Fikriyat Yayınevi'nin ilk eseri "İlahi Kelam’ın Sırları" yayımlandı
Türkiye'nin alanında otorite olan yazarlarını, İslam düşünce ve hayatına dair referans içeriklerini büyük bir titizlikle okuyucuları ile buluşturan Fikriyat.com; Turkuvaz Kitap bünyesinde yeni bir "yayınevi" olarak da sizlere hizmet vermenin gururunu yaşıyor. Yoluna emin adımlarla ilerleyen Fikriyat Yayınevi'nin ilk eseri, büyük İslam alimlerinden Abdülkerim Kuşeyri'nin Kur'an-ı Kerim tefsiri, İlahî Kelam'ın Sırları, üç cilt olarak yayımlandı. "Allah'ın kitabını özel ve ayrıcalıklı bir mektup gibi okumak, Kuşeyri tefsirini ortaya çıkarmıştır." diyen eserin çevirmeni kıymetli yazarımız Ekrem Demirli, hem Fikriyat'ı hem de Kuşeyri tefsirinin İslam ve tasavvuf geleneğindeki önemini anlattı.
Kur'an-ı Kerim tefsirlerinin geleneğimiz için ifade ettiği öneme değinen Demirli, şu ifadeleri kullandı:
"Tefsirler önemlidir çünkü Müslüman hayatında Kur'an önemli ve belirleyicidir. Müslüman toplumun bireysel ve toplumsal hayatının merkezinde kitap bulunur. Bilimler, düşünceler, ekoller, sanatlar, merkezinde ilahi kitabın bulunduğu faaliyet alanı olagelmiştir. Bilim adamı onu anlamak istemiş, sanatkâr onu yazmak istemiş, şair ondan hareketle bir şey söylemek istemiş, toplumun zihinsel faaliyetini yöneten şey ilahi kitap olmuştur. İslam toplumundan ilahi kitabı çeker alırsanız geride bir şey kalmayabilir. Tefsirler ise Müslümanların bu kitabı anlama çabasının ürünleridir. Her Müslüman ekol ilahi kitabı yorumlayarak kendi düşüncelerini geliştirmek istemiştir.
Sufi alimlerin tasavvufi bakış açısının tefsire katkıları hakkında bilgi veren Demirli, "Tasavvufa rehberlik eden de Allah'ın sözüdür. Biz Allah'a onun sözünü takip ederek yaklaşabiliriz. O zaman tasavvuf dediğimiz şey Allah'ın kelamını daha iyi anlamak, ona odaklanmak ve ahlaki hayatı onun ilkelerinden çıkartmaktır." diyerek devam etti:
" Kuşeyri tefsiri bir tasavvuf tefsiridir. Tasavvuf tefsirleri insanı tanımak ve insanın ahlakı ile ilahi kitap arasındaki irtibata odaklanır. Bu bakımdan onun tefsirinde başka tefsirlerde bulunan teknik bilgiler, hukuki veya başka konulardaki açıklamalar yer almaz. Onun tefsiri "Herhangi bir insan için Kuran ne ifade eder?" sorusuna odaklanır. Biraz daha özelleştirirsek, Kuşeyri ve sufiler şöyle derler: "Allah'ın kitabı Allah'ın kullarına gelen mektubudur. Mektup kişisel bir şeydir ve sevgililer arasında irtibatı kuran en önemli araçtır." Mektubun varlığı bile sevgiliye olan inancı pekiştirir. Allah bizim kendisine kulluk ettiğimiz Habib'tir. Allah'ın kitabını özel ve ayrıcalıklı bir mektup gibi okumak, Kuşeyri tefsirini ortaya çıkarmıştır. Bence bu tefsir Kuşeyri'nin kendisine gelen mektubu yorumladığı metindir. O kendi mektubunu okumuş, yorumlamış, yorumlarını da bize açmıştır. Biz de kendi mektubumuzu yazarken onun açıklamalarından yararlanacağız."
"Kur'an-ı Kerim bir yandan anlaşılabilir bir kitaptır, bir yandan ise özel konuları olan bir kitaptır. İslam'da ruhbanlık veya ayrıcalıklı sınıf yoktur. Fakat bütün ayrıcalıkları daha çok emek vermek ve yorulmak olan alimler vardır." Diyen Demirli, "Alimleri alim kılan ayırıcı özellik ilahi kelamı anlamada ortaya çıkar. Din bilimlerinde uzmanlık Kur'an-ı Kerim'in çeşitli yönleri üzerinde ortaya çıkan uzmanlıktır." diyerek, devam etti:
"Âlim olmak Allah'ın kelamını bilmek ve onu anlamak demektir. Allah'ın kelamında bazen ibadet, hukuk, bazen ahlak, bazen tabiat bazen başka konularda bize bilgiler verilir. Bu bilgilerin mevcut insanlık bilgisiyle ilişkisini tesis eden ve yorumu sağlayan tefsirlerdir. Tefsirde mevcut bilgilerle ilahi kelamın uzlaştırılması bir hedeftir."
Sahur Vakti programı 14. bölüm: "Kur'an'ı anlamak için ne yapmalıyız?" izlemek için tıklayın
Sadece mecazlarını yorumlamak değil, hüküm çıkartmak bir tefsir faaliyetidir. İlk ve en kapsamlı tefsir sünnettir. Kur'an'ı bize yorumlayan Hz. Peygamber'in kendisidir. Kur'an'ı ben okursam kendimce ibadet etmiş olurum, onu anlamaya çalışırım. Hz. Peygamber okursa –burada okumayı dini anlamıyla anlamak, gereğini yapmak anlamında kullanıyorum- o zaman da sünnet dediğimiz bilgi kaynağı ortaya çıkar. Sünnet, Hz. Peygamber'in Kur'an'ı okuması, onu öğretmesi ve gereklerini bize göstermesidir. Bu bakımdan bütün tefsir ve yorum faaliyetini şekillendiren ana ilke sünnet olmuştur. Bilginler bu yoldan giderek kendi dönemlerdeki bilgilerle ilahi kelamı anlama yolunda olmuşlardır.