Son dönem Osmanlı şairlerinden Sünbülzade Vehbi
Sünbülzade Vehbi, 18. yüzyılda yaşamış Maraşlı bir Osmanlı şairidir. Müderrislik, kadılık, elçilik görevleri yapmanın yanında klasik şiirde Nabi geleneğini sürdürmesi ile tanınmaktadır. Renkli bir şahsiyet olan Sünbülzade, gerek hayatı gerekse edebi çizgisiyle ismini duyurmuş bir şairdir. Peki, yazdığı şiirle idamdan kurtulmayı başaran şair Sünbülzade Vehbi kimdir? Şiirlerinin yanında edebiyatımızda hangi yönü ile öne çıkmıştır? İşte, Sünbülzade Vehbi'nin hayatı ve şiirlerine dair en dikkat çekici ayrıntılar…
Giriş Tarihi: 01.03.2020
17:14
Güncelleme Tarihi: 01.03.2020
20:41
1719'dan önce doğduğu tahmin edilen Sünbülzade Vehbi, Maraşlı ulema ailesi olan Sünbülzadeler'e mensuptur. Ailesi saygın bir mesleklere sahip olan Sünbülzade'nin Babası Râşid Efendi ve dedesi Maraş müftüsü Mehmed Efendi, eserleri bulunan birer âlimdir. 'Ulema' ve 'şuara' ailesinden gelmesi hayatına ilmi anlamda yön vermesine sebep oldu. İlk eğitimini İlk eğitimini Maraş'ta alan Vehbî, daha sonra İstanbul'a giderek yazdığı kasideler ve tarihler sayesinde devrin önde gelenlerinin meclislerine girdi. Müderrislikle başladığı memuriyet hayatını kadılıkla sürdürdü.
Bir Osmanlı kadısı: Sünbülzade Vehbi
Müderrislikle başladığı memuriyet hayatını kadılıkla sürdürdü. İnşâya olan yeteneği anlaşılınca Yenişehirli Osman ve Reîsülküttâb İsmâil efendilerin himayesiyle hâcegân rütbesini aldı ve mühimme yazıcılığı yaptı. 1761 tarihi ile himayedarlarından Reisülküttab Raif Efendi'nin Sakız'a sürülmesi tarihi olan 1190/1776 esas alınırsa, 15 yıl bürokraside bulundu ve kadılık görevini yerine getirdi. Görevdeyken geçim sıkıntısına düşen Sünbülzade 7 yıl bekledi. Sadrazam Hamit Paşa'nın ilgisiyle 1197/1783'de eski görevlerinden üç derece üst rütbe ile tekrar kadılığa atandı. 3 Kadılık görevi, 1204/1790'da azledilinceye kadar yedi yıl sürdü ve sonra üçüncü kez tekrar görev aldı. Şair, III. Selim zamanında "Sultanü'ş-Şuara" unvanını almıştır. Ömrünün kalan kısmını zevk ve eğlenceden geri kalmadan geçiren şair, nikris denilen bir hastalığa yakalandıktan sonra iki senden fazla hasta yatıp 1809 senesinde de vefat etmiştir.
Sünbülzade'ye verilen idam hükmü
Sünbülzade'nin hayatında dikkat çeken noktalardan biri, hakkında verilen idam hükmüdür. Şair, çok iyi Farsça bildiğinden I. Abdülhamid döneminde İran hükümdarı Kerim Han Zend'e elçi olarak gönderildi. Kerim Han'la yakın dostluğu yüzünden devletin menfaatlerine zarar verdiği yolundaki söylentiler üzerine idamı emredildi.
Yazdığı şiirle idamdan kurtulmayı başaran şair
İdamı emredilen şair Sünbülzade, bir posta tatarı kılığında gizlice İstanbul'a döndü ve Üsküdar'da saklanırken yazdığı "Tannâne" kasidesi sayesinde affedildi.
Sünbülzade’nin edebi kişiliği
Sünbülzade Vehbî'nin şiirleri söz sanatlarının zenginliği bakımından önemlidir. Hayatı hakkında birçok bilgi de özellikle kasidelerinden çıkarılmaktadır. Ayrıca şiirleri mahallî kelime ve deyişler açısından çok zengindir. Şiirlerinde Nedîm ve Sâbit etkisi açıkça görülmektedir. Çağdaşı Keçecizâde İzzet Molla, Vehbî'yi asrının reîsü'ş-şuarâsı kabul ederken Ziyâ Paşa onu çölde yetişen kokusuz güle benzetmiş, Muallim Nâci ise Vehbî'yi orijinallik özentisiyle şiirselliği kaybettiği için eleştirmiştir. Ali Canip Yöntem, Vehbî'nin şiirleri arasında divan edebiyatı estetiğine uygun ve başarılı pek çok örnek bulunduğunu belirtmektedir.
18. yüzyıl şairleri arasında klasik şiiri en iyi temsil eden şairlerden olan Vehbî'de, büyük şairlerde görülen şiirsellik yoktur. O, daha çok şekle, dışa ve klasik estetiğe önem vermiştir.