Arama

Distopya edebiyatının en iyi 15 kurgusu

Distopik romanlara olan ilgi, her geçen gün artıyor. Peki, bu ilginin sebebi bu korku dolu kurgunun gelecekte yaşanabilecek olma ihtimali olabilir mi?

  • 11
  • 15
Otomatik Portakal - Anthony Burgess(1962)
Otomatik Portakal - Anthony Burgess1962

"İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar…"

Burgess şöyle der: "İngiliz argosunda bir deyiş vardır: Uqueer as a clockwork orange." Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Otomatik Portakal adı gerçekte buradan gelir. Eser, Alex isimli şiddet taraftarı bir gencin öyküsü etrafında gelişiyor. "iyilik ve kötülük" kavramlarını, "şiddet, suç ve ceza" tabanına koyup inceleyen bir eserdir. Kendine has bir atmosfere sahip olan eser, kin ve nefret dolu anlatımla bu türde öne çıkıyor. Eser suç işleyen bireyleri devletin istediği şekilde tek tipleştirilip, birer otomatik makine haline getirilmesini betimliyor. Yazar okuyucuya, insan iyiliğini, iradesini, adaletini sorgulatıyor. Otomatik Portakal, Anthony Burgess'in aynı adlı yapıtından uyarlanan 1971 yılında yayınlanmıştır.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 12
  • 15
Körlük – José Saramago (1995)
Körlük – José Saramago 1995

"Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır."

Portekizli yazar Jose Saramago bu eserinde, dilinin kurgusunun yanında metinde nokta ve virgülden başka bir noktalamaya yer vermez. Mekân, kişi, yer adı kullanmayarak sıfatlara yer vererek farklı bir anlam katar. "Bakabiliyorsan gör. Görebiliyorsan, gözle." cümlesi ile başlayan eserde okuyucuda ana karakter ile birlikte aynı bunaltı, kaos içine girer. Peki ya göremeyen insanlar neden beyaz bir ışık görür? Karanlık olunca gözler görmez. Yazar burada fazla görmekten kaynaklanan bir körlükten bahsediyor olabilir. Nobel ödüllü yazar, eserde bir anda bilinmeyen bir sebeple kör alan insanları ele alıyor. Öyle ki bu körlük, bulaşıcıdır. Bu bembeyaz dünyada tek görebilen doktorun karısı olacaktır. Toplumsal düzenin ve insanoğlunun içinde var olan karanlığa okuyucu kedini, adeta mahkûm ediyor. 2008 yılında Fernando Meirelles tarafından, aynı adla beyazperdeye uyarlanmıştır.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 13
  • 15
Demir Ökçe - Jack London (1907)
Demir Ökçe - Jack London 1907

"Toplumsal evrim, insanı çatlatacak kadar yavaş gelişiyor, değil mi sevgilim?"

Amerika Edebiyatının dünyaca meşhur yazarı Jack London'un Demir Ökçe adlı eseri, işçi ve işçi haklarını temsil eden ve en çok okunan kitabıdır. "Demir Ökçe" sembolü, oligarşiyi belirtmek için kullanılmış ve proletaryanın ezici yönünü vurgulamıştır. O dönemde bu eserin yazılması ise bir başka çarpıcı özelliktir. Romanda geçen dönemde Amerika Karl Marx'ın kitapları yasaklıdır. Jack London kapitalist sistemi bir sömürge sistemi olarak görüp, emeği hiçe saydığını bizlere realist bir anlatım ile sunar. Bu distopik eser rejimi "yıkmak, değiştirmek" odaklı olduğundan yasaklanmıştır. Yazar kendi ideal toplum düzenini de bu roman içinde kurgulamıştır. Bir yandan bilim kurgu özelliklerini de taşıyan bu romanda, teknolojik olarak 1906'da estetik ameliyatların sözü bile edilmezken eserde buna dair bölümler geçer.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 14
  • 15
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury (1951)
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury 1951

"...insanın gündoğumunda giyinirken düşünecek kadar bile zamanı, bir felsefe saati, dolayısıyla da melankoli saati yok."

Fahrenheit 451, "kitap kâğıtlarının yanıp tutuştuğu ısı derecesi"dir. Amerikan edebiyatının ünlü yazarı olan Ray Bradbury tarafından distopya türünde bir başyapıttır. Daha sonra 1966 yılında François Truffaut tarafından sinemaya uyarlanan eserde kitapların yakıldığı, insanların totaliter liderler tarafından yönetildiği bir dünya anlatılarak, okuyucu bu dünyaya dâhil ediliyor. Bradbury'nin bu eseri yazmaya karar vermesinin hikâyesi ise, bir hayli ilginçtir. Bradbury bir gün, arkadaşı ile parkta dolaşırken polis memuru tarafından durdurulup sorguya çekilir. Bradbury "Ayaklarımızın birini diğerinin önüne koyuyoruz" diye cevap verir. Bunun üzerine polis memuru "Pekâlâ" der ve "Bir daha yapmayın" diye karşılık verir. Bu olaydan sonra, gelecekte yürümenin bile yasak olabileceği bir dünya düşünür. Bunun üzerine distopya kurgusu olan eserini yazmaya başlar. Eserde tüm kitapların yakıldığı, bilgiden uzak tutulan bir toplum yaratır. Bradbury eserde Anka kuşu imgesini kullanır. Anka kuşu ile insan, yaptığı hatalar ile yanıp kül olur fakat küllerinden tekrar doğar. Ayrıca yazar kullandığı diyalog ve dil ile otoriter yapının beraberinde getirdiği iletişimsizliği de betimler.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 15
  • 15
Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi? - Phillip K. Dick (1968)
Android’ler Elektrikli Koyun Düşler mi? - Phillip K. Dick 1968

"Yani aklı başında olan herkes buradan göçtüğü halde bizim hâlâ dünyada kalmamız mesela."

"Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?" eseri, hem distopya, hem de gelecekte yaşanabilecek bir bilim kurgu eseri olarak değerlendirilir. Romanda üçüncü dünya savaşı sonrasında atmosfer kirliliği ile dünya radyoaktif bir madde ile kaplanır ve insanların başka gezegenlere göç ettiği; karınca gibi sıradan hayvanların bile neslinin tükendiği bir dünya insanlığı bekler. Her şey, Rick Deckard'ın evinde başlar. Deckard neredeyse insandan ayırt edilmesi imkânsız, bir farkı olmayan olan androidlerin, kaçtıkları zaman onları bulup emekli etmek/yok etmekle görevli bir polistir. Kitapta hayvanlara özel bir yer vardır. Hayatta kalmayı başaran çok az sayıda hayvan olduğu için, hayvan sahiplerinin özel bir prestiji bulunur. Hayvan öldüğünde de üreticiler gerçeğinden ayırt edilemeyen elektrikli hayvanlar üretebiliyorlardır. Yapay zekâ sahibi olan bu makineler, insanın duygu düşüncelerini ve hislerini şekillendirebilir. 1982 yılında "Bıçak Sırtı" olarak sinemaya uyarlanmıştır. Eserin bir başka ilginç noktası ise, "Mercerism" inanç sisteminin insanları empati duygusu ile birbirine bağlamasıdır. Bu kavram ile androidleri insanlardan ayıran yegâne duygu oluşur. Bu duyguyu sağlayan empati kutuları, insanların birbirlerine karşı ne hissettiğini birebir hissedebiliyor. Distopik olarak sınıflandırılan bu eserde yazar bir taraftan da olayın gelecekte gerçekleşmesinden ötürü korkuyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN