William Golding'in Sineklerin Tanrısı kitabıyla ilgili az bilinen detaylar
Gerçekle söylenceyi ustaca birleştiren, insanın ruhsal ve fiziksel boyutlarını derinlemesine inceleyen William Golding, ilk romanı Sineklerin Tanrısı kitabını basarken birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Kitabı, yayınevlerinin basmak istememesi, satış oranlarının düşük olmasına rağmen sonraki yıllarda klasik eserler arasına girdi. Stephen King'e göre bu eser eğlence amaçlı bir kitap değil, bir yaşam ve ölüm savaşıydı. William Golding'in doğumunun yıl dönümünde Sineklerin Tanrısı kitabıyla ilgili az bilinen detayları sizlerle buluşturuyoruz.
Sineklerin Tanrısı kitabı konusu
"Sineklerin Tanrısı", günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir. Konusu, R. M. Ballantyne'ın Mercan Adası gibi bir mercan adasının göz alıcı ortamında başlayan bu roman, çağdaş toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılışındaki köklerini göz önüne sermek amacıyla Mercan Adası'ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelişir.
Golding'in romanındaki çocuklar da başlangıçta tıpkı Kurtz gibi, uygar toplumun baskılarından uzak bir örnek düzen kurmak isterlerken, gitgide hayvanlaşır, korkunç bir kişiliğe bürünürler. Bu yönüyle Sineklerin Tanrısı'nın Mercan Adası ile öbür ıssız ada serüvenlerinden ayrıldığı en önemli nokta, ıssız ada yaşamının çetin güçlüklerini ya da mutluluğunu anlatmaktan daha çok, bir insanlık durumunu, kişiler arasındaki çatışma aracılığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır.
Kitabı yayımlayan yayınevi, edebiyat danışmanları olan T.S. Eliot'tan romanı gizlediler. Kitabın yayınlandığını bir arkadaşından "Yayınevi yakın zamanda hoş olmayan bir roman yayımladı. Romanda ıssız bir adadaki birkaç erkek çocuğu anlatamayacağım kadar kötü davranışlarda bulunuyorlar" demesiyle öğrenen yazar, yayınevinin endişesinin aksine çok beğendi.