Osmanlı toplumunun en çok okuduğu kitaplardan biri: Muhammediyye
Fikriyat olarak edebiyat dolu yeni programımız "Edebi Klasikler" ile karşınızdayız... Prof. Dr. İsmail Güleç'in anlatımıyla, edebiyat ve düşünce dünyamızı inşa eden eserlerin merkeze alındığı programımızı Fikriyat.com ve sosyal mecralardaki hesaplarımızdan kanalımız üzerinden takip edebilirsiniz. Edebi Klasikler'in ilk bölümünde Prof. Dr. İsmail Güleç, Anadolu edebiyatının kurucu metinlerinden olan Muhammediyye'yi anlatıyor.
Giriş Tarihi: 11.11.2024
18:58
Soru : Muhammediyye'nin müellifi kimdir?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Muhammediyye'nin müellifi Gelibolulu Mehmed Efendi' dir. Gelibolulu iki kardeş olarak meşhurdurlar: Yazıcızade Mehmet ve Yazıcızade Ahmet Efendiler. olarak bilinir. Bizim kültürümüzü halk edebiyatımızı Türk edebiyatını, Türk dini edebiyatını, din etkisinde gelişen Türk edebiyatını hatta halk kültürünü halk inançlarını beslemiş önemli birkaç kaynaktan biridir kardeşler. Gelibolulu, ilmi tahsilinden sonra Hacı Bayram-ı Veli 'nin Sultan II. Murad tarafından Edirne'ye davet edilmesi üzere gerçekleştirildiği yolculuğunda uğramış olduğu Gelibolu'da karşılaşır ve ona bağlanır. Onun dervişi olduktan sonra da hayatının geri kalan kısmını insanları irşad ederek geçirir. Hayatı Gelibolu'daki denize bakan kayalıklar içindeki çilehanesinde, -bir oyuk içinde yaptığı çilehanede - geçer. Kitaplar yazar ve insanları irşad eder. Fakat şeyhlik postuna oturmaz. O, bizatihi bir tekke kurup şeyhlik yapıp insanları tekkede irşad etmek yerine kitaplar yazarak insanları öldükten sonra da irşad etmeye, bilgilendirmeye devam etme yolunu seçer. Yazıcızade büyük bir alim, mutasavvıf, müellif ve şair olmak üzere ç ok yönlü bir zat idi.
Soru : Esere niçin "Risaletü'n Muhammediyye" denilmiştir?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Yazıcızade "ben bu eseri Hz. Peygamberlerin sonuncusu Hz.Muhammed'i (SAV) hatırlatmak, dünyaya getirdiği dini öğretmek için yazdım" diyerek söylüyor. Hz. Peygamberin adını zikrediyor ve adını zikrederek onun adına ve onu anlatmak için yazdığını ifade ederek Muhammediyye adını verdiğini kendisi söylüyor. Lakin ben kitapta yazmayan iki anlamı olduğunu daha düşünüyorum.
Kitab-ı Muhammediyye kendisinin adı da Muhammed olduğu için hem Hz. Muhammed'den (SAV) bahseden kitap anlamında hem de Muhammediyye yani Yazıcızade Muhammed Efendi'nin yazmış olduğu kitap anlamına gelecek şekilde tevriyeli olarak anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Sadece Hz. Muhammed'i (SAV) değil Hz. Muhammed'in (SAV) şahsında İslam dinini anlattığı için de o ismin verildiğini düşünüyorum. Malum İsevilik, Musevilik gibi Muhammedilik de denilirdi. Özellikle Batı'da Müslümanlardan bahsedilirken Müslüman olduğundan daha çok Muhammedi, yani Muhammed'in (SAV) taraftarları anlamına gelecek şekilde Muhammedi adı verilirdi. Dolayısıyla sonradan da Müslümanlığı öğreten kitap anlamına gelecek şekilde de kullanıldığını düşünüyorum.
Soru : Muhammediye niçin yazılmıştır?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Bunun bir görünür bir de görünmeyen nedeni var. Görünür nedeni kendisinin kitabının sonradan söylediği arkadaşları, has adamları, devlet adamları, beraber olduğu Mahmut Paşa, Davut Paşa gibi kişilerin isteği doğrultusu nda kaleme aldı. Yani arkadaşlarını arzusu ve talebi üzerine bu kitabı telif ediyor. Bu Muhammediyye'nin telifinin görünür nedeni. Kitabın arkasında yazmış olduğu sebebi telif dediğimiz bölümde dile getirilen gerekçe.
Bir de gece rüyasında Peygamber Efendimizi (SAV) görüyor. Peygamberimizden (SAV) almış olduğu izin ve ruhsatla kitabını yazıyor. Bu kısmı görünmez sebebi olarak da söyleyebiliriz. Geleneğimizde, özellikle klasik metinlerde büyükler kitaba başlamadan önce adeta manevi bir destur almak için mana aleminde rüyalarında ya Hz. Peygamber'i (SAV) ya da tarikin büyüğünü rüyasında görüp onun maneviyatından destur alarak eserine başlaması ve başlanması adetten dir. Hatta bunu günümüzde de görmek mümkün. Kimi araştırmacılar doktora yaparken bile üzerinde çalıştığı, zatı muhteremin mezarını ziyaret etmek de özellikle tasavvuf edebiyatçıları ve tasavvuf araştırmacıları arasında bir gelenek olarak hala devam eder.
1449-1450, on beşinci asrın ortaları, İstanbul henüz fethedilmemiş. Anadolu'da İslam yeni yeni yayılıyor. Fetret Dönemi biteli daha on sene olmuş. O ortamda halka dini öğretmek için yazdığını düşünebiliriz. Bu durumda halka dinini öğretmek için Hz. Peygamber (SAV) üzerinden İslamiyeti öğretmek için yazılmış bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.
Soru : Muhammediyye kim için yazılmıştır?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Muhammediyye , Yazıcızade'nin çevresindekilerin talebi üzerine kaleme alındı. Muhammediyye i nsanlara faydalı olsun diye kaleme alınan bir eserdir. Mesela Mesnevi de Hüsamettin Çelebi'nin arzusu üzerine kaleme alınmıştır ama Mevlana onu Hüsamettin Çelebi için değil tüm muhibleri ve canları için yazmıştır. Muhammediyye de Yazıcızade Muhammed tarafından telif edilmiştir ama muhatabı bu topraklarda yetişen tüm Müslümanlardır . Muhammediyye'nin orijinali "Meğaribü'z-zaman" isimli Arapça bir eser. Muhammediyye onun manzum tercümesi ve uyarlanması şeklinde bir eser. Dolayısıyla bu kitabı da Yazıcızade Muhammed Efendi başta Gelibolu'daki ehibbası ve muhibbanı olmak üzere Türk milleti için yazılmıştır, diyebiliriz, Mevlid-i Şerif'in yazıldığı gibi.
Soru: Muhammediyye'nin muhtevası nedir?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Muhammediyye'nin ne olduğu konusunda da bir şey söyleyemiyoruz. Bunun sebebi de şu: Muhammediyye'nin ne olduğu tam olarak belli değil. Siyer diyeceğiz tam siyer değil. Muhammediyye yaklaşık 9 bin beyitten oluşuyor. 9 bin beyitin 3 bin beyitinde Hz. Peygamber (SAV) anlatılıyor. Hz. Peygamber'in (SAV) anlatıldığı 3 bin beyitin 3 bini de Hz. Peygamber (SAV) ile alakalı değil. Yeri geldikçe başka konularda da bilgi veriyor. Dolayısıyla 9 bin beyitin 1500 beyiti Hz. Peygamber'in (SAV) hayatına ait, diğerleri başka konular hakkında. Tasavvuf kitabı desek, tasavvuf kitabı da değil. Çünkü tasavvufa dair pek bir şey yok. Söylemeye çalıştığım şey: O devirler, odan önce ve ondan sonra tasavvufa dair yazılan kitaplarda görmüş olduğumuz konuların bu kitapta yer almıyor. Tabii ki hiç tasavvuf yok derken bazı beyitlerde tasavvuf bilinmeden anlaşılmayacak veya tasavvufa doğrudan yapılan göndermeler var, onları kast etmiyorum. Ama konular itibariyle dönemin İslam anlayışını, İslam telakkisini açıklayan, anlatan bir kitap. O halde bu kitap genel bir İslam'a giriş, bir Müslümanın bilmesi gereken bilgilerin yer aldığı derli-toplu bir arada bulunduğu kitap.