Yalnızlığın şairi Charles Baudelaire’den insanlığa dair 20 alıntı
Sembolizmin öncüsü kabul edilen Charles Baudelaire'in temel yaratıcılık noktası, zengin imgelem gücüdür. Bu gücü sayesinde, iyiyle kötünün, düşle gerçeğin, cennetle cehennemin savaşım verdiği bir dünyada, aklın sınırlarını zorlayarak güzelliği hissettirecek yapıtlar sundu ve insanlık durumunu gün ışığına çıkardı. Baudelaire'i doğum yıl dönümünde önemli eserlerinden derlediğimiz alıntılarla hatırlıyoruz.
Önceki Resimler için Tıklayınız
"Neredeyse tüm mutsuzluklarımız odamızda kalmayı bilememiş olmamızdan geliyor başımıza."
Baudelaire 1861'de yanlış bir kararla Fransız Akademisi'ne seçilme girişiminde bulunduysa da başarılı olamadı. 1862'de yayımcısı Poulet-Malassis'in iflas etmesi üzerine onun mali durumu da iyice kötüledi. Hem bedensel hem psikolojik olarak kötü durumdaydı. Manzum şiirler yazmayı bırakarak düzyazı şiir üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
"Bu yaşam, her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir."
Bir dizi oluşturan 20 düzyazı şiiri 1862'de La Presse'te yayımlandı. Baudelaire Nisan 1864'te Belçikalı bir yayımcıyı bütün yapıtlarını yayımlatmaya ikna edebileceği umuduyla Paris'ten ayrılıp Brüksel'e gitti, gitgide yoğunlaşan bir yoksulluk ve umutsuzluk içinde iki yıl orada kaldı. 1866 yazında Namur'daki Saint-Loup Kilisesi'nde geçirdiği rahatsızlık sonucunda felç oldu ve konuşma yetisini yitirdi. Bir daha iyileşemedi ve 46 yaşında Paris'te, yaşamının son yılını geçirdiği bakımevinde öldü.
"Bir mumla aydınlanmış bir pencereden daha derin, daha gizemli, daha verimli, daha karanlık, daha göz kamaştırıcı nesne yoktur."
Baudelaire öldüğünde yazılarından birçoğu henüz yayımlanmamıştı, yayımlanmış olanlar da piyasada bulunmuyordu. Bu durum kısa bir süre içinde değişti. İlerde simgeci akımın önderleri olacak şairler daha cenazesine katıldıkları sırada kendilerini onun izleyicileri olarak nitelendiriyorlardı. 20. yüzyıla gelindiğinde ise Baudelaire artık birçoklarına göre 19. yüzyılın en büyük Fransız şairlerinden biriydi.
"İnsan mutsuzdur belki de, ama istekle kıvranan sanatçı mutludur!"
Baudelaire'in başyapıtı olan Kötülük Çiçekleri'nin 1861'deki basımı, farklı uzunluklardaki altı bölüm olarak düzenlenmiş 126 şiirden oluşur. Baudelaire her zaman ısrarla, kitabın "basit bir derleme" olmadığını, "bir başı ve sonu" olduğunu, kitaptaki her şiirin bütünsel anlamım ancak içine yerleştirildiği "tekil çerçeve"de yer alan öteki şiirlerle birlikte okunduğunda kazanacağını vurgulamıştır. Kitabın başına koyduğu önsöz niteliğindeki şiir de Baudelaire'in asıl kaygısının insanlığın genel durumu olduğunu açıkça ortaya koyar; şairin durumu bu genel yazgının bir temsilcisidir. Kitap belki de en iyi "Yolculuk" adlı son şiirin ışığında, yolcunun hiçbir zaman ulaşamayacağı, gerçekleşmesi olanaksız bir doyum arayışıyla, toplum ve kendi benliği içinde çıktığı bir yolculuk olarak okunabilir.