Hicret ne demek? Müslümanlar neden Mekke'den Medine'ye hicret etmiştir?
Hicret, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve diğer Müslümanların, baskılardan kurtulmak için 622 yılında Mekke'den Medine'ye göç etmelerine verilen isimdir. Peygamberimiz neden hicret etti? Müslümanlar Mekke'den Medine'ye neden hicret etmiştir? Hz. Muhammed'in Medine'ye hicreti nasıl olmuştur? Hicret kaçış mıdır ya da bir göç müdür? İslam tarihinin en önemli hadiselerinden biri olan Hicret hakkında merak edilenleri derledik.
Giriş Tarihi: 07.11.2019
20:22
Güncelleme Tarihi: 20.08.2020
09:04
Onların bu planına karşılık, Allah da onlar için bir plan yapmıştı. Allah-ü teala, Enfâl Suresi'nin 30'uncu ayetinde Peygamberimize şöyle bildirilmişti:
"Hatırlar mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı; onlar tuzak kuruyorlardı Allah da bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah'tır ."
RESUL-İ EKREM, SADIK DOSTU HZ. EBU BEKİR'E MÜJDE VERDİ
Resûl-i Ekrem (sav), hiç gitmediği bir vakitte Hz. Ebu Bekir'e giderek, "hicret" izninin ve emrinin geldiğini haber verdi.
Uzun zamandır bu haberi bekleyen Hz. Ebu Bekir, Peygamberimizin söylediklerini heyecanla dinledi. Allah'ın Resulü, uzun yola dayanıklı develer satın alması talebiyle Hz. Ebu Bekir'e bir miktar para verdi. Gece yarısından sonra hareket ederek Mekke'den ayrılacaklar, düşmanı yanıltmak için Medine'nin tam aksi istikametinde, Mekke'nin güneybatısındaki Sevr dağındaki mağarada üç gün geçireceklerdi.
Yol kılavuzluğu konusunda tecrübeli bir isim olan Abdullah b. Ureykıt ile anlaşılacak ve üçüncü günün sabahında Sevr Dağı eteğinde buluşularak Medine'ye doğru yol alınacaktı.
"(Gerçek) muhacir, Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terk eden kimsedir."
"EY MEKKE! YERYÜZÜNDE BENİM İÇİN EN DEĞERLİ BELDE SENSİN"
Hz. Muhammed (sav), evine dönerek sevgili yeğeni Hz. Ali'ye birtakım görevler verdi.
Buna göre Hz. Ali, Peygamberimizin yatağının boş görünmemesi için, O'nun yerine yatağına uzanacak, sabah olunca kendisine Efendimizin emanet ettiği malları tek tek sahiplerine ulaştıracak ve peşlerinden giderek Peygamberimizin kafilesine yetişecekti.
Gece yarısı olunca Resûl-i Ekrem Efendimiz evinden ayrılarak Hz. Ebu Bekir'in evine gitti ve birlikte Mekke'nin dışına doğru yol aldılar. Bir süre sonra yüksek bir tepeden Mekke'ye dönerek son bir kez bakan Efendimizin gözünden yaşlar, dilinden hüzün dolu şu cümleler döküldü:
"Ey Mekke ! Allah'a yemin ederim ki, yeryüzünde benim için en değerli belde sensin. Şayet kavmim seni terk etmeye mecbur bırakmasalardı, ben asla senden ayrılmak istemezdim."
"ÜZÜLME, ALLAH BİZİMLE BERABERDİR"
Sevr Dağı'na tırmanıp mağaraya sığınan Hz. Muhammed ve Hz. Ebu Bekir, kendilerini Allah'a teslim etmişlerdi.
Kul olarak ellerinden geleni yapan iki dost, artık bundan sonraki yardımı Allah'tan beklediler. Ertesi gün onu yatağında bulamadıkları için neye uğradıklarını şaşıran Mekke müşrikleri, her yana insanlar salarak, yakalanmaları için büyük bir ödülü bile gözden çıkarmışlardı.
Ancak, umdukları gibi olmadı ve onları Medine yolunda bulamadılar. Çevredeki her bir mağara dâhil olmak üzere, her yer aranmaya karar verildi. Nihayet Sevr'in tepesine kadar çıkıp mağaranın ağzına kadar geldiler.
Allah Resulü, endişelenen Hz. Ebu Bekir'e: "Üzülme. Allah elbette bizimle beraberdir" diyerek onu teselli ve teskin etti. Müşrikler, bir çift güvercin ile bir örümceğin ördüğü ağa takılıp kaldılar. Böylece Allah Teâlâ , Resulünü ve O'nun sadık dostunu korumuş oldu.
Mağarada geçirilen üç günün ardından, develeri getiren kılavuz ve Hz. Ebu Bekir'in hizmetçisi Âmir bin Füheyre'nin de kafileye katılmasıyla yola çıkıldı ve sekiz gün süren yolculuk sonunda Medine'nin yakınlarındaki Kubâ Köyüne varıldı. Bu sırada takvimler 8 Rebiülevvel 622'yi gösteriyordu.
Kubâ'da kaldığı dört gün zarfında bir mescit inşa eden Hz. Muhammed, bir Cuma günü, Rânûna'da kıldıkları ilk Cuma namazından sonra Medine'yi şereflendirerek, şehrin adını Medinetü'l Münevvere'ye çevirdi.