Sabahattin Ali’ye dair az bilinen 15 ilginç bilgi
Sabahattin Ali'nin en çok bilinen eseri olan ve yıllardır çok satanlar listesinde yer alan Kürk Mantolu Madonna'yı, askerdeyken kolunun çatlak olduğu bir dönemde yazdığını biliyor musunuz? Peki ya, birçok eserini kaleme aldığı Sinop Cezaevi'nde neden hapis yattığını? Veya gerçek hayattan kesitleri eserlerine yansıtan Sabahattin Ali'nin yakın arkadaşının, Kuyucaklı Yusuf romanı sebebiyle ona neden küstüğünü? Fikriyat olarak Sabahattin Ali'ye dair 15 ilginç bilgiyi sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 22.06.2019
16:29
Güncelleme Tarihi: 02.04.2020
10:30
YEDİ FARKLI DİLE DAHA ÇEVRİLDİ
Kürk Mantolu Madonna, bugüne dek "Madonna in a Fur Coat" adıyla İngilizce, "Dörlemann" adıyla Almanca, "Le Serpent a Plumes" adıyla Fransızca, "Ad Marginem Press" adıyla Rusça, "Hena Com" adıyla Hırvatça, "Sphinx" adıyla Arapça ve "Shkupi" adıyla Arnavutça yayımlandı.
"Salamandra" adıyla İspanyolca, "Scritturapura" adıyla İtalyanca, "Verlag Van Gennep" adıyla Hollandaca ve "Ustari" adıyla Gürcüce baskıları da yayına hazırlanıyor. Bu baskılar da tamamlandığında toplamda 11 dilde çevrilmiş olacak.
SABAHATTİN ALİ'NİN ŞEHİRLERİ
İLK ELEŞTİRİSİNİ NAZIM HİKMET YAPMIŞTI
Sabahattin Ali'nin kaleme aldığı Kürk Mantolu Madonna, 1943 yılında basıldıktan sonra ilk eleştiri Nazım Hikmet'ten geldi. Nazım, Mayıs 1943'de Bursa Hapishanesi'nden gönderdiği mektupta eserle ilgili şunları yazdı:
"Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim hem kızdım. Evvela niçin kızdığımı söyleyeyim. Kitabın birinci kısmı bir harikadır. Bu kısmın kendi yolunda inkişafı yani bir küçük burjuva ailesinin iç yüzünü tahlili öyle bir haşmetle genişlemek istidadında ki, insan buradan ikinci kısma geçerken elinde olmayarak, yazık olmuş. Bu çok orijinal, çok mükemmel başlangıç ve imkân boşuna harcanmış, keşke bu başlangıç harcanmasaydı, diyor. Ben başlangıcı okurken yani Berlin'e kadar olan pasajı, senin benim anladığım manadaki realizmine hayran oldum. Beni dinlersen o başlangıcı almak ve kahramanın ölümünü kısaca tekrarlamak suretiyle o ailenin efradı ve eş hasının hayatları etrafında bir ikinci cilt, ayrı bir roman yapabilirsin, böylelikle de dinlemeye başladığımız harika musiki birdenbire kesilmiş olmaz. Gelelim ikinci kısmına, o kısım, başlı başına bir büyük hikâye olarak güzeldir ve böyle bir tecrübe gerek senin için gerekse Türk edebiyatı için lazımdı. Sen bu tecrübeyi başarıyla yaptın."
‘KUYUCAKLI YUSUF’UN ARDINDAN ARKADAŞI NEDEN KÜSTÜ?
Kuyucaklı Yusuf romanının ana kahramanı olan Yusuf, Sabahattin Ali'nin hapishanede hikâyesini dinlediği bir mahkûmdur.
Sabahattin Ali'nin gerçek hayatta da arkadaşı olan ve romanda adı geçen Ali "bu eserde öldürüldüm" diye yazara küsmüştür.
SABAHATTİN ALİ’YE AİT ŞARKILAR
Sabahattin Ali'nin yazdığı pek çok şiir bestelenmiş ve ünlü isimler tarafından seslendirilmiştir. Onlardan bazıları:
Hapishane Şarkısı I - Göklerde Kartal Gibiydim / Volkan Konak
Hapishane Şarkısı III - Geçmiyor Günler / Ahmet Kaya
Hapishane Şarkısı V - Aldırma Gönül / Edip Akbayram
Çocuklar Gibi / Sezen Aksu
Melankoli / Nükhet Duru
Leylim Ley / Zülfü Livaneli
SABAHATTİN ALİ ROMANINDA KİM, KİMDİR?
Sabahattin Ali, çevresindeki insanları eserlerine iyi yansıtan bir yazar. Onun eserlerindeki birçok kurgusal kahraman, aslında gerçek hayattaki kişilerin bir yansımasıdır.
"Pazarcı" hikâyesinde babasının emekli olduktan sonraki hayatına; "Melankoli" şiirinde annesinin sinir hastası oluşuna; "Bir Gemici" hikâyesinde ise kardeşi Fikret Şenyuva'nın tipik özelliklerine rastlanır.
28 namıyla tanınan Frolayn Puder kişisini "Kürk Mantolu Madonna" romanındaki Maria Puder olarak yansıtan Ali'nin yakın çevresi bu karakterin, Ankara'dayken tanıştığı Macar kadınlardan biri de olabileceğini belirtir.
"Katil Çınar", "Duvar", "Bir Fincan", "Candarma Bekir", "Bir Şaka" ve "Kafa Kâğıdı" hikâyelerini mahpus anılarından hareketle yazdı. Bunun en büyük delillerden biri de Sabahattin Ali'nin hapisteyken Ayşe Sıtkı'ya mektuplarında bu olaylardan bahsetmesi.
"Kuyucaklı Yusuf" romanı ise babası, Ali Selahattin Bey'i; annesi, Şahinde Hanım'ı; kardeşi de Muazzez'i sembolize eder. Aslında Yusuf, hapishanede hikâyesini dinlediği bir mahkûmdur. Mekân olarak Aydın ve Edremit'in olması, Sabahattin Ali'nin yabancı olmadığı mekânları anlatmasının etkisidir.