Edebiyatta bir çığır: Bilinç akışı
Psikoloji bilimindeki psikanaliz yönteminden edebiyata bir anlatım tekniği olarak geçen bilinç akışı, roman ve hikayelerde okur ile kahramanı birbirine bir adım daha yaklaştırarak aralarındaki samimiyeti arttırmıştır. Artık okur, kahramanın aklından geçenleri, hırslarını ve arzularını bilmekte; onun ne şekilde hareket edebileceğini kestirmektedir.
◾ Freud'un bu metodu, edebiyata bilinç akışı tekniği olarak yansır. Psikoloji romanlarının gelişimi, psikanalizde başvurulan serbest çağrışım yöntemine dayanır.
◾ Bilinç akışı tekniği, edebiyatta bir anlatım biçimi olarak karşımıza çıkar. Bu tekniğe başvurulma sebepleri farklılık gösterir. Metine olay örgüsü, anlatım, zaman, kurgu ve karakterlerin ruh tahlilleri açısından katkılar sağlar.
◾ Bilinç akışı tekniği; roman, öykü gibi kurmaca anlatılarda önemli bir yeniliktir. Anlatım tekniği olarak "Bilinç akışı" (stream of consciousness) adlandırmasının sebebi insan zihninden geçen her şeyin süreğen bir ırmağa benzetilmesinden kaynaklanır.
◾ Edebiyatta bilinç akışı karakterin zihninden geçenleri ve hissettiklerini olduğu gibi yansıtma çabasıdır. Anlatım biçiminin, dil bilgisi kurallarının önemsenmediği, düzensiz bir anlatım yöntemidir.
◾ Bilinç akışı tekniğinde karakterin zihni doğrudan yansıtılır ve bu şekilde anlatıcı ortadan kaldırılır. İç konuşma ile bilinç akışı tekniği sık sık karıştırılır ve bazen birbiri yerine de kullanılır.
İç konuşma ile bilinç akışı ayrımı
◾ İç konuşma, bilinç akışına göre dil bilgisi bakımından daha düzgün cümlelerle yapılan sessiz bir konuşmadır ve düşünceler birbiriyle anlamsal olarak bağlıdır.
◾ İç monologtan farklı olarak bilinç akışında çağrışımlar ön plana çıkar. Bireyin zihni çağrışımlar sebebiyle dikkati bir yerden (konu, olay, zaman, mekân veya kişiler gibi) başka bir yere yönelir.
◾ Özellikle de çağrışımların çokluğu, kahramanın düşünme sırasında konudan konuya atlaması, anlatımdaki bozukluk, konular arasındaki mantıksallığın ve neden-sonuç ilişkisinin kurulmamış olmasıyla gösterilir. Anlatımdaki çağrışımlar metindeki zamanın akışında bozulmalara sebebiyet verir. Bu durum okur için anlaşılma zorluğu oluşturur.
◾ İç monolog bilinç akışı gibi yazı dilinden uzak lakin konuşma diline yakın bir niteliktedir. Bundan dolayı bilinç akışına göre daha anlaşılırdır. Bireyin zihnindekiler olduğu gibi metne yansıtıldığında bilinç akışı ile iç monolog iç içe girebilir ve bazen ikisi arasındaki ayırım da güçleşebilir.
◾ Bilinç akışı, anlatıcı bir teknik olarak gelişmiştir. Bu tekniğe uygun yazılan eserlerde dikkat çeken nokta karakterlerin sürekli bir düşünme süreci içinde olmalarıdır.
◾ Olay, duygu ve düşünceler kahramanın bakış açısıyla anlatılır. Anlatıcının karşısında kimse yoktur. Zaman sıçramaları, hayaller, rüyalar ve çağrışımlar ile metin ilerler.