İçimizdeki düşman: Riya
İnsanlığın en büyük hastalıklarından birisi olan riya, görünmek temelinde ortaya çıkan bir günahtır. Hak Teala istediği için yapılması gereken ibadetler, kullar arasında gösteriş ve nam gibi sebeplerle ifa edildiğinde vuku bulan riya, ihlasın zıddı olarak bilindiği gibi aynı zamanda Efendimiz tarafından da "küçük şirk" olarak tarif edilir.
Ey iman edenler! Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.
Bakara Suresi 264. Ayet
Bakara Suresi 264. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın
Bakara Suresi 264. Ayet Tefsiri
➡ Malî yardımın, infak ve sadakanın Allah rızâsı için yapılmış olmasının kesin işareti, yardım yapılan kimseden hiçbir menfaat beklememek, onu yardım sebebiyle minnet altında tutmamak, incitmemek, hiç böyle bir şey olmamış gibi davranmaktır. Büyük ecri bu şekilde verenler alacak, korku ve üzüntüden kurtulma saadeti de bunların olacaktır. Vâhidî'nin rivayetine göre 262. âyet Hz. Osman ve Abdurrahman b. Avf'ın, Tebük Seferi öncesinde orduya yaptıkları yardım vesilesiyle gelmiştir. Bu iki büyük sahâbîden birincisi savaş araç ve gereçleri olmayan bütün gazilerin bu ihtiyaçlarını karşılamış, ikincisi de servetinin yarısını bağışlamıştır (Esbâbü'n-nüzûl, s. 61). Kendisine sadaka verilecek kişiye karşı takınılacak tavır bir şekilde onu incitecekse bunu vermek yerine uygun sözler söylemek ve ihtiyacını arzeden kişiyi hoş görmek, durumunu başkalarına duyurmamak mânevî sonuç, ecir ve ahlâkî davranış olarak tercih edilmektedir. İnsanları, sadaka ve malî yardım yüzünden minnet altında bırakmaya ve incitmeye kalkışanların bu davranışı, Allah'a ve âhirete iman etmeyen, başkalarına gösteriş olsun diye veya kişiden menfaat beklediği için harcama yapan kimselerin davranışlarına benzetilmiş, bunun da semere ve sonucu kaya misaliyle anlatılmıştır.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
🔸 Ka'b İbnu Mâlik (RA) anlatıyor:
"Resûlullah (SAV)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."
[Tirmizî, İlm 6, (2656).]
Resul-i Ekrem'in (SAV) hadis-i şeriflerini okumak için tıklayın
Siz hangi hayrı yapsanız ve hangi adakta bulunsanız şüphesiz onu Allah bilir. Zalimlerin ise (gerçek ve samimi) yardımcıları yoktur.
Bakara Suresi 270. Ayet
Bakara Suresi 270. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın
Bakara Suresi 270. Ayet Tefsiri
➡ "Samimi yardımcıları olmayan zalimler"den maksat, özellikle yoksullara ilgi göstermeyen, ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmayan, servetin sahipleri üzerine borç, ihtiyaç sahiplerine hak olan zekât, nafaka ve sadakayı onlardan esirgeyen kimselerdir. Kur'an dilinde zalimin mânalarından biri de haksızlık eden, borcunu ödemeyendir. Böyle kimselerin yakın çevrelerinde bulunanlar bile onlardan memnun olmazlar, onlardaki haklarını zorla veya gizlice almaya çalışırlar (adak hakkında bilgi için bk. Hac 22/29). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 425-426
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
🔸 Hz. Ebû Hüreyre (RA) anlatıyor:
"Resûlullah (SAV) bir gün: "Hüzün kuyusundan Allah'a sığının!" buyurdular. Oradakiler: "Ey Allah'ın Resûlü! Hüzün kuyusu da nedir?" diye sordular. "O, dedi, cehennemde bir vâdidir; cehennem, o vâdiden her gün yüz kere Allah (CC)'a sığınma taleb eder." "Ey Allah'ın Resûlü! denildi, oraya kimler girecek?" "Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurrâlar girecektir!..."
[Tirmizî, Zühd 48, (2384).]
Resul-i Ekrem'in (SAV) hadis-i şeriflerini okumak için tıklayın
Sanma ki yaptıklarından memnun olanlar, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır! Onlar için elem verici bir azap vardır.
Âl-i İmrân Suresi 188. Ayet
Âl-i İmrân Suresi 188. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın
Âl-i İmrân Suresi 188. Ayet Tefsiri
➡ Rivayete göre Hz. Peygamber yahudileri çağırarak onlara bir mesele sormuş, yahudiler sorunun gerçek cevabını gizleyerek kasten yanlış cevap vermişler; sorusunu cevaplandırdıkları için Hz. Peygamber'in kendilerini takdir etmesini beklerlerken gerçeği gizledikleri için de sevinmişlerdi. İşte âyet onların bu tutarsızlıklarını yüzlerine vurmuştur (Buhârî, "Tefsîr", 3/16). Bir başka rivayete göre âyet çeşitli bahanelerle Hz. Peygamber'in seferlerine katılmadıkları, bundan dolayı memnun da oldukları halde katılmış gibi övülmelerini bekleyen münafıklar hakkında inmiştir (Buhârî, "Tefsîr", 3/16). Sebep ne olursa olsun âyetin hükmü mümin, kâfir ve münafıklardan böyle bir karakter taşıyan herkes için geçerlidir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın