Mehmet Akif Ersoy'un gençlik üzerine düşünceleri
Yetişkinlik ve çocukluk arasında geçiş dönemi olan ergenlik, zorlu bir süreci devamında getirir. Hayatın anlamını sorgulamak, yaşamın nasıl devam edeceğini belirlemek için kritik olan bu süreçte tek söz çocuğa ait olsa da yolunu belirlemek için bir öncüye ihtiyaç vardır. Şiirleri ve sanatıyla olduğu kadar hayatı, değerleri ve mücadelesiyle de müstesna bir kişiliğe sahip olan Mehmet Akif, fikir adamı yönüyle bu konuya dikkat çeker. Mehmet Akif Ersoy'un günümüz gençlerinin de yolunu aydınlatacak düşüncelerini sizler için derledik…
Ebeveynlerin önceliği, evlatlarına sağlam bir amaç aşılamak olmalıdır. Çünkü emelsiz ve ümitsiz yaşama nesilleri uyuşturur. Akif'e göre gençliğin ruhu her şeyden önce bir gaye için yanıp tutuşacaktır. Akif, bir arkadaşına yazdığı mektupta, "Gaye uğruna çalışmak, didinmek ve nihayet ölmek! Ah ne güzel meşgale, o ne hoş eğlence, o ne mesut son imiş. Ben şimdi onu adamakıllı hissediyorum." der.
Mehmet Akif'in bir insanda, bir gençte, bir millette olmasını istediği iki önemli özellik vardır: Birincisi ilim; ikincisi iman ve ahlâk. Akif'e göre bir millet, ancak gençleri "marifet" ve "fazilet" kudretlerine sahip olursa yükselebilir. Bu fikri Safahat'ta şöyle anlatır:
"Hadi tahsilini ikmale tez elden, hadi sen!
Çünkü milletlerin ikbali için evlâdım
Marifet bir de fazilet, iki kudret lazım."
Mehmet Âkif, Safahat'ında Türk tarihinin ve toplumunun en sancılı yılları olan 1908-1923 arasının sosyal ve siyasal panoramasını safhalar halinde verirken, aynı zamanda kendi neslinin kültür-medeniyet çatışmasını sergilemiştir. Millî Mücadele yıllarında halkı uyandırmak için yaptığı faaliyetlerle ülke geleceğinin aydınlık bir iklime taşınması yolunda fikirler öne sürmüş, ülkesinin maddî-mânevî problemleri üzerinde kafa yormuş ve bunlara çağının çok ilerisinde çözümler üretmiştir.