İfade aktarımında dijital parmak izi: Yazı stilleri
Milattan öncesinde insanın kendisini ifade etmesinden doğan semboller kümesiydi alfabe. Resimlerle başladı, çizgilerle devam etti serüveni. Zaman ilerledikçe el yazısıyla yazılan alfabeler kişiye özel olmaya başladı. Hatta kişilik özelliklerinin yazıyla alakası olduğu bilim tarafından araştırma konusu. Teknolojiyle beraber tuşlarla duygularımızı sembolleştirirken de kendimize ait yazı tarzını parmak izimiz gibi özelleştiriyoruz. Teknolojinin yazı stilleri nasıl doğdu? Sizler için araştırdık.
Mısır hiyerogliflerinde kullanılan 700'ün üzerinde işaret ya da sembol vardı. Yüzlerce sembol kullanılmasına rağmen, bazı konuları anlatmak ve kayıtları tutmak zor olabiliyordu. Ayrıca çok sayıdaki sembolü bilmek ve kullanmak zor olduğu için, okuryazarlık oranı çok düşük kalıyordu. Bu yazıyı yazmak için yazılar üzerinde uzmanlaşmak gerekiyordu. Dolayısıyla önemli kayıtlar hem zor yazılabiliyor hem de az sayıda kişi tarafından okunabiliyordu.
Mısırlı firavunlar, MÖ 2000 dolaylarında, bir sorunları olduğunu fark ettiler. Komşularıyla savaşta kazandıkları her zaferle, en çok esiri onlar topladı ve köleleştirdiler. Fakat Mısırlılar, bu kölelere yazılı emirleri iletemiyorlardı, çünkü köleler hiyeroglifleri okuyamıyorlardı. Mısır hiyeroglifleri gibi erken dönem yazı sistemleri, aşırı derecede hantaldı ve öğrenmesi oldukça zordu.
Sadeleştirilmiş uyarlamada, her bir karakter sadece bir sesi temsil etti. Bu yenilik, karakter sayılarını karakterlerin öğrenilmesini ve kullanılmasını çok daha kolaylaştırarak birkaç binden birkaç düzineye indirdi. Karmaşık hiyeroglif dili, sonunda unutuldu ve bilginler karakterleri 1799 yılında Rosetta Taşı'nın keşfine kadar çözemediler.
Bir İngiliz arkeoloğu olan Hnders Petrie, 1905 yılında Sina yarımadasında bulduğu bir kitabeden yararlanarak, tarihte ilk alfabenin MÖ 2000 yıllarında, Mısır'la İsrail arasında yerleşik Sami asıllı bir kavim tarafından kullanıldığının açıklanmasında öncülük etti. Yazı için harflerin kullanılmasında öncü olanlardan Fenikeliler, yazı sistemini kurmakta eski Mısırlıların hiyeroglif alfabesinden yararlanmışlardı. Fenikelilerin alfabesi, bugün kullandığımız alfabenin gerçek anlamıyla çıkış noktası sayılabilir.
Sümerler ve diğer bazı uygarlıklar, alfabe ve yazı olarak nitelendirilemeyecek olan ama anlam verilebilecek olan metinlerin oluşmasını sağlayan bazı teknikler kullanıyorlardı. Sümer dilinde kullanılan birçok kelime tek heceden oluşuyordu. Dolayısıyla yazı dilinde nesneleri ifade etmek amacıyla belli resimleri kullanmak yerine, Kelimenin ses değeri ortaya çıkartılarak yazı yazılmaya başlanmıştı.