10 maddede 950 yaşında olan Kutadgu Bilig
Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig adıyla bilinen eserin, ''Mutluluk Bilgisi" anlamına geldiğini biliyor muydunuz? Ya da yaşadığı dönemin önemli bilgin ve edebiyatçılarından olan Yusuf Has Hacib'in, Kutadgu Bilig'i, aynı zamanda, insana her iki dünyada saadete ermesi için takip edilecek yolu göstermek amacıyla yazdığını? Sizler için, 10 maddede 950 yaşında olan Kutadgu Bilig hakkında merak edilenleri derledik.
Giriş Tarihi: 22.04.2019
16:26
Güncelleme Tarihi: 22.04.2019
18:17
Buna göre şair Balasagun'da (Kuz-Ordu) soylu bir aile içinde dünyaya gelmiş, bilimi, erdemi, zühd ve takvâsı ile temayüz etmiş, eserini bir buçuk yılda Balasagun'da yazıp Kâşgar'da tamamlayarak 462 (1069-70) yılında Karahanlılar'ın hakanı Süleyman Arslan Hakan oğlu Tavgaç Uluğ Buğra Han'a sunmuştur.
Şairin kudretini takdir eden hakan kendisine "görevlerin en incesi olan" has hâciblik mansıbını vermiştir. Eserdeki bazı beyitlerden hareketle müellifin doğum yılının 1019 dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir.
Yûsuf Has Hâcib ile Kâşgarlı Mahmud'un aynı dönem ve çevrede yaşamış, eserlerinde aynı dili ve kültür malzemesini kullanmış olmakla beraber birbirlerini ve eserlerini tanımamış oldukları anlaşılmaktadır.
''Sen biraz sabret. Vakti gelince kapalı kapılar açılır.''
Yûsuf Has Hâcib birbirine çok sıkı bağlarla bağlı bulunan fert, cemiyet ve devlet hayatının ideal bir biçimde düzenlenmesinde zaruri olan zihniyet, bilgi ve faziletlerin nelerden ibaret olduğu, bunların nasıl elde edileceği ve nasıl kullanılacağı üzerinde sanatkârane bir şekilde durmuştur.
''Bu dünya bir bataklıktır. Bataklığa giren dibe batar ve bir daha çıkamaz; orada sevinç arama. Oradan kendini yukarı çek, ibadet ile kulluk görevlerini yerine getir.''
KUTADGU BİLİG MESNEVİ MİDİR?
Yûsuf Has Hâcib'in kendisine öğüt verdiği kırk bir beyitlik parça da (6605-6645. beyitler) asıl eserin veznindedir ve kaside tarzında kafiyelenmiştir. Türk edebiyatında yeni olan aruzun ekleme parçaları dışında şair tarafından pürüzsüz bir biçimde kullanıldığı görülmektedir.
Türk yazı diline hâkim olan Yûsuf Has Hâcib eserini, seçmiş olduğu yarı hikâye yarı temsil tarzında, arada hareketi sağlayıcı ve açıklayıcı konuşmaların, canlı tasvirlerin süslemiş olduğu sahneleriyle mükemmel bir üslûp ve mimari çerçeve içine yerleştirmiştir.