Ünlü şairlerin kaleminden "şehadet" ile ilgili şiirler
Tarihsel süreçte sayısız insan, inançları, yaratıcının rızası ve dinin korunması için kendisine bahşedilmiş en kıymetli değer olan canını bile feda etmekten çekinmemiştir. Kuvvetli bir imanın alameti olarak kabul edilen bu durum, dinimizde şehitlik kavramı ile karşılık bulur. Birçok ayette önemine vurgu yapılan şehitlik kavramı İslamiyet açısından en yüksek makamlardan biridir. Peki, şehadet şairlerimizin dizelerinde nasıl yer aldı? İşte, ünlü şairlerimizin şehadetle ilgili şiirleri…
Giriş Tarihi: 28.02.2020
15:36
Güncelleme Tarihi: 15.07.2021
15:23
Ya Gazi Ol Ya Şehit/Mehmet Emin Yurdakul
"Hadi yavrum ben sen mi bugün için doğurdum Hamurumu yiğitlik duygusuyla yoğurdum Türk evladı odur ki yurdu olan toprağı Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz Bir yabancı bayrağı ezan sesi duyulan Hiçbir yere astırtmaz
Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım Hadi yavrum hadi git ya gazi ol ya şehit
Hadi yavrum bugünde dertli ninen ağlasın Ayrılığın oduyla yüreğini dağlasın O yaşları saçsın ki senin aslan göğsünde Benim kanlı gözyaşım düşman için kin olsun Kara yerin yüzünde ayağının bastığı Dağlar beller leş olsun"
Mehmet Emin Yurdakul
15 Temmuz Destanı/ Nurullah Genç
"Selâm Fetih burcunda dirilen yiğitlere Ölüm yine vîrândır ve ândır şimdi ölüm Selâm, kıyam vaktinde vurulan yiğitlere Şehâdet ufkunda kan revândır şimdi ölüm Selâm, eğilmeyip de kırılan yiğitlere Zâlimlere "Dur" diyen isyanımız bir bizim "Ya Allah" nidâsıyla devirdik tiranları Devlere mezar olan destânımız bir bizim"
Nurullah Genç
Hakkın Sesleri/ Mehmet Akif Ersoy
"Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan? Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu, Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu! Bu ne hicrân-ı müebbet bu ne hüsrân-ı mübîn ... Ezilir rûh-i semâ, parçalanır kalb-i zemîn! Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar: Dipçik altında ezilmiş, paralanmış kafalar! Bereden reng-i hüviyyetleri uçmuş yüzler! Kim bilir hangi şenâatle oyulmuş gözler! "Medeniyyet" denilen vahşete lâ‟netler eder, Nice yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler! Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerle beden! Nice başlar, nice kollar ki cüdâ cisminden! Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkat; Sonra, nâmûsuna kurbân edilen bunca hayat!"
Mehmet Akif Ersoy
Vur Pençe-i Âlî`deki şemşîr aşkına Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına
Ey leşker-i müfettihü`l-ebvâb vur bugün Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına
Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına
Düşsün çelengi Rûm`un, eğilsün ser-i Firenk Vur Türk`ü gönderen yed-i takdîr aşkına
Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-i hücûm içindeki tekbîr aşkına
Yahya Kemal
Hakkın Sesleri/ Mehmet Akif Ersoy
"İlâhî, şer‟ -i ma‟sûmun şu topraklardı son yurdu... Nasıl te‟yîd-i kahrın en rezîl akvâma vurdurdu? Evet, milletlerin en kahbesinden, üç leîm ordu, Gelip tâ sinemizden vurdu, seyret hem, nasıl vurdu: Ki istikbal için çarpan yürekler ansızın durdu"
Mehmet Akif Ersoy