Hz. Aişe’nin müminlere bıraktığı ilmi miras
Müminlerin annesi, Peygamberimizin (SAV) eşi ve ilk Müslümanlardan Hz. Ebubekir'in (RA) kızı olan Hz. Aişe (RANHA), İslami ilimlere katkısı ile bilinir. Kur'an'ı ve sünneti en iyi bilen, anlayan ve aktaranlardan olan Hz. Aişe (RANHA), hem babasından hem de Resul-i Ekrem'den (SAV) İslam hakkında pek çok şey öğrenmiş; hafızasında tutmuş ve bunları Müslümanlara aktarmıştır. Özellikle Peygamberimizin (SAV) ev yaşamı hakkındaki pek çok bilgi Hz. Aişe (RANHA) sayesinde bilinir. Hz. Aişe'nin (RANHA) Kur'an, tefsir, hadis, sünnet ve fıkıh konusundaki ilmi birikimini araştırdık.
Giriş Tarihi: 24.08.2020
09:39
Güncelleme Tarihi: 28.08.2023
12:54
HZ. AİŞE, KUR’AN VE SÜNNETİ EN İYİ BİLEN SAHABİLERDENDİ
🔹 Hz. Aişe (RANHA), Peygamber Efendimiz (SAV) vefat ettiği zaman çok genç olmasına rağmen Kur'an-ı Kerim 'i ve sünneti en iyi bilen, anlayan ve muhafaza eden sahabilerin başında yer alırdı.
🔹 Hem babası Hz. Ebubekir'den (RA) hem de Peygamberimizden (SAV) İslam hakkında pek çok şey öğrenmiş; zekâsı, anlayış kabiliyeti, öğrenme arzusu, kuvvetli hâfızası ve imanı sayesinde en iyi şekilde yetişmiş ve başkalarına nasip olmayan bilgiler edinmişti.
İçimizdeki düşman
ARAP DİLİNİ ÇOK İYİ BİLİRDİ
🔹 Arap dilini maharetle kullanan Hz. Aişe (RANHA), Arap şiirini de çok iyi bilirdi. Lebîd'in birçok beyti, Kâ'b b. Mâlik 'in hemen bütün kasideleri, Hassân b. Sâbit (RA) ve Abdullah b. Revâha 'nın (RA) manzumeleri onun ezbere bildiği şiirler arasında yer alır.
🔹 Kur'an ve hadisin anlaşılması için olduğu kadar Arap dili bakımından da şiirin önemine işaret ederek, "Çocuklarınıza şiir öğretiniz ki dilleri tatlansın" derdi.
🔹 Fesahat ve belagatıyla da ünlü bir hatip olduğu için Hz. Aişe'nin (RANHA) konuşması insanlara çok tesir ederdi. Babasının vefatı üzerine kabri başında yaptığı dua , Cemel Vak'ası'ndaki hutbesi ve bazı mektupları onun edebî kabiliyetini gösteren önemli örneklerdir.
İslam yolunun öncüleri
İLME MERAKI KONUSUNDA HZ. EBUBEKİR’E BENZEMİŞTİ
🔹 Ayrıca Arap tarihi, ensâb ilmi, Câhiliye çağının içtimaî vaziyeti , örf ve âdetleri hakkında geniş bilgi sahibi idi. Şiir ve edebiyat ile tarih ve ensâbı, bu konularda ihtisas derecesinde bilgi sahibi olan babası Hz. Ebubekir'den (RA) öğrenmişti.
🔹 Ahlâk ve davranışlarında olduğu gibi ilme merakı bakımından da babasına benzemişti. Hz. Peygamber'den (SAV) aldığı feyiz sayesinde İslâm esaslarının en mümtaz öğreticisi oldu. Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir etti. Sünnet-i nebeviyyeyi nakl ve şerhetmekle kalmadı, aynı zamanda onun doğru anlaşılması hususunda ilmî tenkit zihniyeti ni ortaya koydu.
Dik duruşuyla rol model bir Müslüman kadın: Hz. Aişe
İLMİ BİLGİSİ İLE İYİ BİR FAKİH VE MÜÇTEHİT İDİ
🔹 Küçük yaşından itibaren Kur'an'ı ezberlemeye başlamış, ayetlerin kıraat tarzını iyice öğrenmişti. Bilhassa Medine'de nazil olan ayetlerin nüzul sebeplerini, delâletlerini, tahlil ve değerlendirmelerini ve her ayetle nasıl istidlâl edilip ahkâm çıkarılacağını çok iyi bilirdi. Kur'an'ı en iyi anlayanlardan biriydi.
🔹 Sünneti de çok iyi anlamış olan Hz. Âişe (RANHA), hadislerden istinbât ve kıyas suretiyle yeni hükümler çıkardı. Onun içtihat ve fetvaları, kendisinin bir fakih ve müçtehit olarak kabul edilmesini sağladı.
🔹 Hz. Peygamber'in (SAV) ashabı arasında, çok sayıda fetva vermesiyle meşhur olan yedi kişiden biri de Hz. Âişe'dir (RANHA). Birçok fıkhî mesele yanında usûl-i fıkıh, hikmet-i teşrî ve bilhassa ferâiz sahalarında derin bir kültür ve anlayışa sahipti.
EN ÇOK HADİS RİVAYET EDEN YEDİ KİŞİDEN BİRİYDİ
🔹 Kuvvetli hâfızası sayesinde Peygamber Efendimizin (SAV) hadis ve sünnetinin daha sonraki nesillere ulaştırılmasında emsalsiz hizmetler ifa etti.
🔹 Rivayet ettiği hadislerin sayısı 2210 'dur. Bunlardan Buhari ve Müslim 'in Sahihlerinde rivayet ettikleri 297 hadisin 174' ü her iki eserde, 54'ü yalnız Buhârî'de, 69'u da yalnız Müslim 'de yer alır.
🔹 O hem Hz. Peygamber'in (SAV) diğer hanımlarından, hem de Ebû Hüreyre (RA), Abdullah b. Ömer (RA) ve Enes b. Mâlik (RA) dışında diğer bütün sahabilerden fazla hadis rivayet etmiş olan tek kadındır .
🔹 Binden fazla hadis rivayet eden ve "müksirûn " diye adlandırılan yedi sahabinin dördüncüsüdür.