20 Aralık 1873 yılında İstanbul'da, geleneksel bir hayatın yaşandığı Fatih'in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi'nde bir evde dünyaya geldi. İlköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de 'hürriyetçi' öğretmenlerinden etkilendi. Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkatini çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine, mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde yirmi yıl görev yaptı. Memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurdu. 1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muaviniyken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfunun'da edebiyat dersleri vermeye devam etti. İlk şiirlerinin yayınlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Ancak cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair ant içti. Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanların eline esir düşen Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Mehmet Akif'in Kahire'de bir bankta çekilmiş fotoğrafı Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Mehmet Akif Ersoy, oğulları Emin ve Tahir ile. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dar-ül Hikmet'teki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayınlanmaya başladı. Mehmet Akif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur milletvekili sıfatıyla TBMM'ye girdi. Meclis, 1921 senesinde Milli Mücadele'de vatanını canı pahasına savunmuş kahraman milletimizi ve de şanlı ay yıldızlı bayrağımızı temsil edecek ulusal bir marş yazılması için yüksek para ödüllü bir yarışma açılmıştı. Memleketin dört bir yanından gelen pek çok usta şair ilk defa yazılacak olan milli bir marş için duygu ve heyecanlarını mısralara dökmek üzere yarışmaya katılırken dönemin üstat şairi Mehmet Akif Bey'in yarışmaya katılmadığı görüldü. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda 'Milli marş para ile yazılmaz.' yanıtını vermiştir. Maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı'nı yazdı. Ersoy'un yazdığı şiir birinci TBMM tarafından kabul edildi. Mehmet Âkif, İstiklal Marşı'nı Türk Milleti'nin eseri olarak kabul ettiğinden eserlerini içinde topladığı ünlü Safahat'ına koymamış ve kahraman ordumuza ithaf etmiştir. İstiklal Marşı'mızın şairi olan Akif'in, İstiklal Marşı'nda bazı kelimeleri özellikle vurguladığı görülür. Birinci kıtadan itibaren bazı örnekler vermek gerekirse sancak, ocak, millet, kurban, hilal, helal, Hak, istiklal, iman, şehit, cennet, vatan, mabet, ezan, şehadet, din, hürriyet, gibi kelimeler kültürel boyutuyla ve tarihi birikimiyle ifade edilir. Bu kelimelerde asırların hatırası, zaferleri, acıları, milletin karakteri, imanı, cesareti vardır. Mehmet Akif Ersoy marşı yazdıktan sonra 'Allah bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' dileğinde bulunmuştur. Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936′da İstanbul'da siroz hastalığından vefat etti.