Neşet Ertaş kimdir? Neşet Ertaş'ın hayatı
Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş, bu dünyadan göçeli tam 9 yıl oldu. 74 yıllık ömrü boyunca, yüreğinin derinliklerinde hissetmediği, sızısını gönlünde duymadığı hiçbir duyguyu ne anlattı, ne yazdı, ne de çalıp söyledi. Ondan geriye "Gönül Dağı"nda bir "Garip Bülbül" kaldı. Neşet Baba türküleri öksüz, bozlakları yetim bıraktı… "Bozkırın Tezenesi" olarak tanınan Neşet Ertaş kimdir? Onun türkülerle özdeşleşen yaşamını sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 25.09.2019
09:31
Güncelleme Tarihi: 27.09.2023
15:37
"Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Ayakların türabı olmak insanın aslına dönmesidir; gönül hızmatçılığı ise insan olmanın bir gereğidir. Çünkü gönül, Allah'ın evidir…"
"Bozkırın Tezenesi" olarak ünlenen Türk Halk Müziği'nin efsane ismi, saz ve söz ustası Neşet Ertaş, 1938'de Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya geldi.
Babası, kadîm uzun hava formu olan bozlak okuma geleneğinin "abdal ağzı" yorumunda usta icracılardan Muharrem Ertaş, annesi Keskin'in Hacelobası köyünden Döne'ydi.
Neşet Ertaş, müzikle beş altı yaşlarında iken tanıştı. Her Abdal çocuğu gibi müziğe doğuştan ilgisi olan Ertaş'ın ilk çalgısı, annesi Döne Ertaş'ın çamaşır yıkama tokacına tel takmak suretiyle yaptığı oyuncak bağlama oldu.
MÜZİSYENLİĞE KÖY DÜĞÜNLERİNDE BAŞLADI
Okula gidemeyen ve okuma yazmayı ağabeyinden öğrenen Ertaş, küçük yaşlardan itibaren müzik alanında kendini geliştirdi.
Yörede "çalgıcılık" olarak tabir edilen ve öncelikle bir geçim kapısı olan bu mesleğe, babası ile birlikte gittikleri köy düğünlerinde başladı.
Ritim ve usul yeteneğini babasının sazı eşliğinde önce darbuka, kaşık, zil çalarak, ardından oyun türkülerine oynayarak eşlik etmek suretiyle geliştirdi. Üzerinde yoğunlaştığı ilk müzik aletleri, babasının çalgı grubunda eksikliği hissedilen cümbüş ve kemandı.
BAĞLAMASINI BİR DAHA HİÇ BIRAKMADI
Kısa bir süre sonra bu sazlarda gösterdiği başarıyla yörede aranan isimler arasına girdi.
Fakat düşünce ve ruh dünyasını ifadeye en uygun çalgının bağlama olduğu kanaatiyle babasının temin ettiği bağlamayı bir daha bırakmamak üzere eline aldı ve kısa sürede herkesi şaşırtan bir icra düzeyi yakaladı.
Bağlamanın zamanla Neşet Ertaş'ın elinde kazandığı özellik, daha on bir-on iki yaşlarında iken yöre halkının gözünde saz çalanların "Neşet Ertaş ve diğerleri" diye ikiye ayrılmasıyla belirgin hale gelmişti.
Neşet Ertaş'ın "Neredesin Sen" adlı türküsünü dinlemek için tıklayın.
İSMİ DUYULMAYA BAŞLADIĞINDA YAŞI 14'TÜ
Sadece çok iyi bağlama çalıp çok güzel okuyan bir sanatçı değil; aynı zamanda hiç kimsenin bilmediği, duymadığı yeni türkülerin farklı bir üslup ve yorumla icracısı haline geldi.
Çok küçük yaşlarda söz ve müziği kendisine ait türküler de çalıp okumaya başladı.
1950'li yılların başlarında TRT Ankara Radyosu'nda canlı olarak yayınlanan, Muzaffer Sarısözen'in yönettiği "Yurttan Sesler" programında, "Geleli gülmedim ben bu cihana" adlı bozlağı solo çalıp okuduğunda yaşı sadece 14'tü.
Neşet Ertaş'ın ismi o günden sonra ülke genelinde duyuldu.
1970'li yılların ortalarına kadar devam eden yirmi yılı aşkın süre boyunca, on beş günde bir "misafir mahallî sanatçı" sıfatıyla Ankara Radyosu'na çağrılarak on beşer dakikalık solo bantlar yaptı.