Genç yaşta yazmaya başlayan yazarlardan 10 kitap
Jose Saramago, ilk romanından sonra 58'ine dek yeni bir roman kaleme almamış; dünyaca ünlü yazar George Eliot ise ilk kitabını 39 yaşında yayımlamıştı. Onlar, yazın hayatına geç başlayan kalemler olsalar da Tolkien, George Orwell ve Agatha Christie yazmaya erken yaşlarda başlayan edebiyatçılardan sadece birkaçı... Sizler için genç yaşta yazmaya başlayan yazarlardan 10 kitabı derledik.
''O güzelim gözlerin hakkını hangi ressam verebilir ki?''
Aşk ve Gurur, taşralı bir beyfendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama ilk izlenimi tersine çevirmekte gecikmez. Soyluluk ve servetten kaynaklanan "gurur" ile Elizabeth'in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği "ön yargı", Darcy'yi mesafeli davranmak zorunda bırakır. Elizabeth'in davranışında hem saygının uyandırdığı "gurur", hem de Darcy'nin züppeliği karşısındaki "ön yargı" etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth, yalnızca Austen'in en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zaman bütün İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
''Dünya bir sahnedir, ama roller kötü dağıtılmıştır.''
Oscar Wilde'ın 1888'de yayımlanan Mutlu Prens'teki masalları oğulları için yazdığı düşünülse de, yazar hedef kitlesini "yediden yetmişe çocuk ruhlu insanlar, şaşırma ve sevinme gibi çocuksu yetilerini koruyanlar" olarak açıkladı. Wilde bu masallarda, bencilliği ve duyarsızlığı gözler önüne serer ve eleştirir.
Onun ana masal kişileri bazen hatalarını anlayarak pişmanlık duyarlar. Kimi zaman gözlerini kör eden kibirden bir türlü kurtulamazlar. ''Mutlu Prens'' her ne kadar çıraklık döneminin ürünü olsa da, Wilde'ın masal ve alegori alanındaki ustalığını ortaya koydu.
''Harikaları aceleye getirerek berbat etme.''
Tolkien'in bu eseri söz konusu olduğunda dünya ikiye bölünmüştür denir: Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar. Kitabın Türkçe basım sayısı, Yüzüklerin Efendisi'ne duyulan ilginin evrenselliğini kanıtladı.
Yüzüklerin Efendisi, yirminci yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilim kurgu, fantastik, ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahiptir. Bir açıdan bakarsanız fantastik bir roman, başka bir açıdan baktığınızda, insanlık durumu, sorumluluk, iktidar ve savaş üzerine bir romandır.
''Yerime dönerken aynanın önünden geçtim. İstemeyerek derinliklerine baktım; orada aslında her şey daha soğuk, daha karanlıktı. Beyaz yüzü, beyaz kollarıyla, bir nokta gibi görünen küçücük garip bir yaratık, korkudan parlayan gözlerle bana bakıyordu.''
On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, ona kötü davranan yengesinin evinde yaşamaktadır. Dayısının isteği üzerine yengesiyle yaşayan Jane, kuzenleri tarafından zorbalığa uğrar. Yengesi Bayan Reed, en sonunda çareyi Jane'i yatılı okula yollamakta bulur. Yatılı okulda zor zamanlar geçirmeye devam eder. Sonunda orada öğretmen olarak çalışmaya başlayan Jane, kendini okulda sıkışmış hissettiğinden hayatına farklı bir yerde devam etmek ister ve verdiği ilanına cevap gelince, Bay Rochester'ın malikânesinde çalışmaya başlar.
Çok geçmeden oradaki hayatına alışan Jane, malikânenin gizemli efendisine âşık olur ama hayat ona beklemediği zorluklar çıkarmaya devam edecektir. Charlotte Brontë'nin güçlü ve kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen kahramanı Jane Eyre'nin bu klasik hikâyesi, gerek kasvetli havası gerek erkeklerin egemen olduğu bir dünyada kadın olmanın zorluklarını betimler.
''Bu dünyadaki tek servet ailendir. Paradan ve kudretten daha önemlidir.''
Baba, Amerikalı yazar Mario Puzo'nun yazdığı, 1969'da G.P. Putnam's Sons tarafından yayınlanan bir romandır. ABD'ye yerleşmiş Don Vito Corleone'nin reisliğindeki, Sicilyalı bir Mafya ailesinin hikâyesini anlatır. Baba, Amerikan tarihinin oldukça tartışmalı olduğu bir döneminde, siyasal kurumların ve toplumsal pratiklerin görülmedik biçimde mercek altına aldı.