Birbirine selam duran iki Mihrimah Sultan Camii
Dünya üzerinde iki kıta üzerine kurulan tek şehirdir İstanbul. Peki, bu iki ayrı kıtada, Kanuni Sultan Süleyman'ın biricik kızı Mihrimah Sultan adına yaptırdığı iki caminin özelliklerini biliyor musunuz? Ya da mimarların piri Mimar Sinan'ın, bu iki camiyi neden farklı üsluplarla inşa ettiğini? Fikriyat olarak, İstanbul'un iki yakasından birbirine selam duran iki Mihrimah Sultan Camii'ne dair bilinmeyenleri sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret-tabhâne, han, suyolları, çeşme, hazne ve helâ gibi tesislerin bulunduğu bir külliye olarak inşa edildi.
Sonraki dönemlerde bu yapılara iki türbe, çifte hamam, kasır ve muvakkithane eklendi. Külliyede bulunan bu yapılardan imaret-tabhane, han, kasır ve muvakkithane günümüze ulaşmadı.
Mimar Sinan, dikdörtgen planlı caminin ana kubbesini batı, doğu ve kıble yönde bulunan yarım kubbelerle destekler.
Yarım kubbelerin köşelerinde kalan boşluklar ise küçük kubbelerle örtülmüştür. Harim kısmında pencere sayısının az olması mekânın loş olmasına sebep olur.
Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde tek şerefeli birer minare vardır. Vaaz kürsüsü, pencere kapakları ve giriş kapıları kakma tekniğiyle yapılmıştır.
Caminin mukarnaslı mihrap, minber ve yirmi köşeli şadırvan mermerdendir. Camide beş kubbeli son cemaat yeri ile bunu üç yönde çeviren ikinci bir son cemaat yeri vardır.
1961 yılında sağlık merkezi olarak restore edilirken revakların kapanması ve başka onarımlarla mimari özelliklerini yitirmiştir.
İlk yıllarda Çocuk Dispanseri ve Ruh Sağlığı hizmetinde kullanılan medrese, günümüzde özel bir tıp merkezi olarak faaliyet gösterir.