Tezhib sanatı ve bilinmesi gereken terimler
Eski bir süsleme sanatı olan ve Arapçada "altınlama, yaldızlama" anlamına gelen tezhibin geçmişi Uygurlara kadar uzanır. En eski örnekleri, Türklerin tarih sahnesine çıktıkları ilk devirlerden itibaren görülmüş; Osmanlı zamanında ise önemli bir gelişim süreci içerisine girmiştir. Daha çok el yazması kitapların sayfalarını ve hat levhalarının kenarlarını süslemede kullanılan tezhib sanatı ile ilgili terimleri derledik.
Giriş Tarihi: 13.05.2020
08:52
Güncelleme Tarihi: 13.05.2020
09:20
Yazma kitap, levha ve murakka'ların bezenmesinde ezilmiş varak altın ve çeşitli renklerin kullanılmasıyla uygulanan süsleme sanatıdır. Arapça'da "altınlama " anlamına gelir. Uygulamada tezhib yalnız altınla değil boya ile de yapılır. Daha çok el yazması kitapların sayfalarını, hat levhalarının kenarlarını süslemede kullanılmıştır.
Türk tezhip sanatının en eski örnekleri, Türklerin tarih sahnesine çıktıkları ilk devirlerden itibaren görülmüş, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde motifler ve renkler açısından olağan gelişmesini yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim tarafından zaferle sonuçlanan Çaldıran Muharebesi'nden (1514) sonra Tebriz'den İstanbul'a getirtilen sanatçılarla bu sanatta önemli ilerlemeler ve yenilikler gözlenmeye başlanmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman dönemi tezhip sanatı açısından zirvede olan bir dönemdir. Bu dönemde, zahriye, serlevha, sure başları ve hatime sahifelerinde zengin işçilik görülmeye başlanmış, altın çok kullanılmış ve lacivert renk dönemin önemli rengi olmuştur.
Ülkemizde, tezhip sanatının öğretildiği ilk eğitim kurumu, 1914 de Medresetü'l-Hattâtîn adı ile açılmıştır.
Hattatları yetiştiren Medresetü'l-Hattâtîn'in hüzünlü hikâyesi
Sözlükte "altınlamak" anlamına gelen tezhîb kitap sanatlarının önemli bir dalıdır. Tezhib sanatını icra eden erkeklere müzehhib; kadınlara müzehhibe adı verilir.
Hattatların yazıları ile berat ve menşurların tuğra ve yazılarını süsleyen müzehhibler Osmanlı Devleti'nde özellikle 15. yüzyıldan itibaren en saygın sanatkarlar arasında yer aldılar. Müzehhipler, öğrencilerine tezhibe mezuniyet için her yıl başkent İstanbul'un Okmeydanı semtindeki okçular tekkesinde toplanarak bunlara törenle icazet verirlerdi. Bunun için de mensup oldukları mücellit başı marifetiyle hükümete müracaat ile tören için müsaade isterlerdi.
Nakışlar arasında yer alan, stilize edilerek bir bulut izlenimi veren ve münhanilerle uzatılmış özel bir formdur. Çin bulutu da denir.
Tezhip desenlerinde çokça rastlanan motiflerden biri buluttur . Çin sanatından geldiği için adına Çin bulutu da denir. Orta Asya'da ejderhanın ağzından çıkan öfke veya gazabın sembolü olarak kullanılmış, fakat 15. yüzyılda Türk sanatına girdikten sonra daha natüralist bir anlayış içinde gökyüzündeki bulut düşünülerek çizilmiştir. Bulut motifinin desen içindeki yerine ve biçimine göre yığma bulut, dolantı bulut, ayırma bulut, ortabağ, gerdanlık, tepelik, hurde bulut gibi isimlerle bilinen çeşitleri vardır.
Durak – Cüz – Hizb – Secde işaretleri
Kur'an-ı Kerim'de durma, bölüm, secde ayeti gibi bazı özellikleri işaret eden ve genellikle sayfa yanlarında yer verilen grafik formlardır.
Sultan III. Ahmet'in hatları
Tezyinî sanatların bütün dallarında olduğu gibi tezhip sanatında da desen bezeme maksadıyla yapılan tasarımın çizgilerle ifadesidir.
Desen bezenecek yere uygun tasarlanmalıdır. Kullanılan desenler kuruluş biçimleri bakımından pano özelliği taşıyan desenler, ulama (raport) desenler, geometrik (hendesî) desenler diye üç grupta toplanır. Pano özelliği taşıyan desenler sınırı belirlenmiş bir alan içinde başlar ve biter. Bu desen tipi kuruluş biçimine göre simetrisiz (serbest), simetrili, dönme hareketi gösteren desenler (çarkıfelek tarzında) olmak üzere çeşitleri vardır.