Ağustos ayının en çok okunan kitapları
Bazı kitaplar var ki üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin en çok okunanlar kategorisinden düşmüyor. Zamana meydan okuyan ve insanların aklından çıkmayan bu eserler sayesinde insanlar yeni bir dünyaya doğru yelken açıyor. Peki, Türkiye Ağustos ayında en çok hangi kitapları okumayı tercih etti? Sizler için, sonuna geldiğimiz bu ayın en çok okunan kitaplarını derledik.
İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. "Herkes kendi talihinin mimarıdır" sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor.
Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır?
İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir?
İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur?
Kişi mesleğini neye göre seçmelidir?
Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır?
Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir?
En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir?
Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır?
Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir?
Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir?
En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir?
İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz?
İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir?
"Bir Ömür Nasıl Yaşanır?", ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
Hem de sınırsızca, doludizgin, alabildiğine, cüretkârca, cömertçe, hiç esirgemeden, geri adım atmadan, sağanak misali yağarcasına, hesap etmeden, ölçüp tartmadan, eğip bükmeden, teminat aramadan, verdiğinin geri dönmesini beklemeden, garanticiliğe meyletmeden, korkusuzca, cesaretle sev!
Çünkü sevebilmek, içsel bir reformdur.
Bir şeyleri sevmeye başladığında, dünya da değişmeye başlar. Sevilmemek korkusundan özgürleşmiş, sevmek için sevilmeye ihtiyacın kalmamıştır artık. Hesapsızca sevebilmenin ve sevdikçe her şeyi değiştirebilmenin büyüsüyle yeni hayatlar ve ilişkiler inşa ediyor, sonsuz olasılıklara fırsat veriyorsundur. Kaybetme korkusu bir tehdit değildir bundan böyle. Bilirsin ki sevebilen için kaybetmek yoktur.
Uluslararası çok satanlar listesinde haftalarca bir numara olan, Türkiye'de de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran vazgeçebilmek kitabının yazarı Guy Finley'den, ilişkilerin büyüsü üzerine eşsiz bir sevgi çözümlemesi sizleri bekliyor.
"Tarih, kaderden ibaret değildir!"
Ulusların Düşüşü, tarih boyunca ulusların, özellikle de birbirine benzeyen ulusların ekonomik ve politik gelişmeleri arasında neden büyük farklılıklar olduğuna dair bir tartışma yürütüyor. Yazarlar kısaca "Neden bazı ülkeler zenginken bazıları yoksuldur?" şeklinde bir soru ortaya atıp, köleci toplumlar, feodalizm, sömürgecilik, kapitalizm ve sosyalizm uygulamaları arasında ilginç ve çok öğretici bir yolculuğa çıkıyorlar.
Sömürgeler, koloniler, devrimler ve kurtuluş hareketlerinin gölgesi, günümüze nasıl düşüyor...
Sanayi Devrimi, neden Moldovya'da değil de İngiltere'de başladı...
Kara Ölüm denilen Veba, kralları, lordları, serfleri nasıl etkiledi...
Toplumların elitleri ile en alttakiler arasında değişen ve değişmeyen ilişki biçimleri hangileridir...
Ulusların Düşüşü, dünyaya bakışınızı ve kavrayışınızı değiştirecek.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"Gelin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzyıllar önce sahneye konulan Yeni Dünya Düzeni'nin 'tek din' ilkesinin ete kemiğe büründürülmesi sürecinden söz edelim. Yeni Dünya Düzeni'nde mevzubahis olan 'tek din', Yahudilikle Hıristiyanlığın füzyonu olan Evangelizm'dir. Evangelizm'in ne olduğunu bilmezsek, Amerika Birleşik Devletleri'nin niye bu kadar ısrarla ve kayıtsız şartsız İsrail'i desteklediğini anlayamayız. ABD'nin Irak'ta, Orta Doğu'da, hatta Kara Afrika'da ne yapmak istediğini de doğru okuyamayız. Eski
Ahit'te eritilmiş, tevhit edilmiş Hıristiyanlığın temellerinin daha 1867'de kurulan 'Kiliseler Konseyi' tarafından atıldığını bilesiniz.
ABD'nin İsrail düşkünlüğü, jeopolitik çıkarların ya da daha şimdiden alternatif enerji kaynaklarıyla ikame edilme yolundaki petrolün ötesinde spiritüel bir tutkuya dönüşeli nicedir. Bir Amerikan Yerlileri eksikti
diye düşünürüm, bir de Reis Tekumseh'in kemiklerinin sızladığını. (...) Her neyse. Dilerim bari siz siz olun, Orhun Yazıtları'nı arada bir okuyun. Okuyun ki, 'kalıtımsal haslet' dedikleri üstenciliğin bizdeki
karşılığının 'kut' olduğunu kendi gözlerinizle göresiniz ve 'Kutlu olsun' dileğimizin 'Tanrı'nın yolundan çıkılmasın' temennisi olduğunu idrak edesiniz. Bizde 'üstünlük' Kaan'da (veya Kağan'da veya Hakan'da
veya Erkin'de veya...) değil, 'bilge, alp, adil ve erdemli' olandadır. Bilge Kaan töreye ters düşmeyegörsün, Tanrı 'kut'u geri alır. Bunun için denmiştir, sel gider, kum kalır, il gider, töre kalır."
Tolkien'in yayımlanmayan metinlerinden derlenerek başlı başına bir kitap haline getirilen Beren ile Luthien'in destansı hikayesi Hobbit, Yüzüklerin Efendisi, Silmarillion ve Tolkien'in yarattığı Elfler, İnsanlar, Orklar ve Cücelerle dolu Orta Dünya hayranlarını bir kez daha bir araya getirecek.
J.R.R. Tolkien'in İlk Çağ'daki destanları ve mitleri anlattığı Silmarillion'ın gelişiminde büyük bir rol oynayan Beren ile Luthien'in hikayesinin yazım sürecinde pek çok detay değişse de gölgelenen aşkları hep baki kaldı: Beren ölümlü bir İnsandı, Luthien ise ölümsüz bir Elf. Önemli bir Elf beyi olan babası, kızının Beren'le olmasına karşıydı ve eğer Luthien'le evlenmek istiyorsa Beren imkansız bir görevi yerine getirmek zorundaydı. Beren, Luthien ile birlikte kötülerin en kötüsü, Kara Düşman, Morgoth olarak da bilinen Melkor'dan en değerli mücevher Silmarili çalmaya çalışacaktı.
Bu kitapta Christopher Tolkien, Beren ile Luthien'in hikayesinin ilk yazıldığı tarihten, Silmarillion'daki haline kadar geçen süreci adım adım ele alıp Orta Dünya'nın en önemli aşk hikayesine nasıl dönüştüğünü, bu evrende giderek nasıl daha büyük bir yer kapladığını gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de babasının kelimelerine dokunmadan, orijinal hallerini koruyarak destanın hem manzum hem de mensur biçimlerini ilk kez birlikte yayımlıyor.