İbn-i Sina Batı tıbbını nasıl etkiledi?
İbn-i Sina, tıp dünyasına büyük katkı sağlayan, geliştirdiği tedavi yöntemleri günümüzde dahi kullanılan bir hekimdir. Avrupa'da "Avicenna" ve "Hekimlerin Prensi" olarak anılan İbn-i Sina'nın kaleme aldığı eserler, Batı tıbbının başlıca kaynağı olmuş ve ders kitabı olarak okutulmuştu. Peki, İbn-i Sina Batı tıbbını nasıl etkiledi? Onun bin yıl önce keşfettiği tedavi yöntemleri nelerdi?
◾ İbn-i Sina'nın eserleri, Avrupa'da 1200'lü yıllarda tanınmaya başladı. Bu konuda, Endülüs coğrafyasında Toledo gibi şehirlerde Arapça eserlerin Latinceye çevrilmesi etkili oldu. İbn-i Sina'nın tüm önemli eserleri Latinceye çevrildi. Ancak Batılılar, İbn-i Sina gibi pek çok İslam âliminin eserlerini orijinal dili olan Arapçadan da okuyup incelediler.
◾ İbn-i Sina, Galen ve Hipokrat ile birlikte tıp otoritelerinden biri olarak kabul edilirdi. Batı dünyasında, "Hekimlerin Prensi" olarak anılırdı.
◾ İbn-i Sina'nın Kanun'u, 13'üncü yüzyılın sonlarından itibaren Bologna, Padua ve Paris gibi önemli Batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu. Rönesans döneminde bu esere verilen değer en yüksek dereceye ulaşmıştı.
◾ Ancak tıp eserlerinin bazı bölümleri, Avrupalıların akademik anlamda daha çok ilgisini çekti. Kanun'un fizyoloji hakkındaki bölümü, üniversitelerin zorunlu eğitim materyaliydi. Eserin hastalıklar ve tedaviyle ilgili bölümü, öğrencilere hazırlanan sınav soruları için standart kaynaklardan biriydi.
◾ Bunların yanı sıra İbn Sina'nın verem hastalığının bulaşıcı olmasını tespiti, menenjiti en ince ayrıntılarına kadar tarif edip bu hastalığı ilk defa teşhis etmiş olması önemli tıbbi keşifleriydi.
◾ Ayrıca hastalıkların sularla, yiyecek ve toprakla bulaştıklarını tespit etmesi, birçok cilt hastalığını teşhis edip bunların dikkatle incelenmesi gerektiğini ortaya koyması önemli ve büyük tıbbi buluşlarından bazılarıdır.
◾ Bu parazit Batı dünyasında ilk defa İtalyan tabip Robenti tarafından bulunduğu iddia edilir. Ancak paraziti ondan tam 8 yüzyıl önce keşfeden İbn-i Sina'nın ta kendisidir.
◾ Mide ülserinin üzüntü ve sıkıntılardan oluştuğunu; üzüntülerin doğrudan doğruya mide üzerinde meydana getirdiği etkiyi, fizik ve organik olarak iki ayrı nedenle ortaya çıktığını da yine İbn-i Sina tespit etti.
