Müzik ve şiiri harmanlamış bir mürettip
Döneminin önemli bestekârı ve şairi Hâfız Post, aynı zamanda mecmua mürettibiydi. Birçok önemli ismin öğrenciliğini yapmış, Itrî gibi önemli müzik adamlarının da hocalığı görevini üstlenmişti. Müzik literatürüne on üç adet notayı dahil etmesinin yanında sesiyle de bülbülleri sustururdu.
Firâkunla günüm şeb gice kârum cümle âh oldı
Yetiş gel ey tabîb-i cân u dil hâlüm tebâh oldı
(Hâfız Post)
Bestekâr Hâfız Post, Türk musikisinin önde gelenlerinden sayılıyor. Hayatı hakkında bilgiler kaynaklarda oldukça sınırlı. Ancak 1620'li yıllarda İstanbul'da doğduğu tahmin edilir. Kayıtlarda asıl adı Mehmed olan Hâfız Post, kaynaklarda "İmamzâde Mehmed Çelebi" olarak da geçer.
Genç yaşında Kur'ân'ı hıfz ettiği için Hâfız mahlasını aldı. Post'u da lakabı olarak kullandı. Aynı zamanda Hacı olduğu da biliniyor. Çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim aldı. Selim Giray Han'dan eğitim gördü. Devrin meşhur şairlerinden sayılan Nâilî'den edebiyat dersi aldı, Divan hocaları zümresine katıldı.
Hat sanatına olan merakıyla talik, sülüs ve nesih türü yazıları meşhur hattatlardan Tophaneli Mahmud Efendi'den öğrendi. Hüsnühat ve musiki derslerini de Kasımpaşalı Koca Osman Efendi'den aldı. Kasımpaşalı Osman Efendi'den sadece musikî dersi almakla kalmadı; hocasının engin kültüründen her yönü ile yararlandı. Tamburi ve hanendeydi. Esat Efendi onun sesinin güzel olmadığından söz ederse de Safaî, okurken bülbülleri susturduğunu söyler. Evliya Çelebi ile Mustakîm-zâde de aynı kanıdadır. Tambur çalmasını Selim Giray Han'dan öğrendiği sanılır.
Leblerin yâdına dil âlemde rüsvâdır gider
Kâkülün fikri kara başıma sevdadır gider
(Hâfız Post)
Daha sonra Bîrun Kâğıt Eminliği'ne getirildi. Kağıt emini, devlet dairelerinde kullanılan kâğıt ve diğer kırtasiye malzemelerinin tedarik ve dağıtımıyla görevlidir. Hazinedarbaşına karşı sorumludur.
Kendi döneminde ve daha sonra yazılmış tezkirelerde sanattaki üstün özellikleriyle anılan bestekâr, padişahın ve saray eşrafının da alakasına mazhar oldu. Beste, semâî, kâr, şarkı, ilâhî, tevşîh gibi birçok türde 1000'den fazla eser bestelediği kaynaklarda zikredilse de bunların çok azı günümüze gelebildi. Şairlik yönü de kuvvetli olan Hâfız Post'un şiirleri de bestelerinin kaderinden gitti ve onların da çok azı günümüze geldi.
Şair tezkireleri Hafız Post'un güzel şiirleri, rağbet kazanmış sözleri ve tarih söylemekte hayli mahareti olduğunu yazar. Divan nazmının mühim simalarından biri olan meşhur Nailî'nin talebesinin bu güzel şiirlerinden, rağbet kazanmış sözlerinden ancak yedi mısra var. Şüphesiz bunlar onun edebî şahsiyeti hakkında bir hüküm vermemiz için yeterli değil.
"Dedi Itrî Hafız'a mevâ ola ya Rab cinan"
(Itrî)
Hicrî 1105 (Miladi 1693-1694) tarihinde vefat etti. Kimi kaynaklara göre öğrencisi Itrî tarafından vefatına tarih düşüldü. Cenazesi Karacaahmet mezarlığına defnedildi.