İslam tarihinin unutulmaz konuşmaları
İslam tarihi içinde bulunan önemli dönüm noktaları, dinin yayılmasında ve siyasi güç kazanılmasında büyük rol oynamıştır. Hicret, Endülüs'ün fethi, Malazgirt zaferi bunlara örnektir. Bu önemli olaylar gerçekleşmeden önce Müslümanlar önemli konuşmalara şahitlik etmiştir. Sizce Tarık bin Ziyad Endülüs'ün fethinden önce hangi konuşmayı yapmıştır? Sultan Alparslan hitabetiyle Müslümanların kalplerini nasıl kuvvetlendirmiştir? Peki, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fetheden orduyu nasıl hazırlamıştır?
Giriş Tarihi: 25.11.2020
14:32
Güncelleme Tarihi: 27.02.2021
12:38
📌 Kuss bin Saide, İslamiyet'ten önce Arabistan'ın Necran bölgesinde, İyad kabilesine mensup ünlü bir şairdi. Putlara tapmayan nadir insanlardan biriydi. Hz. İbrahim'in Hanif dinine mensuptu. Cahiliye Arapları arasında meşhur olan Ukaz panayırlarında toplanan halkı "putlara tapmaktan men eder onları Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaya davet ederdi.
📌 Kuss bin Saide Hz. Muhammed'e (s.a.v.) peygamberlik gelmeden önce vefat etti. Onun kabilesi Kuss'un vefatından sonra Medine'ye gelerek Müslüman oldu. Kuss'un Mekke'de yaptığı bir konuşmayı Hz. Muhammed'te (s.a.v.) dinliyordu. Kuss konuşmasında insanlara şöyle hitap ediyordu:
➡ "Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz! İbret alınız! Buna ihtiyacınız var. Yaşayan ölür, ölen fena bulur. Olacak neyse olur. Yağmur yağar, otlar biter. Çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır. Derken hepsi ölüp gider. Hadiselerin ardı arkası kesilmez, hepsi birbirini kovalar. Kulak veriniz, dikkat kesiliniz, gökte haber, yerde ibret alınacak şeyler var. Yeryüzü bir büyük divan gökyüzü yüksek bir tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kalmaz, giden gelmez. Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar? Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalıyorlar? Yemin ediyorum! Allah'ın indinde bir din vardır ki, şimdi içinde bulunduğumuz dinden daha sevgilidir. Ve Allah'ın gelecek bir peygamberi vardır ki gelmesi pek yakındır. Gölgesi, başınızın üstüne geldi, üzerinize düşmeye başladı. Ne mutlu o kimseye ki ona iman eder...
➡ Ey İyad halkı! Hani ya babalar, dedeler, atalar? Nerede soy, sop? Hani hastalar ve ziyaretçileri? Hani o süslü saraylar ve mermer binalar yükselten Ad ve Semud kavimleri? Hani ya, dünya varlığından gururlanıp da kavmine 'Ben sizin en büyük Rabbiniz değil miyim?' diyen Firavun Nemrut! Onlar zenginlikçe, kuvvet ve kudretçe sizden daha üstündüler. Ne oldular? Bu yer onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri yıkılıp ıssız kaldı… Sakın onlar gibi gaflete düşmeyin, onların yolundan gitmeyin.
➡ Her şey fanidir, baki olan ancak Allah'tır. Ki O birdir, şeriki ve naziri yoktur! İbadet edilecek ancak O'dur. Doğmamış ve doğurmamıştır. Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çoktur. Ölüm bir ırmaktır. Girecek yerleri çok ama çıkacak yeri yoktur. Büyük küçük hep göçüp gidiyor. Vadesi dolan bir saniye beklemiyor. Giden geri gelmiyor. Kat'î bildim ki herkese olan size ve bana da olacaktır. Bunlar şüphesiz benim de sizin de akıbetiniz. İyi düşünün, nereden gelip, nereye gidiyoruz? Niçin varız ve ne olacağız?"
📌 İslam tarihinde en önemli komutanlardan biridir, Tarık bin Ziyad. Afrika'dan İspanya'ya geçip 'Şimdi gemileri yakın!' emrini verdiğinde on iki bin kişilik İslam ordusunu çok zorlu bir savaş bekliyordu. Karşılarında Kral Rodrik'in yüz bin kişilik ordusu duruyordu. Sekiz gün süren şiddetli savaştan sonra İslam ordusu galip geldi. Savaş sonunda Kral Rodrik'in ordusu dağıldı kendisi de öldü. İspanyollar Müslümanlar için 'Ülkemize gökten mi indiklerini, yoksa yerden mi çıktıklarını bilemediğimiz insanlar geldi' diyordu.
📌 Bu savaş sonucunda İspanya'daki halka zulmetmekte olan Vizigotların üç yüz elli yıllık hakimiyetleri sona erdi ve sekiz yüz yıl sürecek olan Endülüs İslam medeniyeti başladı. Batı Avrupa'da büyük bir dönüşüme yol açan bu savaş öncesinde ise Tarık bin Ziyad'ın askerlerini cesaretlendirmek için yaptığı konuşma ise tarih sayfalarından hiç silinmedi.
Hz. Peygamber'in katibi Halid bin Said kimdir?
➡ Askerlerim! Görüyorsunuz ki, arkanızda deniz, önünüzde düşmanlar ve kaçacak hiçbir yeriniz yok. Vallahi, sabır ve sebattan başka yapacağınız bir şey de yok. Düşmanımızın bütün gücüyle üzerimize geldiği apaçık ortada. Üstelik yiyeceği ve teçhizatı da bol. Halbuki bizim kılıçtan başka silahımız ve düşmanın elinden alacağımız yiyecekten başka erzakımız yok. Şu durumumuz, hiçbir şey yapmadan birkaç gün devam etse kuvvetten kesiliriz. Bizden korkan düşman da halimizi görüp bize karşı cesaretlenir.
➡ Bu kötü akıbete düşmekten kendinizi koruyarak düşmana karşı görevinizi gereğince yapınız. Müstahkem şehirler ve güçlü düşman karşınızdadır. Ölümden korkmazsanız bu fırsatı değerlendirmek ve zafere ulaşmak mümkündür. Şunu kesinlikle biliniz ki, bu savaşta ben de sizden daha fazla emniyette değilim. Yine biliniz ki, eğer şu zorluklara biraz sabrederseniz daha müreffeh bir hayata kavuşursunuz. En ucuz malın can olduğu bu pazara sadece sizi sürmüyor, bilakis önce kendi canımdan başlıyorum.
➡ Canınızı düşünerek benden yüz çevirmeyiniz. Siz de benden daha fazla bir zorluğa katlanmayacaksınız. Sizin payınıza da bana düşenden fazlası düşmeyecek. Hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz. Müminlerin emiri, kahramanları içinden sizi seçti, çünkü sizin savaştan korkmadığınıza ve süvarilerle çekinmeden vuruşacağınıza güveni sonsuzdur. Böylelikle İslam dinini bu ülkeye yerleştireceğinize inanıyor. Elde edeceğiniz ganimetin tamamı sizindir. Allah yardımcınız olsun. İki cihanda da sizin bahadırlığınız anılacaktır. Biliniz ki, sizi davet ettiğim şeye ilk icabet eden ben olacağım!"
📌 Büyük Selçuklu Devleti'nin ünlü komutanı Alparslan'ın kazandığı sayısız zaferin içinde Malazgirt Zaferi, şüphesiz en önemli olanı… Alparslan Mısır seferindeyken Bizans imparatoru Diyojen Türkler'i Anadolu'dan atmak için büyük bir ordu hazırladı. Alparslan da Mısır seferini iptal edip Bizans'ı durdurmak için geri döndü.
📌 İki ordu Malazgirt'te karşılaştı ve Büyük Selçuklu Devleti büyük bir zafer kazandı. Bağdat'ta bulunan Abbasi halifesi o günkü Cuma hutbelerinde İslam ordusunun galip gelmesi için dualar ettirdi. Malazgirt önlerine geldiğinde Alparslan, ordusuna büyük bir nutuk verdi ve onları cihada teşvik etti: