Bencillik nedir? İslam'da bencilliğin hükmü: Bencillik ile ilgili ayet ve hadisler
Bencillik, kişinin kendisi ve çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması durumudur. Peygamber Efendimiz, "yalnızca kendini düşünmenin" Allah katındaki hükmünü şu hadis-i şerifle açıklamıştır: "Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz." İslam kaynaklarında bencillik, kibir, cimrilik, kin gütme, övünme, servet tutkusu gibi kavramlarla birlikte zikredilir. Kişinin kendi menfaatinden başka bir şey düşünmemesi, kendi çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması, kulu felakete götüren hasletlerden biri olarak ifade edilir.
🔸 Hadislerde de doğrudan enaniyet ya da bencillik kavramı geçmese de bencilliğe yol açan tavırlar kınanmıştır.
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
(Kendini beğenip başkalarını aşağılayarak) "İnsanlar helâk oldu (azabı hak etmiştir)" diyen kimse, insanların en çok helâke uğrayanıdır.
(x) Müslim, Birr, 139
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.
(x) Müslim, Birr, 32
Enes'den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz."
(x) Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72
İyâz bin Himâr'dan (ra) nakledildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Allah Teâlâ bana birbirinize karşı mütevazı olmanızı vahyetti. Artık kimse kimseye ne taşkınlık yapsın, ne de böbürlensin.
(x) Müslim, Cennet, 64
Enes'ten (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
Birbirinize kin tutmayın, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize sırt çevirip alâkanızı kesmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Müslümanın Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması, helâl olmaz.
(x) Buhârî, Edeb, 57; Müslim, Birr, 23
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir:
Hasetten (kıskançlıktan) sakının. Çünkü ateşin odunu veya otları yakıp bitirdiği gibi haset de hasenatı (iyilikleri) yer bitirir.
(x) Ebû Dâvûd, Edeb, 44
🔸 İslam tarihine pek çok eser kazandıran Müslüman filozoflar, bencillik kavramını da ele almışlar ve "hubbü'n nefs" çerçevesinde konuyu incelemişlerdir.
🔸 Bazı Müslüman filozoflar "ben sevgisi" anlamına gelen hubbü'n nefs ve insanın sürekli kendi yararını dikkate almasını, psikolojik açıdan gerekli bir husus olarak değerlendirmişlerdir.
🔸 İlk psikoloji âlimlerinden 10. yüzyıl filozofu İbn Miskeveyh, kişinin kendi beni için nihaî fayda, lezzet ve hayrın başkalarının bu hususlardaki eksikliklerine katkıda bulunmakta olduğunu düşünmüştür.
🔸 Müslüman âlimlerin bencillikle ilgili psikoloji temelli bu yaklaşımları, ilerleyen dönemlerde çağdaş felsefenin savunularına öncülük etmişlerdir.
🔸 Hazcılık üzerine yaptıkları çalışmalarla tanınan 18. yüzyıl filozofu Jeremy Bentham ve 19. yüzyılda yaşayan John Stuart Mill'den asırlar önce bu konuyu detaylı olarak ele alan bir diğer âlim, Gazzali'dir.
🔸 Ahlak anlamında bencillik duygusunu tahlil eden 11. yüzyıl âlimi Gazzali, ünlü eseri İhyâʾü ʿulûmi'd-dîn'de bu konuya temas etmiştir.
🔸 "Hubbü'l-câh" başlıklı bir ahlak psikolojisi niteliğindeki bölümde insanın kendisi dışındaki her şeyle ve her insanla olan ilişkilerinin temelinde ben merkezli bir yaklaşımın bulunduğunu ileri sürmüştür. Gazzali'ye göre,
◾ İnsan kendini herkesten üstün ve seçkin kılmak ister.
◾ Bu sebeple diğer bütün faaliyetleri gibi başka insanlarla ilişkilerini de temelde kendi yetkinliğini geliştirme amacına uygun olarak düzenler.
◾ "Her insanın içinde Firavun'a, "Ben sizin en yüce tanrınızım" dedirten bir şey vardır."
◾ Bu yüzden insan kendini her şeyin amacı ve her şeyi de kendi kemalinin aracı olarak düşünür.
◾ Bu yanlış ve tehlikeli tutumdan ve egoizmden insanların kurtulma yolu ise sağlıklı bir din ve ahlak telakkisine sahip olmaktan geçer.
🔸 Tasavvuf anlayışında da bencillik konusuna büyük önem verilmiştir.
🔸 Benin inkârı, benliğin yok edilmesi ve nefsani isteklerin olabildiğince baskı altında tutulması dinî ve ahlâkî hayatın ön şartı sayılır.
🔸 İlk dönem sufileri, nefsi bu anlamda ele almış ve bencillik, kibir, gurur, iddiacılık ve her türlü kötülüğün kaynağı olarak görmüşlerdir.
🔸 İlerleyen dönemlerde nefis ve nefsaniyet manasında ben ve bencillik anlamına gelen "ene" ve "enaniyet" kelimelerini kullanmışlardır.
🔸 Mutasavvıflar biri kötülenen ve aşağılanan, diğeri ise övülen ve yüceltilen iki "ene"den bahsetmişlerdir.
🔸 Tasavvuf ehli, terk edilmek istenen "ben" ile sahip olunmak istenen "ben" arasındaki farka daima işaret etmişlerdir.
🔸 12. yüzyıl İslam âlimi Muhyiddin İbnü'l-Arabî'ye göre, şu ayet iki benin mevcut olduğunu gösterir:
"Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı."
(x) 📕 Enfâl suresi 17. ayetin tefsiri
(x) Enfâl suresi🔊 ve meali🔔
🔸 13. yüzyıl tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin şu dizeleri de iki benin bulunduğuna delil olarak nitelendirilir:
"Beni bende demen bende değilem / Bir ben vardır bende benden içerü / Süleyman kuş dilin bilir dediler / Süleyman var Süleyman'dan içerü."