı olan Dünya Bankası, bu süreçte boş durmamış, ülkemize uzun vadeli ticaret karşılığı krediler açmış; bu krediler karşılığında siyasetçilerimiz için makam arabaları, kadınlarımız için naylon çoraplar, askerlerimiz için eski silahlar ABD'den alınmıştı.
Böylece Marshall Planı ile ülke halkının tüketim alışkanlıkları değiştirilmeye başlanarak, ABD ekonomisine gelecek yaratıldı. ABD ise, yapılanları yardım amaçlı gösterip, birçok ülke halkına sevimli göründü.