Divan şiirinin mis kokulu bahçe bitkileri
Yaygın adıyla Divan şairi olarak bilinen ve aynı zamanda çok iyi bir gözlemci olan klasik Türk şairi, şiirlerinde çevrelerinde gözlemledikleri, gördükleri veya haberdar oldukları her türlü izlenim, olay, durum ve bilgiyi eskilerin tabiriyle "zerreden küreye" hemen her şeyi, sınırlı nazım şekilleri ve fakat son derece zengin bir içerik ve konu çeşitliliğine sahip türler vasıtasıyla, elbette kendi sanat anlayışları çerçevesinde ve kendilerine has bir söyleyiş tarzıyla işlediler. İşte, Divan şiirinde geçen bahçe bitkilerini sizler için derledik…
Giriş Tarihi: 22.01.2019
17:42
Güncelleme Tarihi: 22.01.2019
18:26
TÜRK ŞİİRİNE SADECE 19 ÇİÇEK KONU OLDU
Klasik Türk şairleri bütünlük, harmoni, simetri ve orantı gibi estetiğin temel özelliklerinin yanı sıra işleve de büyük önem verirler. Kullandıkları her bir estetik nesnenin aynı zamanda bir işlev yüklenmesini bekleyen klasik Türk şairleri, icazlı söz söyleme hedefine ulaşmak için eserlerinde çiçeklere de yer vermişlerdir fakat klasik Türk şiirinde kendine yer bulan çiçek sayısı azdır.
Bunun temel nedeni, klasik Türk şiiri estetiğine dâhil edilmekle birlikte söz konusu estetiğe işlevsel katkılarda bulunabilen çiçeklerin sayıca sınırlı olması... Bir diğer ifadeyle, bu şiirde kendine yer bulan sadece on dokuz çiçek klasik Türk şiiri estetiği içinde birer işlev yüklenebilmiş ve şiire konu olabilmişlerdir.
KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE ÇİÇEKLER
Klasik Türk şiirinde çiçekler, gerçekçi gözleme dayanarak icaz, üsluplaştırma, remiz ve ayetlerin okunması ve anlaşılması ekseninde kullanılır.
Şair okuduğunu, anladığını gündelik sözlerle ifade etmek yerine sanatsal bir dille ifadeye yönelir yani tasannu peşindedir. Bundan mütevellit üsluplaştırma, stilizasyon gibi taktikleri kullanır. Fakat tüm bu soyutlamaların, taktiklerin çıkış noktası gerçekçi gözlemdir. Aşağıdaki örneklerde de görüleceği gibi klasik Türk şairleri, nesneyi en ince ayrıntısına kadar gözlemledikten sonra onu şiirlerine konu edinirler. Aynı kaide çiçekler için de geçerlidir.
ÇİÇEKLERİN KOKUSU İLK HANGİ ESERDEYDİ?
Türk edebiyatında çiçeklerden ilk söz eden eser olarak Divânü Lügati't-Türk anılabilir. Söz konusu eserde çiçekler, ne klâsik Türk edebiyatının birer estetik unsur olarak beliren çiçekleri ne de "kültür" (insanlar tarafından yetiştirilmiş) çiçekleriydi.
"Sözü edilen çiçeklerin hepsi, hiç şüphesiz, kır çiçekleriydi. Göçebenin bahçeler tanzim edip kültür çiçekleri yetiştirmeye vakti yoktu. Yerleşik hayata çok erken geçenler de bulunmakla beraber, atalarımız genel olarak göçebe idi, bu bir gerçek. Göçebeliğin ilkellik olduğunu zannedenler itiraz ediyorlar, ama biz öyle düşünmüyoruz. Göçebelik ilkellik değil, kendine göre üstünlükleri olan farklı bir yaşama biçimi." Beşir Ayvazoğlu, Dede Korkut Kitabı'nda da çiçeklerin "iyileştirici" özellikleriyle şiire konu edildiklerini, çiçeklerin 'işlev'lerine yoğunlaşıldığını söyler.
DİVAN ŞİİRİNDE ÇİÇEK SAYISI NEDEN SINIRLIDIR?
Eğer şiir gözleme dayanıyorsa, şairler tüm çiçekleri gözlemlemiyorlar mıydı? Bu soruların yanıtını birbiriyle bağlantılı iki unsurda aramak gerekiyor: Bahçe kültürü ve İslam estetiğine dahil edebileceğimiz klasik Türk şiiri estetiği. Bir diğer ifadeyle, bahçe kültürü içinde yetiştirilmiş ve daha çok şehirlerde görülen; dolayısıyla yukarıda değinilen estetik algıya uygun olan çiçekler klasik Türk şairleri tarafından kullanılmış, birer gözlem nesnesi olarak şiirde yer almıştı. Estetik algının bir parçası haline getirilemeyeceği düşünülen çiçekler ise dışarıda bırakılmıştı. Aşağıda klasik Türk şiirinde kullanılan çiçekler tek tek sıralandığında da görüleceği gibi şairler estetik anlam yüküne sahip çiçeklere şiirlerinde yer vermeyi tercih etmişlerdi.
KLASİK ŞİİRDE ADI GEÇEN 28 ÇİÇEK VAR
"Klasik Türk şiirinde isimleri bizzat zikredilmek suretiyle, geçen 28 çiçek şöyledir: gül (verd), nesrîn, nesteren; lâle, şakâyıku'n-nu'mân; sünbül; nergis, ('abher), zerrîn, zerrîn-kadeh; nevrûz; benefşe (menevşe); yâsemin (semen, yâsemen); sûsen; nilûfer (nîlû-per, nîlû-berg), çadır çiçeği; reyhân, fesleğen; karanfil (karanfül); za'ferân; şebbû (şebbûy); zanbak; buhûr-ı Meryem, bahûr-ı Meryem; leylâk; merzengûş (mercanköşk), sedâb, lisânü's-sevr."
Her ne kadar sayı yirmi sekiz gibi görünse de aynı çiçeğin farklı isimlerini listeden çıkardığımızda elimizde on dokuz çiçek kalıyor. Kitap sanatlarında kullanıldığı halde klasik Türk şiirinde kullanılmamış çiçek türleri de şunlardır: Haşhaş, gül hatmi, çuha çiçeği, bahar açmış meyve ağacı, çiğdem, calendula, ağlayan gelin, hezaren, kadife çiçeği, açelya, nerengül (katmerli düğün çiçeği), Peygamber çiçeği, Hasekiküpesi, Kasımpatı, kardelen, sümbülbeter, çanta çiçeği, yalınkat.