Görüş dünyasının ölçüsüz güzellikleri 'renkler'
Doğa, gün batımı, kusursuz yaratılmış canlılar, bulutlu bir şehir sabahı, meyveler ve sebzelerin sergilendiği bir manav tezgâhı, deniz kıyısı… Hepsi gözünüzün önünde renkleriyle canlanmaz mı? Kimi zaman hüznü kimi zaman tazeliği hissettirmez mi gördükleriniz? Tesirini ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz her renk, yaşamımız boyunca insanlığın, büyük imparatorlukların savaş, güç, matem, sevgi renkleri de oldu. İnsanlar her şey gibi renklere de anlam yükledi, onları birer sembol haline getirdi.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Mendilim allanıyor / Allanıp dallanıyor
Yenice bir yar sevdim / Sevdikçe ballanıyor
Halk arasında al ve kızıl adları ile de bilinen kırmızı renk genel kültürümüzde heyecan, kudret ve akıncılığın sembolüdür. Cesaret, hayatta kalma ve hayat verme unsuru olarak bilinen kırmızı kan rengi olup yüzyıllar boyu tehlikenin ve tahribatın simgesi de oldu. Trafik ışıklarında dur sinyali olarak kullanılmasının nedeni de budur.
Hakanların al kaftan giymeleri hakanlık sembolüydü. Eski devirlerden beri Türk hakanlarının al bayrak kullanması ateş kültü ve koruyucu ruh inancına dayanır. "Türkün gözü alda olur" söylemi de sosyal yaşamda kırmızının etkinliğini vurgular. Osmanlılarda baş sancaklar veya baş alemler her zaman ak ve al (kızıl-kırmızı) sancaklar olarak kaldı. Anlaşıldığına göre sadece Osmanlılar döneminde değil, çok eski zamanlarda da Türkler kırmızı (al) renge büyük bir değer vermişler ve saygı göstermişlerdi. Bunu bir halk, ordu ve savaş geleneği haline getirmişler ve sembol yapmışlar; ancak belki de devlet sembolü olan ak ile halk ve ordu geleneğinin sembolü olan al rengi çok eski çağlardan beri yan yana muhafaza etmişlerdi. Altın-Orda bayrağının da beyaz zemin üzerinde kırmızı bir hilal ile al damga taşıması ise, Osmanlı Oğuz – Türkmen geleneği dışında kalan diğer Türk topluluklarında da bir iki rengin birlikte kullanıldığının bir başka işaretidir. Dinamizmi ve canlılığı anlatan kırmızı, edebiyatımızda bütün türlerin ürünlerinde yer almıştır.
Mavilim kalk gidelim / Feneri yak gidelim mavilim
Bizimle gelen olmaz / Sılayı terk edelim mavilim
Renklerin en derini olup Türk kültüründe genellikle Gök olarak söylenen bu renk insanlık tarihinde kutsa sayılan göğün ve suyun simgesidir. Bilincin, gerçeğin, uyumun, sakinliğin ve umudun rengidir. Gök rengi sonsuzluğu, türeyişi, emniyeti ve rahatlığı belirleyip huzur veren bir renktir.
Evrensel sempatiyi temsil eden, insanlar tarafından en sevilen, kararlılık, yaratıcılık ve kendini fadeyi simgeleyen bu renk, dostluğun, sadakatin, vefanın, aydınlığın ve temizliğin sembolü olarak görülür. Bu nedenle Atatürk tarafından kurulan şimdiki Eğitim Fakültelerinin, Eğitim Enstitüsü adı ile bilinen 1982'den önceki konumlarında, tümünün simgesi açık ve koyu mavinin yan yana kullanımıydı. Anlamı; bilim, gökler kadar engin (açık mavi), denizler kadar derindir (koyu mavi) olarak yorumlanırdı.
Mavi, verimliliği artırıcı özelliği nedeniyle ofislerde ve iş yerlerinde yoğun olarak kullanılır. Bir markada güven ve samimiyet hissini öneren bir renktir. Mavinin insanların iştahını bastırdığı kanıtlanmıştır ve bu nedenle yiyecek reklamlarında kullanılmaz. Uyum sadakat ve sempatinin rengidir. En soğuk renktir ama yine de maneviyat ve hayal kavramıyla ilişkilidir. Mavinin 111 tonu vardır. Birincil bir renktir ve ressamlar için en popüler mavi tonu, "okyanus mavisi"dir. Eskiden en pahalı renkti ama resimlere farklı bir canlılık katmaktaydı.
Yeşil başlı gövel ördek / Uçar gider göle karşı
Sarı rengin sıcaklığı, mavi rengin sakinlik ve huzurunu bünyesinde barındıran bu renk doğa rengi olup doğada ağaçların, bitkilerin sembolüdür. Aslında gençliğin nişanı olup baharın rengi olarak benimsenirken Hz. Muhammed'in ve Ehl-i Beyti'n simgeleri yeşil olduğu için yeşil rengin geleneksel kültürümüzde İslamiyet'in kabulünden sonra din ve imanın simgesi olarak kullanılması ağırlık kazanmıştır. İslamiyet'le kutsallık kazanan yeşil, Safevi Türkmen devletinin bayrağının ana rengi olmuş, Osmanlı sancaklarında uzun süre kullanılmıştı. Türk mitolojisine göre hayır ilahı Ülgen'in koruyucu ruh olarak kabul edilen yedi oğlundan birinin adı Yaşıl (yeşil) Kaan idi ve umumiyetle bitkilerin yetişip-büyümesini düzenlediğine inanılırdı.
Edebiyatta canlılığın ve diriliğin simgesi olan yeşil, deyimlerimizde yeşile çalmak, yeşile susamak, yeşillenmek gibi söz ve söz öbekleri biçiminde, halk şiirinde ise: Yel esti mi aşka gelir sallanır / Mart ayında yeşillenir ağaçlar gibi deyişlerle karşımıza çıkar.
Yeşil büyüme yenilenme ve yeniden doğuşun rengidir. Sağlık, tabiat ve huzurla ilgilidir. Problem çözümünde yardımcı olur ve özgürlük iyileşme ve sakinliği destekler. Koyu yeşil renk, parayı, ekonomik meseleleri ve burjuvaziyi temsil eder. Yeşilin 100'den fazla tonu vardır, orta tonlardakiler ruh hâlini düzenler. Ayrıca tomurcuklanan aşkı temsil eder. Yeşil, rahatlamamıza yardım eder. Aslında depresyon yaşayan kişiler için çok faydalıdır.
Sarı saç üstüne sarışın yazma / Yakışır başına kurban olduğum
Temel olarak neşe ve keyif verici bir renk olan sarı, Türk kültüründe yön bildirme açısından dünyanın merkezinin sembolüdür. Aynı zamanda bilgeliği, anlayışı ve yüksek düzeyde sezgisel kavrayışı da açığa çıkarır. Bu renk Türk mitolojisindeki Ülgen'le doğrudan doğruya ilintilidir. Ülgen'in öyle bir sarayı vardır ki bu sarayın kapıları altından olup Ülgen de altın bir taht üzerinde oturmaktadır. Bugün kullanılan sarı da, Osmanlı döneminde sırma sarısı olarak ifade edilen sarı da hep altın sarısı olmuştur.
Ülgen'in altın tahtının sembolü olarak dünyanın merkezinin işareti diye kabul edilmiş olan sarı renk, bu sembol anlamını Türklerin çizmelerinin (edik) rengi olarak da uzun yıllar sürdürmüştür. Zira bilindiği gibi Türkmenler yüzyıllarca, sarı edik ile kızıl keçeden külah giymişlerdir. Türklerde sarı rengin hükümranlık rengi olarak kullanılmasıyla ilgili tarihi bilgilere baktığımız zaman ise: Uygur Türk yazılı belgelerinde 'sarıg urunggu' yani sarı bayrak, bir burcun adı olarak geçer. Sarı renk, Memlük ve Altın Ordusu devletlerinde çok kullanılmış, bayraklarının ana rengi olmuştu.
Türk destanlarında ise sarı renk kötülük ve felaket sembolü olarak görülmüştür. Sarı ejderha Türk masallarında kuşku ve kötü duygular veren bir motiftir. Sarı renk Anadolu kültüründe hastalık sembolü olarak bilinir. Bazı çalışmalar koyu sarı tonların bebekleri ağlattığını göstermiştir. Renk psikolojisi uzmanlarına göre sarı çelişkili bir renktir. Hem iyiyi hem de kötüyü simgeler, iyimserlik ve kıskançlığı, anlayış ve ihaneti temsil eder. Sarı, yaratıcılığı temsi eder ve öne çıkarır. Maskulen bir renktir ve Çin'de kraliyeti temsil eder.
Karadır kaşların ferman yazdırır / Bu aşk beni diyar diyar gezdirir
Dünyanın ilk oluşumu sırasında ortada sadece zifiri karanlığın yani siyah rengin olması nedeniyle bütün renklerin tohumu aynı zamanda başlangıç noktası olarak görülür. Daha sonra diğer renkler kendini gösterir. Beyaz güneş ışınlarını yansıtıp geri çevirdiği halde siyah tüm renkleri yutar ve bir daha geri göndermez, ölümün karanlığına gömer.
Türk kültür ve sosyal yaşamında kuzeyin işareti olmuş bir sözcüktür. Kara yel dendiği zaman kuzeyden esen rüzgâr, Kara Deniz dendiği zaman da kuzeydeki deniz anlamları ifade edilir. Hacer'ül Esved taşının siyah oluşu, Kâbenin üzerine siyah örtü örtülüşü, Roma'nın ilk kurulduğu yedi tepeden biri olan Palatin Dağı üstünde siyah küp şeklinde taş bulunuşu ve bunların birer kutsal obje olarak saygınlık kazanışı siyaha analık, bereket vb. özellikler kazandırmıştır. Bu özelliğe bağlı olarak Kibele'nin yanı sıra Efes'in Artemis ve Diana'sı, Hindular'ın Kali'si, Mısırlıların İsis'i hep simgesel olarak siyah renkte gösterilmişlerdi. Yine Abbasi bayrağının siyah renkli oluşu ve Abbasi halifelerinin siyah giyinmeyi tercih edişleri de aynı nedene bağlanır.
Türk mitolojisinde kara sözü toprak rengi olarak yağız yer anlayışı ile birlikte kullanılmıştır. Türk dilinde kara sözcüğü bir birinden çok farklı anlamları ifade etmektedir. Kara sözcüğü bir yandan denizin dışındaki toprak parçalarını işaret ederken bir yandan da ışıksız, karanlık anlamını içermektedir. Anadolu halkının tavrı siyaha karşı sürekli olumsuz olmuştur. Halk inancında karayılan, kara kedi, kara köpek uğursuz olarak nitelendirilir. Karaağaçtan beşik ve gelin sandığı yapılmaz.
Siyahın 50 tonu vardır. Fizik dünyasında siyah direk ışığın %100'ünü emer ve dolayısıyla spektrumun hiçbir uzantısını yansıtmaz.