Usta romancı, talihsiz hikayeci Tarık Buğra'nın öykülerinden alıntılar
Tarık Buğra deyince hepimizin aklına Küçük Ağa, Osmancık gibi romanlar geliyor değil mi? Aslında gazeteciliğin her alanında çalışan ve hayatı yazmaktan ibaret olan Buğra, edebiyat dünyasına ilk adımını şaibeli bir şekilde birinciliğinin elinden alındığı öykü yarışması ile atmıştır. Derinlik ve tema açısından romanlarını aratmayan üslubu, insanın hallerine dair tespitleri ve şiir gibi Türkçesiyle Buğra'nın hikâyeleri, edebiyatımızda önemli bir yer tutmuştur. Hak ettiği değeri yayımlandığı yıllarda göremeyen bu hikâyelerle tanışmanız için ilham verici satırları sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 27.09.2022
16:00
Güncelleme Tarihi: 30.05.2023
16:45
Yerine dön. Döneceksin de. Sen bunu yapacak kudrete sahipsin; çünkü senin bir hayatın var, ihmalinle, inkârınla öldüremiyeceğin bir hayatın var... Ve o, hakkını almasını bilir.
(Tarık Buğra, Fal)
🔹🔹
Bir diğer adı Süleyman olan Tarık Buğra, 2 Eylül 1918'de Konya'nın Akşehir ilçesinde doğar.
Tarık Buğra'nın hikayelerinde yaşamından izler aramak
Biter mi hiç? Biz varken, bütün bunlar varken ve Allah varken biter mi hiç?
(Tarık Buğra, Ömer)
🔹 🔹
Şiir yazan, musikiyle ilgilenen baba Ağır Ceza Reisi Mehmet Nazım Bey, Nasreddin Hoca isimli haftalık bir dergi çıkarır. Buğra, babasına yardım ederek dergi ve gazete yazarlığı konusunda ilk tecrübesini burada yaşar.
Bundan kurtulmak için yeni baştan doğman lâzım. Alın yazısı geçen günlerin ismidir. Gelecek günlerin yolunu ancak sen çizebilirsin.
(Tarık Buğra, Fal)
🔹 🔹
Lise eğitiminin iki yılını İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamlayan Tarık Buğra'nın çocukluğu Akşehir-Konya dolaylarında geçer. Erkek Lisesi'nin yatılı bölümünün kapanmasıyla liseyi Konya'da tamamlayan yazar, İstanbul Erkek Lisesi'ndeki hocası Hakkı Süha Gezgin'in teşvikiyle ilk hikâyelerini yazmaya başlar. Buğra, edebiyat konusundaki şuurlu uyanışının bu yıllarda olduğunu belirtir. İnsanı anlatmaya değer bulduğu andan itibaren yazar olmaya karar verir.
Yerli düşüncenin sesi: Tarık Buğra
Sabah serindir, sabah sessizdir, sabah dinçtir, Allah'a ve ümide yakındır, bana yakındır!
(Tarık Buğra, Ömer)
🔹 🔹
Akşehir'den İstanbul'a gittiğinde uyum problemleri yaşayan Tarık Buğra içine kapanır. Hocası Hakkı Süha Gezgin'in Sakarya dergisi için düzenlediği yazı yarışmasını kazanınca kendine güveni geri gelir. Bu tecrübeden sonra yazarlık, onun hayatının ana ekseni haline gelir.
Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden ibaretti. Fakat bu gölgede beraber geçirdiğimiz yirmi küsur yılın her gününden bir şey vardı.
"Ezan okunuyor" diye mırıldandı.
Sesi bana hüzün verdi. Odamız bu dünyada, duyguların erişemeyeceği kadar ötede gibiydi.
(Tarık Buğra, Oğlumuz)
🔹 🔹
İlkin İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kayıt yaptıran yazarın edebiyat sevdası daha da alevlenir. O dönemin ediplerinin,fikir adamlarının buluşma noktası olan Küllük yazara göre gerçek bir okuldur.
Tarık Buğra'nın Küçük Ağa adlı eserinden alıntılar