Çamlıca Camii’nin sırları
Yakın geçmişte "altı minareli cami" denildiğinde, her birimizin aklına ilk olarak, İstanbul'un "mavi incisi" Sultan Ahmet Camii geliyordu. Artık, İstanbul'da bu kavramı karşılayan bir cami daha var. Tüm heybetiyle altı minarenin birden gökyüzüne yükseldiği ve İstanbul'un neredeyse her yerinden görünen Büyük Çamlıca Camii de altı minareli camilerimizden biri. Peki, Türkiye'de kaç tane altı minareli cami bulunuyor? Külliye şeklinde tasarlanan Çamlıca Camii'nin sırları neler? Fikriyat olarak sizler için derledik.
Geleneksel anlamda bir külliye, modern anlamda ise sosyal bir kompleks şeklinde tasarlanan camide, ziyaretçilerin tüm ihtiyaçları düşünülmüş.
Külliyede, 11 bin metrekarelik Türk İslam Eserleri Müzesi, 3 bin 500 metrekarelik sanat galerisi, 3 bin metrekarelik kütüphane, sanat atölyeleri, konferans salonu ve 3 bin 500 araçlık otopark bulunuyor. Geniş bir alana kurulan camide, 63 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor.
Camiyi ayrıcalıklı kılan bir özelliği ise, kadınların ihtiyaçlarına yönelik özel alanlar oluşturulması. Kadın ve erkeklerin abdest alma mahalleri yan yana değil; ayrı katlarda. Abdest alınan mekândan namaz kılınacak mekâna özel bir asansörle çıkılıyor.
Emzirme odası, çocuk bakım odası gibi lazım olabilecek her türlü altyapı da yer alıyor. Cami çevresindeki 30 dönüm alanda ise yürüyüş yolları, dinlenme alanları ve seyir terasları bulunacak.
İstanbul'un en nadide eserlerinden biri olan ve bir semte adını veren Sultan Ahmet Camii, I. Ahmet tarafından 17'inci yüzyılda, Mimar Sinan'ın yetiştirdiği öğrencilerden Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırıldı. Duvarları 21 bin adet mavi renkli göz alıcı İznik Çinileriyle bezenen cami, dünyada Mavi Camii olarak da biliniyor.
Sultan Ahmet Camii, Türkiye'nin altı minareli ilk ve tek selatin (Osmanlı sultanları ve ailesi tarafından yaptırılan sultan camileri) camisi olma özelliğine sahip.
Altı minareli olması hakkında çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan bir tanesi, mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'nın, dönemin padişahı I. Ahmet'in "altın" minareli cami isteğini "altı" minareli anladığı; bu nedenle camiye altı minare yaptığı yönünde.
Minarelerin dördünde üç, ikisinde iki olmak üzere, toplam 16 şerefenin bulunması da, I. Ahmed'in Osmanlı'nın 16'ıncı hükümdarı olduğunu gösteriyor. Osmanlı tarihine göre, Sultan I. Ahmet 14'üncü padişah. Bu farklılık, Yıldırım Bayezid'in iki oğlu Emir Süleyman ve Musa Çelebi'nin Fetret Devri'nde tahta geçmedikleri halde padişah sayılmasından kaynaklanıyor.
Evliya Çelebi, meşhur seyahatnamesinde Sultan Ahmet Camii'nden, "mukaddes gecelerde altı minare 12 bin lambayla aydınlatıldığında, tutuşmuş yanan servi ağaçlarına benziyor" diye bahseder.
Sultan Ahmet Camii'nin dışında, tüm heybetiyle altı minarenin birden gökyüzüne yükseldiği başka camiler de var.