Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Edebiyat
  • Nurullah Genç Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Nurullah Genç Sözleri ve Alıntıları

Nurullah Genç Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Nurullah Genç Sözleri ve Alıntıları

"Yağmur" şiiriyle ismini geniş kitlelere duyuran Nurullah Genç, geniş imge denizinin içinde sebatkar bir şiir işçisidir. Şiirleri ile genç nesli yakalayabilmiş az sayıdaki modern şairden olan Genç, şiire yüklediği ilahi anlam ve sanatsal dokunuşlar ile öne çıkıyor. Bugüne kadar yazdığı eserler Nurullah Genç sözleri ve Nurullah Genç şiirleri başlıkları ile aratılan şairin en bilinen şiirlerini sizler için derledik.

İki gözüm iki çeşme

Sen gideli ardında sadece hüzün

Bir de rıhtımların şarkısı kaldı

Senden öte bir şeysin biliyorum

Biliyorum, ama akşam oluyor

Ruhumu çöllere bırakıyorum

İki gözüm iki çeşme

Bir sarhoş kurşunla kanatları kırılan

Garip bir serçedir alınganlığım

Biraz kum ve kelebek

geçtiğin yerlerde damla damla

Yüreğime bulaşan

Toprağın ah ü zar kalıntıları

Orda, bulutların arasında sessizce

Ya da bilmem hangi şehrinde arzın

Garip bir türkünün ardında yürüyorsun

Benimse avuçlarımda

Gözlerinden artakalan

Birkaç yeşil renkli hayal denizi

Nurullah Genç

Yağmur

Vâreden'in adıyla insanlığa inen Nûr

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat

En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir ân düştü

Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak

Yeryüzü âvâredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden

Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden

Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükûtu yâr, sevinci dualar kadar derin

Çâresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezîr yaşadım ki, yaşanmamış, mazide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hira'dan

Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça, ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücellâ çehreni izleseydim ebedî

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklâl boşluğunda arılan nâdân düştü

Dolaşan ben olsaydım Sâve1 nin damarında

Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin

Ebedî aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyyâ bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN