Arama

Cum'a suresi ve faziletleri

Göklerdeki ve yerdeki her şeyin, Allah'ı tesbih ettiğini haber veren, Esmâ-i hüsnâ'dan dört ismin yer aldığı Cum'a Suresi, dindarlığın vahye bağlı olmaksızın gerçekleşmeyeceğini, onun kuru bir iddia veya amelsiz bilgiler yığını ile değil, bu bilgilerin yaşanmasıyla elde edilebileceğini ortaya koyar.

  • 5
  • 12
CUMA NAMAZI
CUMA NAMAZI

İbn Sa'd'ın rivayetlerine bakılırsa (et-Tabakāt, III, 118, 119) hicretten önce Medine'de kılınmaya başlanmıştı. Ancak bu âyetlerden anlaşıldığına göre sûrenin gelişine kadar ashap arasında cami ve cemaat adabıyla ilgili bir disiplin henüz bulunmuyordu.

Surenin konusu, peygamber göndermenin ilâhî hikmet ve faydaları, vahyin yol gösterici etkinliği ve cuma namazıyla ilgili bazı hükümlerden ibaret. Sure, esmâ-i hüsnâdan dört ismin yer aldığı, bundan önce ve sonraki bazı surelerinde benzer ifadelerle ilk ayetlerini teşkil eden bir tesbih cümlesiyle başlar. Daha sonra Allah'ın ümmî bir kavim içinden peygamber göndermesinin sebepleri ve dolayısıyla peygamberin görevleri açıklanır.

Bu görevler, peygamberlerin Allah'ın ayetlerini insanlara okumaları, onları maddî ve manevi temizliğe teşvik etmeleri, onlara kitabı ve hikmeti öğretmeleridir. Peygamberlerin insanlığa yönelik bu hizmetleri, hem kendi dönemlerindeki insanlara hem de daha sonra gelecek ümmetlere şâmildir. Sûrenin bu konu ile ilgili ayetlerinde peygamberlerin görevleri Hz. Muhammed'in şahsında ifade edildikten sonra önceki ümmetlerden Yahudilere gönderilen emirlerin onlar tarafından samimiyetle benimsenmediği ifade edilerek bu tür bir davranış içinde bulunanlar, sırtında Tevrat taşıyan ve tabii olarak onun kudsî muhtevasından habersiz olan merkebe benzetilmiştir. Tevrat gibi mukaddes bir kitaba sahip bulunduklarını söyleyen ve bu sebeple Allah'ın dostları olduklarını ileri süren yahudilerin samimiyetsizliği vurgulanarak onlara şöyle denilmektedir:

"Eğer Allah'ın dostu olduğunuz iddiasında samimi iseniz dostunuza kavuşmak üzere bir an önce ölmeyi temenni etmelisiniz."

Kur'ân-ı Kerîm'in başka ayetlerinde de belirtildiği üzere (bk. el-Bakara 2/94-96) aslında yahudiler, yaratana karşı samimiyetsiz davrandıkları ve O'nun kullarına zulmettikleri için, ölmeyi ve büyük hesap gününe intikal etmeyi hiçbir zaman arzu etmeyen bir psikolojiye sahiptirler.

Surenin son üç ayetinde, cuma vakti gelince işi gücü bırakıp camiye gitme, namaz kılınınca tekrar işe dönme ve Allah'ın fazlu keremine sığınarak geçim için çalışma emredilir, mâbed içinde olduğu gibi mâbed dışında da Allah'ı anmanın önemi vurgulanır. Gerçek dindarlığın yalnız mâbed içinde ibadet etmekle elde edilemeyeceğine, dindarın günlük hayatında da Allah'ı unutmaması gerektiğine ve kurtuluşun buna bağlı olduğuna işaret edilir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN