Osmanlı sanatında iz bırakmış 5 motifi
Mühr-i süleyman motifini Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerinde bayrak olarak kullandığını biliyor muydunuz? Sanatlarımıza işlenen motiflerimize bakarak yüzyılları tayin etmek, onları yorumlayarak hangi ulusa ait olduğunu ve onun tarihi geçmişini belirmek mümkün. İşte Osmanlı sanatında iz bırakmış 5 motifi sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 29.05.2019
08:52
Güncelleme Tarihi: 29.05.2019
09:02
Denge unsuru olan üçgen; kare, daire, dikdörtgen gibi temel geometrik kavramlardandır. Üçgen üzerine çeşitli inançlar yüklenmekle beraber, en çok kullanılan ve bilinen şekli, iç içe geçmiş iki üçgenin oluşturduğu, altı uçlu yıldız şeklindeki halidir. İnsanı, aklı ve gerçekliği temsil eden üç uç noktanın karşıtında yer alan diğer üç nokta da, Tanrı yaklaşımı, din ve anlamı temsil ederek dengeyi sağlar. Bu altı uçlu yıldızın, gerçeklik ile inanç ekseninin evrendeki birlikteliğini simgelediğine inanılır.
Halk arasında Siyonist yıldızı olarak adlandırılan bu sembolün, bir ülkenin bayrağında kullanılmış olması, asıl anlamının önüne geçemez. Sanat ve kültürümüzde Hz. Süleyman'ın mührü olarak bilinen bu motif, "Mühr-i Süleyman" olarak adlandırılır. Hz. Davud ve Hz. Hızır'ın da bu sembolü kullandığı hatta Akdeniz'in hâkimi Barbaros Hayrettin Paşa'nın da gemilerinde bayrak olarak kullandığı bilinmektedir.
Haseki kelimesi "sarayda padişahın gözünde ve gönlüne girmiş cariye" anlamındadır. Aynı zamanda Osmanlı Devleti'nde bir görevde eskimiş olanlara verilen bir unvandır. Hasekiküpesi çiçeği de, kendisine verilen bu ada uygun özelliklerde çok yıllık bir bitkidir ve kökü yıllarla bir yumru haline gelerek toprağa iyice yerleşir. Çiçeklerin çanak yaprakları, yalın ve katmerlidir.
Dalın ucundan aşağı doğru sarkan çiçekleri küpeye bezer. Hasekiküpesi çiçeğinin küçük boynuz gibi çıkıntıları vardır ve çok çeşitli renklerdedir. Yapraklarının ve çiçeğinin farklı ve gösterişli yapısı ile diğer çiçekler arasında fark edilen değerli bir bitkidir.
Tezhip sanatında 18. yüzyıldaki eserlerde karşımıza çıkan hasekiküpesi çiçeği, Ali Üsküdârî'nin Gazeller Albümünde Şükûfename'de ve bir Kur'an-ı Kerim'de görülmektedir.