Amak-ı Hayal’in yazım serüveni
Şehbenderzade Ahmed Hilmi, kendi dönemi ve sonrası için okuyucularına kıymetli bir eser bırakır. Amak-ı Hayal adlı kitabıyla kişinin düşünce dünyasında farklı imgeler uyandırmayı hedefler. Felsefi deneyimini gelenekle harmanlayan yazar, literatürümüzde pek karşılaşılmayan özgünlükte bir eser telif eder. Hayallerin derinine inmeyi başaran böylesine bir kitabın yazım serüvenini okuyoruz.
Şehbenderzade Ahmed Hilmi'nin bazı eserleri
➡ Senusiler ve Onüçüncü Asrın En Büyük Mütefekkir-i İslamisi Muhammed es- Senusi
🔹 Senûsîler hakkında kaleme aldığı eserdir. Senûsîler ve Sultan Abdülhamid adıyla İsmail Cömert tarafından sadeleştirilerek yayımlanır.
➡ Tarih-i İslam
🔹 Dozy'nin Târîh-i İslâm adıyla Abdullah Cevdet tarafından Türkçe'ye çevrilen eserindeki hatalı görüşleri tenkit amacıyla kaleme alır. Şehbenderzâde'nin ilmi manadaki en önemli kitabıdır.
➡ Akvam-ı Cihan
🔹 Asya ve Afrika topluluklarıyla ilgili etnografik bir eserdir.
➡ Öksüz Turgut
🔹 Edebiyat tarihinde padişaha ithaf edilen ilk ve tek roman özelliği taşımaktadır. İlk defa 1910 yılında Hikmet Matbaası'nda basılır. Romanda vatan ve evlat sevgisi konusu işlenir.
Amak-ı Hayal'in oluşum süreci
🔹 Amak-ı Hayal çağının çok ötesinde bir eserdir. Basım sürecinde eksik kaldığı, bazı bölümlerinin çıkartıldığı ve ciddi bir sadeleştirmeye maruz kaldığı bilinir.
🔹 Bu nadir eserin kapsamlı araştırmasını yapan ve eksiklerini bulup toplayan en doğru çeviriyi okuyucuya sunmayı başaran isim N. Ahmet Özalp'tir.
🔹 Bu nedenle literatürümüzde bu eser tekrardan değer görür. Amak-ı Hayal aslında iki ciltten oluşur. Bu kitabın ikinci cildi ise Recai'ye Mektuplar adını taşır.
Kadim bir tür: Hikaye
🔹 Vav Tv'de yayınlanan Enderun Sohbetleri programına konuk olan Dr. Mesut Koçak; Amak-ı Hayal'in 20. yüzyılda gelenekle irtibat kurarak, 20. yüzyılın anlatı geleneğine uygun bir kurmaca olduğunu düşündüğünü ifade eder.
Amak-ı Hayal bir roman mı hikâye mi?
🔹 Enderun Sohbetleri'nde Prof. Dr. Turgay Anar mesele hakkında şu bilgileri zikreder:
"İlk dönemlerdeki romanın, roman olarak isimlendirilmesinin sebeplerinden bir tanesi okurlara doğrudan doğruya hitap edebilecek bir temel bulabilmek veya bir genel adlandırma olduğu için tercih ediliyor. Fakat kendisi de bunun klasik anlam da Batılı geleneği kullanan bir tür olduğunun farkında olduğu için ve içerde yapmaya çalıştığı şeyin daha çok doğulu gelenekten ilerleyerek yapmaya çalıştığı bir anlatım yenilemesi diyelim belki buna bu yüzden o da içine hikâye gibi bir isimlendirmeyi koyuyor. Çünkü hikâye sizin de bildiğiniz üzere çok daha kadim bir tür. Çünkü nihayetinde bunun bizim kendi medeniyetimiz ve geçmişimizle doğrudan doğruya sıkı bir teması var."
Roman ve hikaye arasındaki fark
🔹 Prof. Dr. Turgay Anar, batılı bir tür olan roman ile hikayeyi mukayese eder ve şunları söyler:
"Roman melez bir tür. Çünkü bize Batıdan geldi. İçindeki o teknik bilgi ve o bilginin kullanım biçimleri çok farklı bana kalırsa Şehbenderzade bunun farkında olduğu için ve içindeki roman diyebileceğimiz unsurun Batılı roman geleneğinde çok fazlasıyla karşımıza çıkmadığı için ama aynı zamanda doğulu hikâye geleneğinin içindeki birçok atıftan yola çıkarak bir irfana veya Doğu toplumun var eden temel kıstaslara temel anlatı tekniklerine yaslandığı için hikâye demeyi daha uygun buluyor. Çünkü içinde de bölümlenmiş, hikâye hikâye şeklinde karşımıza çıkar. Bu açıdan baktığımızda o devrin bir genelinin dışında yaptığı işin o da farkındadır diyebiliriz."
🔹 Filibeli'nin de belki klasik bir roman tanımına uymadığını ama aynı zamanda yaptığı şeyin köklerden ilerleyerek farklı bir aşılama yapmaya çalıştığının göstergesidir.
Amak-ı Hayal'in yayınlandığı dönemde edebiliği ile ilgili bir tartışma yaşandı mı?
🔹 Filibeli, eserini kaleme aldığı zaman, Batılı bir gelenekten gelen kalıbı kullandığının fakat hiç de Batılı bir roman türüne benzemediğinin farkındadır. Çünkü tartışmalara baktığımız zaman içindeki atıflar, göndermeler, kurmacanın önemli unsurlarının yerli ve milli olanlardan seçilmiş olmasıdır.
🔹 Aynalı babanın ve diğer karakterlerin, mistik ve doğu atmosferini oluşturacak türden unsurlarla bezeli olması, insanların dikkatini çeker. O devirde roman okumak çok mühim bir durum olarak kabul edilir.