Mevlana algısı: Şair mi, yaşam koçu mu, veli mi?
Kimi için o bir şair, kimine göre kişisel gelişim gurusu. Bazısı için alim, bazısına göre hümanist ve neo-platoncu bir filozof, kimileri içinse bir müceddit, yüce bir mürşit, büyük bir veli. Ona methiyeler düzen de var, döneminde işgalci Moğollarla iyi ilişkiler kurduğu için kınayan da… Elit bir çevreden geldiği için onu elitlerin mürşidi olmakla itham eden de mevcut, tüm insanlığı kucaklayan bir birleşme potası olarak değerlendiren de… Kendi eğilimlerini onun üzerinden meşrulaştırmak için onu saptıran da yok değil, haşa ilahlaştıran da. Kısacası şu dünyada Mevlana Celaleddin Rumi'ye ilgi duyan herkesin, her kesimin kendince farklı bir Mevlana, bir Rumi, bir Hazret-i Pir algısı var. Bir başka deyişle herkesin kendince bir Mevlana'sı var.
Giriş Tarihi: 18.12.2019
13:26
Güncelleme Tarihi: 17.12.2022
15:06
MEVLÂNA CELALEDDİN RUMİ KİMDİR, NEDİR?
◾ Kendisini anlama ve algılama konusundaki bu farklılığı zaten o da kendi adına asırlar öncesinden –aslında insanın aslını, özünü, Tanrıyı anlamlandırmasını ifade eden- şu beyitlerle bildirmişti: "Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı. Benim esrarım, feryadımdan uzak değildir ancak her gözde, kulakta o nur yok."
◾ Belki de herkes onun penceresinden değil de kendi penceresinden görüp tanımladığı için o çok farklı sıfatlarla tanınıyor.
◾ Ancak verdiği eserin ve bıraktığı etkinin 8 asırlık hikâyesine bakılırsa şurası kesin ki o kim tarafından her ne olarak algılanıyor ya da tanımlanıyor olursa olsun o konunun üstadı, havassı, ekâbiri. Yani o, yakinen deneyimlediği ve müşahede ettiği hakikatleri nakletme üslubuyla bir şair; nasihatlerine kulak verenlerin üzerinde bıraktığı dönüştürücü tesirle büyük bir mentor; insan benliğinin derinliklerinden ışığa çıkardığı özelliklerle hazık bir hekim, bir psikiyatr; kuramsallıktan kurtardığı var olma ilmi ile derin bir gayb âlimi …
◾ Üstüne kendisinden sonra yüzlerce yıl boyunca eserler veren bir eğitim modelinin kurucusu olarak bir eğitimci, bir mürşit; varlığın ana yazılım planı olan dini aşk üzerinden tanımlayan bir müçtehit, bir müceddit; çoklarının sadece bir teori olarak anlattığı tevhidi deneyimleyen bir muvahhit; hakikati en latif boyutlarıyla zevk ederek tüm mevcudatın özündeki gerçek zata ulaşan ve ona ulaşmada en kestirme yol olan aşk yolunu haritalandıran bir âlim, arif, âşık ve veli, bir mürşid-i kâmil ya da ona âşık olan bir Afgan şairin deyişiyle o bir "insan imalathanesi."
◾ Ya da Mevlâna ve tasavvuf üzerine kitaplara imza atan yazar Shems Friedlander'ın ifadeleriyle: "Kökü doğrudan doğruya Muhammedî nur olan bir lamba." Onu en kısa ve özlü tarif edense Yunus Emre: "Tanrıdan rahmettir onun sözleri / Körler okusa açıla gözleri."
HZ. MEVLANA'NIN VE ESERLERİNİN TEMELİNDEKİ EKSEN
◾ Mevlâna Celaleddin Rumi'nin kişiliği ve eserlerini nasıl konumlandırmak gerektiğini başkalarının çok çeşitli bakış açılarından önce bizzat kendi beyan ve açıklamasından değerlendirmeye ne dersiniz.
◾ O kendini bizzat şu ifadelerle tanımlıyor ve başkalarının türlü türlü tasvirlerini daha o zamandan geçersizliğe mahkûm ediyor: "Kuran-ı Kerim bendesiyim ben yaşadıkça/Yalnız Muhammed yolunun toprağıyım ben/Bundan öte bir söz dese her kim, karışıkça/Israrla şikâyetçiyim ondan ve o sözden."
◾ Farklı bir Kuran tefsiri olarak değerlendirilen Mesnevî'ye ön söz olarak konulan Hz. Mevlâna'nın şu açıklaması da onun âlim ve veli olarak kişiliğinin ve eserlerinin dayandığı temeli kendi ağzından ifade ediyor:
"Mesnevî, hakikate ulaşmak ve Allah'ın sırlarına agâh olmak, akıl erdirmek isteyenler için bir yoldur. Mesnevî, din asıllarının asıllarının asıllarıdır. Allah'ın en büyük şaşmaz şeriatı, hakikate giden nurlu yo-ludur... Mesnevî imanlılara şifa, imansızlara hasrettir. Nitekim Hakk: "Kuran-ı Kerim ile çoğunun yolunu azıtır, çoğunun yolunu doğrultur. Hidayete eriştirir" demişlerdir. Şüphe yok ki Mesnevî, temizlenmiş kişiler için gönüllere şifadır. Hüzünleri giderir. Kuran'ı açıkça anlamaya yardım eder…"