Arama

Yahya Kemal'in "Aziz" İstanbul'u

Cumhuriyet devri Türk şiirinin önde gelen şairlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı, entelektüel birikimi sayesinde yalnızca şiir alanında değil nesir alanında da Türk edebiyatını besleyen yazılar kaleme almıştır. Bizans döneminde Konstantinopolis, fetihten sonra İstanbul olarak adlandırılan bu şehir; Yahya Kemal'in kaleminde estetik bir zevkle taçlandırılmıştır. Yahya Kemal'in Aziz İstanbul isimli eseri, sanatçının İstanbul ile ilgili yazdığı yazıları ihtiva eder ve bununla beraber İstanbul algısını ve bu algıyı şekillendiren fikirsel arka planları da ortaya koyar. Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü seven Yahya Kemal'in İstanbul'una bakmak; sanatçının fikir yapısını anlamada önemli bir merhaledir.

Yahya Kemal’in Aziz İstanbul’u
Yayınlanma Tarihi: 2.12.2019 16:48:11 Güncelleme Tarihi: 02.12.2020 15:07

Yahya Kemal, Türk edebiyatında şiir ve düz yazılarında İstanbul temasını işleyen, kendi dönemindeki ve kendi döneminden sonraki sanatçıları etkilemiş olan en önemli şahsiyetler arasında yer alır. "Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer" mısrasını yazan Yahya Kemal, İstanbul'a olan bu sevgisiyle zihinlerde "İstanbul Şairi" olarak yer edinmiştir. Kendi milletinin mazisini, sanatını, musikisini, medeniyetini ve şehrini iyi tanıması, buna uygun olarak bir sanat telakkisi oluşturması; Yahya Kemal'i Türk milletinin gözünde yücelmesini sağlayan ve etki gücünü arttıran unsurların başında gelmiştir.

AZİZ İSTANBUL

Aziz İstanbul, Yahya Kemal'in 1913-1954 yılları arasında İstanbul ile ilgili yazılarını kaleme aldığı ve şairin ölümünden sonra 1964'te Nihad Sami Banarlı tarafından yayımlanan bir eseridir. Eser, İstanbul'u konu edinen 24 yazıdan oluşmaktadır. Bu yazıların hemen hepsinde Yahya Kemal, "fetih" hadisesini çıkış noktası yaparak İstanbul'un o günden itibaren olan gelişimini aktarır. Fetih hadisesinin çok önemli bir yere sahip olduğu bu yazılarda, İstanbul; medeniyet seviyesinin tekâmül ettiği "Türk İstanbul" çehresiyle karşımıza çıkar.

TOPRAĞA BAĞLI MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI

Yahya Kemal'in İstanbul algısını şekillendiren birtakım fikirsel arka planlar mevcuttur. Bu fikirlerden biri Paris'e gittiği zamanlarda devrin önemli tarihçileri olan Albert Sorel ve Camille Julien'den aldığı dersler etkisiyle oluşturduğu "toprağa bağlı milliyetçilik" anlayışıdır. Yahya Kemal'in Hatıraları adlı eserde, Yahya Kemal'in hocalarından aldığı ilhamla, tarih ortasında Türklüğü aramaya ve bulmaya koyulduğu nakledilmiştir.

Yahya Kemal'deki asıl etki alanını ise Michelet'in "Fransa toprağını bin senede Fransız milleti yarattı" fikri oluşturmuştur. Kemal, bu düşünceyi Türk tarihine de tatbik etmeye çalışmıştır. Malazgirt Muharebesi'nin açtığı bu vatanda yeni bir millet ortaya çıkmıştır. Toprağa ve tarihe bağlanan yeni bir millet telakkisi olduğunu düşünmüştür. Aziz İstanbul eserinin "Türk İstanbul" isimli yazısında tarih-coğrafya sentezini açıklar:

"Vatan toprağı bizde de ecnebi memleketlerinde de her hissedene bu vehmi veren topraktır. Türklük beş yüz seneden beri İstanbul'u ve Boğaziçi'ni bütün beşeriyetin hayaline böyle nakşetti. Mimarisini bu şehrin her tepesine, her sahiline, her köşesine, kurarken güya: "Artık bu diyar dünya durdukça Türk kalacaktır" dediği hissedilir."

Yahya Kemal'in bahsettiği döneminin Türkçülerinin anladığı manada bir Türklük kavramı değildir. O Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu ve Rumeli sentezinden oluşan toprağa bağlı olarak gelişen bir Türklükten bahseder. Bir toprağı "vatan" haline getiren o toprak parçası üzerinde uzun yıllar yaşanması, millet ruhunun o toprak üzerine işlenmesi, toprak ile milletin bir bütün olmasıdır.

Fetihten sonra kendi kimliğimiz ve eserlerimizle oluşturduğumuz İstanbul'u "Türk İstanbul" diye nitelendirmiş ve "Türk İstanbul vasfını beş yüz sene İstanbul'da yerleşmiş olmak" üzerinden Aziz İstanbul eserinde açıklamıştır Yahya Kemal:

"Lakin Türklük o sabahtan bugüne kadar, beş yüz sene İstanbul'da yerleşmiş olmasaydı bu hatıra yine böyle anılır mıydı? Türkler İstanbul'u fethettikten bir müddet sonra kaybetselerdi o vak'a bugünkü kuvvetiyle hatırlanmazdı."

NEV-YUNANİLİK ETKİSİ

Yahya Kemal'in İstanbul algısını şekillendiren fikirlerden bir diğeri ise Nev-Yunanilik akımıdır. Tarih içerisinde Türklüğü arayan Kemal, "ortak bir Akdeniz medeniyeti" fikri ile Paris'ten dönmüştür. Bu düşünceye göre, Yahya Kemal Türkleri Yunan medeniyetinin bir varisi olarak görmüştür bu sebeple edebiyatımızdaki İran ve Arap etkisinden uzaklaşarak, Yunan klasiklerine dönmemiz gerektiğini düşünmüştür.

Yahya Kemal'in Nev-Yunanilik etkisi, uzun soluklu olmasa da Aziz İstanbul eserinin "Çamlar Altında Muhasebe" adlı yazılarında varlığını gösterir. Çamlar Altında Muhasebe'de Türk-Yunan sentezi yapmaya çalışmıştır. Nev-Yunanilik akımı etkisi de tarih ve coğrafya sentezinin bir tezahürüdür.

BERGSON ETKİSİ

Bergson felsefesi Yahya Kemal'in İstanbul algısını şekillendiren bir diğer önemli husustur. Bergson felsefesini oluşturan ana düşünce "saf süre" anlayışıdır ki bu düşünceye göre, zaman kavramı; günlük yaşantımızda algıladığımız gibi geçmiş, şimdi ve gelecek olarak parçalı bir şekilde değil, bir "bütün" olarak algılanmaktadır. Yahya Kemal, Bergson'un bu "süre" felsefesinden etkilenmiş ve buna "imtidad" adını vermiştir. Aziz İstanbul eserinde de Bergson'un "devamlılık" fikri ile oluşturduğu süre anlayışını ortaya koymuştur:

"Zaman; mazi, hâl,ve istikbal diye taksim edilirse de bu çok itibari bir taksimdir. Sabit olan bir şey üçe taksim edilebilir; lakin daima yürüyen bir şey taksim edilemez. "Hâl" dediğimiz şey yarından sonra "mazi" olacaktır. İstikbal dediğimiz gelecek günler dahi, zaman yürürken "hâl" olacaklar, sonra maziye karışacaklardır. Hakikatte mazi, hâl ve istikbal yoktur. Ortada bir "imtidad" vardır."

Bu imtidad fikrini de İstanbul üzerinden yorumlamıştır:

"Eski İstanbul'un güzel semtlerini yaratan Türklük, şark medeniyeti içinde yaşıyordu: o zaman o medeniyetin manevi havasıyla ahlak ve muaşeret kaideleriyle, hayat şartlarıyla onları yaratmıştı; şimdi garp medeniyetinin havası ve onun kaideleri hayat şartları içinde yaşıyor, ona göre mesken, semt ve şehir yaratmaya mecburdur. Türklük, milli şuuruna sahip olursa hayat ve manzarası eskisinden başka üslupta, fakat gene güzel olabilir. Bahsettiğimiz "imtidat" içinde değişiklik budur."

Yahya Kemal 'değişen içinde değişmeyen'i aramıştır. Ona göre biz hangi medeniyetin tesirinde olursak olalım, bizi var eden bu vatan topraklarındaki milli şuura sahip olmamız gerekir. Bu sebeple İstanbul toprağında yaratılan milli kültürün, şuurun devamlılığının da esas olması gerektiğini düşünür. "Milli şuur tam bir derecede tecelli ederse, gelecek devirlerde yaratacağımız İstanbul semtlerinin üslubu, rengi, havası, eski İstanbul'da olduğu kadar güzel olur."cümlesini kurmuştur Aziz İstanbul'da. Ona göre, 900 yılda Türk vatanı haline gelen İstanbul, aynı milli şuurla devam ederse yine "Türk İstanbul" olarak kalmaya devam edecek ve gelecekte de bu "imtidad" sağlanacaktır.

Toprağa bağlı milliyetçilik anlayışı, Nev-Yunanilik akımı ve Bergson felsefesi, Yahya Kemal'in İstanbul algısını şekillendiren fikri zeminlerdir. Fakat Nev-Yunanilik ve Bergson etkisi tarih-coğrafya sentezinin bir tezahürüdür. Son kertede; Yahya Kemal'in İstanbul'a bakışını etkileyen ana malzeme toprağa bağlı milliyetçilik anlayışıdır. Tanpınar'ın da dediği gibi: "Tarih onun için tezinin veya sentezinin müdafaasına lazım olan misaller ve deliller hazinesiydi." Yahya Kemal'e göre en genel anlamıyla "İstanbul, bütün Türk tarihinin, Türk coğrafyasının bir terkibi, hulasası ve tecellisi olmuştur."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN