Tolstoy'un 'Türkçe'ye olan merakı nasıl başladı?
Rus edebiyatının sembol ismi Tolstoy'un, Kazan Üniversitesi'nin zorlu sınavında Türkçeden pekiyi ile geçtiğini; Rusça ve Ülke Tarihi dersinden ise zayıf not aldığını biliyor muydunuz?
Giriş Tarihi: 06.03.2019
18:41
Güncelleme Tarihi: 07.03.2019
09:11
Eserleriyle edebiyat dünyasında unutulmaz izler bırakan Tolstoy'un nispeten az bilinen yönlerinden biri de Türkler ve Türkçe ile yakın ilişki içinde bulunmasıydı. Lev Nikolayeviç Tolstoy'un Türkçe dersleri çok iyiydi. Öyle ki Kazan Üniversitesi'nin zorlu sınavında Türkçe'den pekiyi aldı; Rusça ve Ülke Tarihi dersinden ise zayıf not aldı. Tolstoy'un Müslümanlarla ilk karşılaşması da burada olduğu sırada gerçekleşti.
Kazan Üniversitesi'nde iken Türkçe ve Arapça dillerini öğrenerek Müslüman kültürüyle haşır neşir oldu. Kafkasya ve Kırım gibi bölgelerde kendisi de orduda olan Tolstoy; Osmanlı, Türkler, Kafkasyalılar, İmam Şamil ve Hacı Murat gibi insanları tanıdı.
Hangi amaçla Türkiye topraklarına gelmeyi düşünüyordu, İslam'ı seçecek miydi, pek bilinmese dahi onun görüşleri ve yaşamak istediği hayat, İslam'a oldukça yakındır.
TOLSTOY'UN TÜRKİYE VE MÜSLÜMANLARLA İLİŞKİSİ
Orduda olduğu zamanlarda belleğine kazıdığı hatıralar ve daha sonra yaptığı araştırmalarla "Kazaklar " ve "Hacı Murat " gibi Kafkasyalı Müslümanlarla da alakası olan romanlar yazdı. Yaşadığı değişimlerden sonra ise savaşa karşı bir tutum benimsemiş, Rus çarlarına yaşanan savaşları önlemek için mektuplar yazmıştır.
93 Harbi'nde (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) esir Osmanlı askerlerinin Tula'ya geldiğinden haberdar olduğunda onları çocuklarına göstermek için beraberce yola çıkmışlardır. Tolstoy Osmanlı askerlerini gördüğünde onlara para ve sigara vermiş, hallerini hatırlarını sormuştur. Her birinin çantasında Kur'an olduğunu gördüğünde şaşkınlığını gizleyememiştir. Geri dönüş yolunda "Ne görkemli, hoş, yakışıklı yiğitler!" diyecektir.
Tolstoy'un birçok isimle mektuplaştığı gibi Mısır'ın tanınmış âlimi Muhammed Abduh'la da mektuplaşmıştır. Abduh , Tolstoy'a yazdığı mektupta onun kabiliyeti ve zekâsını övmüş, Mısır'daki etkisinin gittikçe arttığından bahsetmiş, Tolstoy ise bunun üzerine minnettar kaldığını belirtmiştir.
Tolstoy'un ölümünden yüz sene kadar sonra onun Müslüman olduğu ile alakalı iddialar ortaya atılmıştır. Onun tarafından yazıldığı ve yıllardır gizlendiği söylenen, Hz. Muhammed'in hadislerinin derlendiği bir kitap yayınlanmıştır. Bu kitabın gerçek olduğu tartışmalı olsa da Tolstoy'un Hz. Muhammed ve İslam'dan olumlu anlamda etkilendiği yazdığı mektuplarda kesindir. Kendisini anlamayan ülkesi, kilise, ailesi, yakınları ve müritlerinden kaçtığında, planı Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye geçmektir.
Tolstoy, 1908 yılında Abdullah ElSühreverdi'nin Hindistan'da basılmış olan "Hz. Muhammed'in Hadisleri" kitabını okudu. Okuduğu hadislerden bir risale oluşturdu.
Tolstoy, bu risale ile Rus okurlarını, Hz. Muhammed'in hadisleriyle tanıştırdı. Hadislerden seçtiği konularda fakirlik ve eşitlik gibi kavramları esas aldı. Tolstoy bu risalede, gerçek adalet ve eşitliğin gerçek kardeşlik ve fedakârlığın yerinin İslâm olduğu, hatta insana saygı ve sevginin ve daha ötesinin de, yerinin İslâm olduğunu vurgulamak ister.
TOLSTOY'UN MÜSLÜMAN OLDUĞU GİZLENDİ Mİ?
Tolstoy'un seçtiği hadislerden bazıları şöyle:
"Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa da, hakikati söyleyin."
"Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir."
"İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz."
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz."
Tolstoy bu risalesinde, Peygamber Efendimize dair şöyle bir itirafta bulunur: "Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan (Hıristiyanlıktan) mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor. Eğer insan, seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her insan, şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve onun peygamberini kabul ederdi."
TOLSTOY'UN ATASI İSTANBUL'UN DAİMİ ELÇİSİYDİ
1645 yılında doğan Peter Andreeviç Tolstoy, meşhur yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy'un (1828–1910) atasıdır. Osmanlı'nın 1683'de Viyana ile yaptığı savaş sonucunda savaştığı her devletle ayrı ayrı antlaşma imzaladı. Bu devletlerden Rusya ile geçici mütareke yapıldı ve 1700 Haziran'ında varılan antlaşmaya göre İstanbul'a daimi Rus elçiliği açıldı. Rus çarı daimi elçi olarak Tolstoy'un atası olan Peter Andreviç Tolstoy'u seçti.
Tolstoy, seksen iki yaşında eşiyle yaşadığı geçimsizlik ve kavgalara kızarak çocukluğundan beri yaşadığı Yasnaya Polyana'daki evini terk etti. 20 Kasım 1910'da Odesa-İstanbul üzerinden Bulgaristan'a gitmeye çalışırken zatürreye yakalandı ve Astapova'da metruk bir tren garında hayata veda etti. Vasiyeti sebebiyle Yasnaya Polyana'daki çiftliğinin sessiz ve gölgeli bir yerine gömüldü.