Oğuz Atay'ın edebiyatımıza armağan ettiği eşsiz eserler
Edebiyatımızda postmodernizmin önemli temsilcilerinden sayılan Oğuz Atay, roman, hikaye ve oyun gibi pek çok türde eser verdi. 1970'li yıllarda yeterince okura ulaşamayan ve anlaşılamayan Atay, eserlerinde "tutunamayan", yabancı ve yalnız bireylerin öykülerini konu edindi. Tutunamayanlar'dan Tehlikeli Oyunlar'a; Korkuyu Beklerken'den Bir Bilim Adamının Romanı'na kadar birçoğu, günümüz okurunun ise başucu kitapları haline geldi. Vefatının yıl dönümünde Oğuz Atay'ın edebiyatımıza armağan ettiği ölümsüz eserleri derledik.
📚Kitabın içeriği
📌Oyunlarla Yaşayanlar, Oğuz Atay'ın yazdığı tek tiyatro oyunudur.
📌Yazdığı tek tiyatro oyununda "oyun kavramı" üzerinde duran Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar ve Tutunamayanlar romanlarında da olayları oyun içinde oyun olarak ele almıştır.
📌Atay'a göre, "çok standartlı", "çok yönelişli" olmak zorunda bırakılan Türk aydınlarının tipik davranışı "oynamak"tır. Atay Türk aydınlarının, Batılı gibi olmak ama ülkenin Asyalı koşulları arasında sürekli oynayarak denge kurmaya çalıştıklarını, böylece acıklı bir komediyi sürdürmek durumunda kaldıklarını düşünür.
📜Kitabın özeti
📌Emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş, Napoleon piyesleri yazmaya çalışırken, komşusu olan oyuncu Saffet ondan Vodvil türünde oyunlar yazmasını istiyor. Tiyatro patronu Servet ise Antik Yunan dönemi oyunları sipariş ediyor. Oysa Coşkun Bey'in evinde bir başka oyun sahnelenmektedir. Bunamış kayınvalidesi Saadet Nine kendisini ziyarete gelecek Cemil Paşa'yı kurduğu hayaller içinde beklemektedir. Oğlu Ümit, okuldan, dersten sıkılmış bir halde sürekli sulu oyunlar ve taklitler yapmaktadır. Karısı Cemile ise oyunun başında çalışan, evin yükünü dikiş dikerek sırtlamış tek gerçekçi kişi iken o da gerçeğin dışına çıkmaya hayalden oyunlar kurmaya başlamıştır.
📌Çok çeşitli kültürlü, yaşamını sürdürmekle sanat üretmek, düşündüğünü söylemeye çalışmakla ortamın isteklerini karşılamak arasında boğulup kalmış bir emekli tarih öğretmeni ve ailesi çevresinde oyunlarla yaşayan insanlar. Bir yanda tarih, bir yanda güncel gerçekler, bir yanda sanat, bir yanda da geçim sıkıntısıyla süren hayat...
📌İşte, Oyunlarla Yaşayanlar'da emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş'in dramı. "Oyun nerede başlıyor, yaşam nerede bitiyor?" diye soruyor Coşkun...
🔎Kitabı neden okumalıyız?
📌Kısacık bir yaşama derin anlamlar yüklü ve önemli birkaç yapıt bırakan Oğuz Atay, "Oyunlarla Yaşayanlar"'da Türkiye'deki aydınların açmazını sahneye getirir. Oğuz Atay'ın Türkiye'deki aydınlara dair görüşlerini incelemek bakımından önemli bir eserdir.
"Artık hayatta yeteri kadar acı var, insanlar bunu görmek için tiyatroya gitmezler artık."
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız
✅Bunları biliyor musunuz?
➡ Oğuz Atay, vefatından sonra Edirnekapı Şehitliği'nde annesinin yanına defnedildi.
📚Romanın içeriği
📌Eylembilim, Oğuz Atay'ın tamamlanmamış bir romanıdır.
📌Bir devlet üniversitesinde meydana gelen olaylara bir profesörün yaklaşımlarını konu almaktadır.
📌Ölümünün ardından 40 sayfası bulunmuş ve olduğu şekli ile 1987 yılında yayınlanmış olan Günlük isimli kitabının sonunda "Eylembilim" bölümü adı altında yayınlanmıştır.
📌Oğuz Atay'ın ölümünden 11 yıl sonra, kızı Özge Atay'a isimsiz bir paket içerisinde son çalışmasının 74 sayfasının daha bulunmasının ardından kitaplaştırılmış ve 1998 yılında "Eylembilim" adıyla yayınlanmıştır.
📜Romanın özeti
📌Bir üniversitede gelişen olaylar, bir matematik profesörünün, Server Gözbudak'ın "hatırat"ından nakledilir.
🔎Romanı neden okumalıyız?
📌Oğuz Atay'ın polisiyeye yakın romanıyla tanışmak, farklı tarzdaki üslubunu ve bakış açısını okuyucuya sunar.
"Her balığın, içinde yüzeceği, ayrı bir denizi vardı."
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız
✅Bunları biliyor musunuz?
➡Oğuz Atay'ın Günlük olarak yayımlanan defteri ölümünden sonra kaybolur. Gürsel Göncü adında bir öğrencinin elinden Cevat Çapan'a teslim edilene kadar defalarca el değiştirir. Cevat Çapan'a ulaşan defterden kesitler 1984'te Milliyet gazetesinde parça parça yayımlanır. Cevat Çapan şu sözleri kaydeder:
"Sevgili Oğuz,... Sana kısaca şunu söylemek istiyordum: "Eylembilim"le bize, tamamlayamamış da olsan, anlattığın olaylar ve çizdiğin kişilerle, gene de kendi içinde belli bir bütünlüğü olan unutulmaz bir başyapıt bıraktın. Sahte sağduyuya, yapay aydınlara, basmakalıp kavramlara, kof duyguluklara "Eylembilim"in intikam kılıcını korkusuzca çeken Server Gözbudak aracılığıyla, çok dolaylı bir biçimde ve kendine özgü inceliğinle çekilen acıları da eski ustalar gibi yerli yerine yerleştirmeyi başardın. Binlerce teşekkür. Gözlerinden öperim."