Fikriyat Yayınevi'nin ilk eseri "İlahi Kelam’ın Sırları" yayımlandı
Türkiye'nin alanında otorite olan yazarlarını, İslam düşünce ve hayatına dair referans içeriklerini büyük bir titizlikle okuyucuları ile buluşturan Fikriyat.com; Turkuvaz Kitap bünyesinde yeni bir "yayınevi" olarak da sizlere hizmet vermenin gururunu yaşıyor. Yoluna emin adımlarla ilerleyen Fikriyat Yayınevi'nin ilk eseri, büyük İslam alimlerinden Abdülkerim Kuşeyri'nin Kur'an-ı Kerim tefsiri, İlahî Kelam'ın Sırları, üç cilt olarak yayımlandı. "Allah'ın kitabını özel ve ayrıcalıklı bir mektup gibi okumak, Kuşeyri tefsirini ortaya çıkarmıştır." diyen eserin çevirmeni kıymetli yazarımız Ekrem Demirli, hem Fikriyat'ı hem de Kuşeyri tefsirinin İslam ve tasavvuf geleneğindeki önemini anlattı.
"Son yıllarda Turkuvaz Kitap yayıncılık alanında daha büyük işler yapmayı hedefliyor. Fikriyat yayınevi de başta klasik ve çağdaş İslam düşüncesi olmak üzere, teorik alanlarda temel eserlerde yayın yapma hedefinde. Yayınevi, İslam düşüncesi, felsefe ve nazari konularda ülkemizin ihtiyaç duyduğu bakış açısına katkı sağlayacak. Kuşeyri tefsiri bu yayın faaliyetinin ilk eseri. Fahreddin Razi'nin büyük eseri Metalib-i İlahiyye de yakın zamanda yayınlanacak. Başka ciddi eserler de gelecek."
İlahî Kelâm'ın Sırları adlı tefsirin müellifi Abdülkerim Kuşeyri'nin İslam ve tasavvuf tarihi için önemini anlatan Ekrem Demirli, "Kuşeyri 'tasavvufun mahiyetini açıklama süreci' diye isimlendirdiğimiz Sünni tasavvuf anlayışının kurucu isimlerinden birisidir." diyerek şöyle devam etti:
"Bu süreçte rol oynayan âlimler Cüneyd-i Bağdadi'nin ekolünden gelen isimlerdir. Esas hedefleri tasavvufun yöntemini tespit etmek, ahlakı, hayatın Müslümancasını göstermek, sufilerin görüşlerini yazmak, tasavvuftan yararlanmamızı sağlamaktır. Bunun için ciddi bir bilimsel çaba gösterdiler. Onların tasavvuf anlayışı tasavvufun bir paye kazanma aracı haline geldiği süreçte, ahlaki hayatı koruma amacı taşımıştır."
"Tasavvuf bir iktidar aracı değil, insanın kendisiyle ve arzularıyla mücadele verdiği titiz bir varoluşsal mücadeledir." açıklamasını yapan Demirli, "Cüneyd'in "Tasavvuf insanın kendisiyle, sulhu olmayan bir savaşa girmesidir." sözü ortak düsturları idi. Kuşeyri bu süreçte birkaç önemli iş yapmıştır: Birincisi yazdığı basit ve anlaşılır eserlerle tasavvufun geniş zeminlerde tanınmasını ve tarih içinde daha etkin olmasını sağlamış, istismara karşı sağlam bilgi zemini geliştirmiştir. Bu eserler belki de tarih içinde en çok okunan kitaplar idi. İkinci ve daha önemlisi de yazdığı tefsirdir. Müslüman toplumuna Kur'an'ın nasıl anlaşılması gerektiğini büyük bir kitapla ortaya koyarak günümüze kadar aşılamayan bir eser yazmıştır. Kuşeyri'yi ayrıcalıklı kılan budur." dedi.
Kur'an-ı Kerim tefsirlerinin geleneğimiz için ifade ettiği öneme değinen Demirli, şu ifadeleri kullandı:
"Tefsirler önemlidir çünkü Müslüman hayatında Kur'an önemli ve belirleyicidir. Müslüman toplumun bireysel ve toplumsal hayatının merkezinde kitap bulunur. Bilimler, düşünceler, ekoller, sanatlar, merkezinde ilahi kitabın bulunduğu faaliyet alanı olagelmiştir. Bilim adamı onu anlamak istemiş, sanatkâr onu yazmak istemiş, şair ondan hareketle bir şey söylemek istemiş, toplumun zihinsel faaliyetini yöneten şey ilahi kitap olmuştur. İslam toplumundan ilahi kitabı çeker alırsanız geride bir şey kalmayabilir. Tefsirler ise Müslümanların bu kitabı anlama çabasının ürünleridir. Her Müslüman ekol ilahi kitabı yorumlayarak kendi düşüncelerini geliştirmek istemiştir.
Sufi alimlerin tasavvufi bakış açısının tefsire katkıları hakkında bilgi veren Demirli, "Tasavvufa rehberlik eden de Allah'ın sözüdür. Biz Allah'a onun sözünü takip ederek yaklaşabiliriz. O zaman tasavvuf dediğimiz şey Allah'ın kelamını daha iyi anlamak, ona odaklanmak ve ahlaki hayatı onun ilkelerinden çıkartmaktır." diyerek devam etti:
" Kuşeyri tefsiri bir tasavvuf tefsiridir. Tasavvuf tefsirleri insanı tanımak ve insanın ahlakı ile ilahi kitap arasındaki irtibata odaklanır. Bu bakımdan onun tefsirinde başka tefsirlerde bulunan teknik bilgiler, hukuki veya başka konulardaki açıklamalar yer almaz. Onun tefsiri "Herhangi bir insan için Kuran ne ifade eder?" sorusuna odaklanır. Biraz daha özelleştirirsek, Kuşeyri ve sufiler şöyle derler: "Allah'ın kitabı Allah'ın kullarına gelen mektubudur. Mektup kişisel bir şeydir ve sevgililer arasında irtibatı kuran en önemli araçtır." Mektubun varlığı bile sevgiliye olan inancı pekiştirir. Allah bizim kendisine kulluk ettiğimiz Habib'tir. Allah'ın kitabını özel ve ayrıcalıklı bir mektup gibi okumak, Kuşeyri tefsirini ortaya çıkarmıştır. Bence bu tefsir Kuşeyri'nin kendisine gelen mektubu yorumladığı metindir. O kendi mektubunu okumuş, yorumlamış, yorumlarını da bize açmıştır. Biz de kendi mektubumuzu yazarken onun açıklamalarından yararlanacağız."