Şairlere dair bir tezkire: Meşairü’ş-Şuara
Dönemin ünlü isimleri her zaman halkın merak ettiği insanlardı. Edebiyatta da bu durum geçerliliğini yitirmedi. Şairlerin biyografilerinin derlendiği tezkireler, Osmanlı dönemi edebiyatına dair önemli bilgi kaynaklarıydı. Meşairü'ş-Şuara, Anadolu sahasında sunulan tezkirelerin en önde geleniydi ve ebced hesabıyla tertiplendi. Bir başka özelliğiyle sadece şairler tezkiresi olarak sayılmayan eser, devrin sosyal hayatını canlı bir üslupla dile getiren değerli bir kaynaktı.
Giriş Tarihi: 31.07.2019
17:12
Güncelleme Tarihi: 12.07.2022
10:22
🔹 Tezkireler, Türk ve Fars edebiyatlarında şairlerin biyografilerine dair eserlerin ortak ismidir. Türk edebiyatında ilk defa Ali Şîr Nevâî'nin Çağatay sahası için kaleme aldığı "Mecâlisü'n-nefâis" adlı tezkiresiyle ortaya çıkan bu tür Edirneli Sehî Bey'in Heşt Bihişt 'iyle Anadolu'daki ilk örneğini verir.
🔹 Tezkire geleneği asırlar boyunca sürmüş, her asırda, bir önceki asra göre daha fazla eser verilmiştir. Latîfî ve Ahdî' nin eserlerinden sonra Anadolu'da yazılan dördüncü şairler tezkiresi olan "Meşâirü'ş-şuarâ" ebced harflerinin sıralanışına göre düzenlenmiş olup 1568 yılında tamamlanmıştır.
Âşık Çelebi, tezkire yazmaya nasıl karar verdi?
🔹 Âşık Çelebi, Latîfî 'den bahsederken 950'den (1543-44) sonra İstanbul'da bulundukları sırada Sehî Tezkiresi 'nin şöhret bulması üzerine benzer birer eser yazmaya karar verdiklerini, kendisinin alfabetik, arkadaşının kronolojik sıralamayı seçtiği halde telife başlayınca Latîfî'nin alfabetik tertibe yönelmesi üzerine şevkinin kırıldığı nı, bu sebeple uzun müddet çalışmalarına ara verdiğini belirtmiştir.
🔹 Nitekim Latîfî , tezkiresini 953'te (1546) bitirdiği halde Âşık Çelebi eserini ondan yirmi üç yıl sonra tamamlayabilir. Âşık Çelebi eseri üzerine yıllarca çalışır ve 1566 yılında tamamlayarak Sultan II.Selim 'e takdim eder.
🔹 Ayrıca Latîfî , tezkiresinde Âşık Çelebi'den bahsederken bu konuya hiç temas etmemiş, sadece onun "Ravzatü'ş-şühedâ" tercümesinden söz eder.
🔹 Âşık Çelebi ise Latîfî'yi anlatırken eserini beğendiğini, fakat şairlerin çoğunu Kastamonulu olarak göstermesinden dolayı kitaba "Kastamonunâme ve Âlet-i Hengâme" adının verildiğini söyler.
Tezkirede hangi padişahlar yer aldı?
🔹 Tezkiresinin başına oldukça uzun bir mukaddime koyan Âşık Çelebi önce şiir ve şairden bahseder. Ardından Sultan Osman'dan başlayarak Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezid, Süleyman Çelebi, Mehmed Çelebi, II. Murad, Fâtih Sultan Mehmet, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim gibi Osmanlı padişahlarına yer verir.
🔹 Bu sultanlar devrinde yaşayan şairlerle kaleme alınan eserler üzerinde de duran Âşık Çelebi, I. Murad zamanında Ahmed adlı bir şairin "Süheyl ü Nevbahâr "ından, Yıldırım Bayezid döneminde Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inden , Emîr Süleyman devrinde Ahmedî ve Hamzavî mahlaslı iki kardeşten ve onların "İskendernâme" adlı eserinden söz eder.
🔹 Ayrıca Ahmed-i Dâî ve Şeyhoğlu 'nun Ferahnâme'sinden, Şeyhî ve Hüsrev ü Şîrîn' inden, Hümâmî ile onun Hurşîd ü Cemşîd'inden ve Yazıcızâdeler'den bahseder. II. Selim' i anlattıktan sonra kendinden söz eder.
🔹 Burada tezkiresini nasıl hazırladığını açıklayan Âşık Çelebi, Devletşah tezkiresiyle Câmî'nin Bahâristân'ını, Nevâî'nin Mecâlisü'n-nefâis'iyle Hakîm Şah el-Kazvînî 'nin bunu Farsça'ya tercüme ederken yaptığı zeyli, nihayet Sehî'nin Heşt Bihişt'ini görüp kendisinin de böyle bir eser yazmak istediğini ve Latîfî ile aralarında geçen olayı nakleder.