Sezai Karakoç’un Lili şiirinin öyküsü
"Edebiyat Yazıları" kitabında, "Sanat tutumum, dünya görüşümün bir bölümünden başka bir şey değildir." diyen Sezai Karakoç, edebiyatımızın öncü şahsiyetleri arasında yer alır. Yine aynı eserinde şiirini, "Benim şiirim, aşk, hürriyet, yaşayış ve ölüm gibi varolmanın dinamitlendiği noktalardaki trajik espriyi, irrasyonele ve absürde bulanmış (MUTLAK) ı zaptetmektir." diyerek tanıtır. Peki, Karakoç'un gönüllerde taht kuran şiirlerinden birinde yer alan "Lili" aslında kimdi? Şiirin ortaya çıkışındaki öyküye dair bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 06.12.2019
09:28
Güncelleme Tarihi: 26.11.2021
17:41
"Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil"
Sinema ve edebiyat ilişkisi
Sinema ve edebiyat tarih boyunca etkileşim içinde olan iki alan. Özellikle hikaye anlatma noktasında edebiyat sinema için oldukça elverişli görülür. Ünlü yönetmen Pier Paola Pasolini , sinema ve şiir arasında bir ortaklık oluşturmak için "sinemada şiir" fikri üzerine eğilerek şiirsel bir sinema anlayışı ortaya koymaya çalışmış. Bu düşüncede film yapmayı aynı zamanda şair olmakla eş değer görmüş. Yani yönetmen Pasolini sinema aracılığıyla da şiir yazılabileceğini iddia eder.
"Şiirsel sinema" ve "sinemada şiir " fikri, edebiyatçılar tarafından fazla ilgiyle karşılanmamış. Şiir sanatının kendisine has olmasına inanan bazı edebiyatçılar bu sebeple "sinemada şiir" anlayışına mesafeli durmuşlar. Sinema ve edebiyat ilişkisinde büyük oranda edebiyatın sinema üzerindeki yansımaları ön planda tutulmuş olsa da sinema, şairler için büyük bir ilham kaynağıdır. Bunun en iyi örneğini Sezai Karakoç'un Lili şiirinde görebiliriz.
Sezai Karakoç'tan alıntılar
Sezai Karakoç’un “Lili” şiiri
Sezai Karakoç, Lili şiirini 1953 Amerikan yapımı olan ve yönetmenliğini Charles Walters'ın yaptığı ve başrollerinde Leslie Caron, Mel Ferrer ve Jean Perre Aumont'un o ynadığı "Lili" adlı filmden ilham alarak yazmış. Şiirin yazılma tarihi ise 1954. Lili şiiri ilk olarak "Liliyar" ismiyle "Şiirler III" kitabında yer alırken, daha sonrasında Sezai Karakoç'un tüm şiirlerini topladığı "Gün Doğmadan" adlı kitabında "Lili"ye dönüştürülmüştür.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Fransa'nın küçük bir kasabasında yaşayan Lili on altı yaşında saf, temiz ve insanlara güveni sonsuz olan bir kızdır. Babasının ölümünün ardından tanıdıklarının yanında çalışmak için şehre taşınır. Şehirde sirkte çalışan Marcus adında bir sihirbazla tanışır ve burada garson olarak çalışmaya başlar. Lili, Marcus'a aşık olur, onu izlemekten doğru düzgün çalışamaz ve ilk akşam işine son verilir. Marcus'un aşkıyla büyülenen Lili, eskiden dansçı olan fakat savaşta sakatlandığı için sirkte kukla oynatmaya mecbur kalmış Pool'un kendisine aşık olduğundan habersizdir.
Sezai Karakoç'un kaleminden en kapsamlı üçleme
"Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli …. Kuklalar titremesin ne yapsın Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın"