Mezarları İstanbul'da olan yazar ve şairler
Edebiyat; şiir, roman gibi birçok tarzda eserlerin verildiği uçsuz bucaksız bir dünyadır. Romanlar sayfalar; şiirlerse satırlar dolusu birçok şey anlatır. Her yazar ya da şair tarzıyla, üslubuyla ve yaşadıklarıyla her birimize farklı duygular katmışlardır. İşte edebiyat dünyasından isimleri asla silinmeyecek olan ve mezarları İstanbul'da bulunan yazar ile şairler...
"Lale Devri'nin bülbülü" olarak nitelendirilen Nedim, şarkı türünün gelişmesine önemli katkıları olan bir şairdi. Şiirleri değilse bile nasıl öldüğü hakkındaki söylentiler dillerde dolaştı. İstanbul Türkçesinin ilk söz ustalarındandı. Nedim'in şiirlerinde Türkçe'nin nabız atışlarını duyar, Osmanlı yaşama üslubunun ince estetik yapısını buluruz.
Onun şiirlerinde önceki asırların şairlerinde görülen zihnî tasarruflara dayalı merak yoktur; sanki her şey kendiliğinden olmuş izlenimi vardır. Nedim, "Nedîmane" denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve şuh eda oluşturur. Kendisi de bir gazelinde, "Ma'lûmdur benim sühanım mahlas istemez / Fark eyler anı şehrimizin nüktedanları" diyerek üslup sahibi bir şair olduğunu ifade etmiştir. Kabri Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı'nın Miskinler Tekkesi kısmındadır.
Çağdaşı şairlere göre daha sade ve anlaşılır bir dil seçen divan edebiyatı şairlerinden Abdülbaki Mahmut, divan edebiyatında şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getirdi. Şahsi mührüne de "Dünya geçicidir, vefa yoktur. Her şey gibi Baki de geçicidir." anlamındaki beytini yazdıran şairin, hükümlerinde adaletten ayrılmamasıyla dikkati çekti. Baki, 7 Nisan 1600'de İstanbul'da vefat etti. Hayattayken "Şairlerin Sultanı" anlamına gelen "Sultanü'ş Şuara" unvanını alan Baki'nin cenaze namazını Fatih Cami'nde Şeyhülislam Sun'ullah Efendi kıldırdı. Baki, cenazeye katılan devlet erkânı, vezirler, âlimler, şairler ve sevenlerinden oluşan kalabalık tarafından kendisi için Edirnekapı'nın dışında Eyüp Sultan'a giden yol üzerinde La'li Efendi Çeşmesi yakınında hazırlanan kabre defnedildi.
"Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik "
Yahya Kemal Beyatlı, 1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Vefa Lisesi'ni bitirdikten sonra uzun süre Fransa'da kaldı. Burada Fransız edebiyatını ve edebiyatçılarını yakından tanıma olanağı buldu. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. Yurda dönünce Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Darülfünun'da edebiyat ve tarih dersleri verdi. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Sık sık sağlığı bozulan Yahya Kemal tedavi için birkaç defa Paris'e gitti, fakat tam iyileşemedi. Son aylarında yattığı Cerrahpaşa'da 1 Kasım 1958'de öldü. Mezarı Rumeli Hisarı Kabristanı'ndadır.
Yahya Kemal kimdir? Yahya Kemal'in şarkılara dönüşen şiirleri...
"Mucize, açıklanabilir bir şey değildir, tanık oluruz sadece..."
Hayatını şiire adayan Uyar'ı annesinin tanımıyla 'içli bir çocuk' olarak biliyoruz. İlk kitaplarında bunu ortaya çıkarmasa da üçüncü kitabı "Dünyanın En Güzel Arabistanı"nda bu özelliğini söz sanatlarına yansıtarak etkin bir biçimde kullandı. Bir şiirindeki "İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım" mısrasıyla, 'insanların sahip olduğu güzelliklerin herkese eşit olarak dağıtıldığını ve onları görebilmek için büyük çaba sarf etmeden, sadece başını kaldırıp bakmanın yeterli olduğunu' aktaran şair, ilkokul yıllarında manzumeler yazmaya başladı, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim gibi şairlerin eserlerini okudu. Uyar, 22 Ağustos 1985'te siroz hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.
''Bana kalbimdesin deme!
Bilirsin kalabalık yerleri sevmem.''
Edip Cansever, 1928 yılında doğdu. II. Yeni akımının getirdiği kurallara çok da uyum sağlamayan Edip Cansever, dizelerinde kendi deyimiyle "düşüncenin şiiri"ni işledi. Edebiyata ilgisi çocukluk yaşlarında başlayan Edip Cansever'in ilk şiiri 1944 yılında İstanbul Dergisi'nde yayımlandı. Edip Cansever, 1957'de yayımlanan "Yerçekimli Karanfil" adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanı'nı aldı.Hayatını imge dünyasında ve dizelerin içinde yaşayan Edip Cansever, 28 Mayıs 1986 tarihinde İstanbul'da yaşamını yitirdi.