Ab-ı hayat nedir? Ab-ı hayat nerededir?
Bazı kelimeler var ki içinde bulunduğu, var olduğu medeniyetin hissiyatıyla ortaya çıkar. İşte bu kelimelerden biri de ab-ı hayat. Efsaneleri barındıran bu kelime, edebiyatımızın her tarihi döneminde sıkça kullanıldı. Sizler için dilimizin zenginliğini yansıtan bu önemli mefhumun kökenini ve barındırdığı manaları inceledik.
🔸 Bir rivayete göre de İskender'e haber vermek için pınardan ayrılmışlar ama tekrar aynı pınarı bulamamışlar. Böylece Hızır ile İlyas ölümsüzlüğe ermişler.
🔸 Kıyamete dek Hızır denizde, İlyas da karada sıkıntıya düşenlere yardım ederler ve her senenin 6 Mayıs günü İskender Seddi üzerinde buluşup Kabe'ye hacca giderek o yıl yapacakları işleri görüşürlermiş.
🔸 "Bir vakit Mûsâ genç adamına, "Ta iki denizin birleştiği yere varıncaya kadar yahut (bu yolda) senelerce yürümedikçe durup dinlenmeyeceğim" demişti. Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını (yoklamayı) unuttular. Balık denizde yolunu tutup gitmişti. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ genç adama, "Yiyeceğimizi getir. Gerçekten şu yolculuğumuz yüzünden yorgun düştük" dedi. Genç, "Gördün mü, dedi, o kayanın yanında konakladığımız zaman balığı unuttum! Onu sana söylemeyi bana unutturan, şeytandan başkası değildir." Balık, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti. Mûsâ, "İşte aradığımız bu idi" dedi. Hemen izleri üzerine geri döndüler. Derken, kullarımızdan birini buldular ki ona katımızdan bir rahmet vermiş ve ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik.
🔸 Mûsâ ona, "Senin öğrendiğin doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tâbi olayım mı?" dedi. O kul, "Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin, (iç yüzünü) kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?" dedi. Mûsâ, "İnşallah sen beni sabreder bulacaksın. Senin sözünden dışarı çıkmam" dedi. O da, "Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma!" diye tembih etti. Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Kıyıya ulaşıp gemiye bindikleri zaman o kul gemiyi deldi. Mûsâ, "İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen çok kötü bir iş yaptın!" dedi. Kul, "Ben sana, sen benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi?" dedi."
(Kehf Suresi,60-72. ayetler)
🔸 "Kuşkusuz İlyâs da elçilerimizden biriydi. Kavmine, "(Şirk ve günahtan) sakınmayacak mısınız?" dedi; "En güzel yaratanı, sizin de geçmişteki atalarınızın da rabbi olan Allah'ı bırakıp Baal'e mi taparsınız?" Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bu yüzden, Allah'ın samimi kulları dışında, onlar mutlaka cehenneme konulacaklar arasında olacaklar. Onun hakkında, "İlyâs'a selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik."
(Saffat Suresi, 123-130. ayetler)