İslam mimarisinin dünyadaki hâkimiyeti
Yedinci yüzyıldan bu yana sürekli gelişen İslam mimarisi, dünyanın dört bir yanındaki eserleriyle görenleri büyülüyor. İslam mimarisinin önemli eserleri, genellikle Müslümanların fethettiği topraklarda bulunuyor. Müslüman mimarisine ait çok sayıda unsur arasında sadece camiler değil; saraylar, kamu binaları, mezarlar da mevcut...
Kral I. Edward, bölgeyi ele geçiren ve Müslümanların düşmanı konumunda olan Moğollarla ittifak kurmak amacıyla İran'a elçi seviyesinde bir heyet göndermişti. Geoffrey Langley yönetiminde 1292 yılında düzenlenen bu misyon bir yıl sürdü. Misyona katılanlar arasında yer alan Robertus Sculptor'ın kaş kemer gibi bir dizi fikri dönüşte beraberinde getirerek 14'üncü yüzyılın sonunda İngiliz mimarisinde uyguladığı düşünülmektedir.
Sonraki dönemde II. Edward, İran'la iyi ilişkiler sürdürmüş, ayrıca Haçlı Seferi deneyimi ve Kastilyalı Eleanor ile evli olması sayesinde Müslüman İspanya ile daha fazla temas kurmuştur. Bu temaslar İngiliz folklorunda başlangıçta Morisco olarak bilinen Morris dansı ile anılır. Müslümanlarla kurulan temasların bir sonucu da Windsor'daki VII. Henry kulesinde görülen yıldız poligon plan ve bugün Tom Tower adıyla bilinen Oxford'daki büyük Wolsey kapısının kuleleri ile kendini gösteren Tudor mimarisi oldu.
Müslüman ülkelerinde gördükleri fikirleri Avrupa'ya götüren diğer kişiler arasında Mısır'ı ziyaret eden hacılar ve Simon Simeon ve Hugh the Illuminator gibi sanatçılar yer alıyordu. Her ikisi de İrlandalı olan bu kişiler 1323 yılında Kutsal Toprakları ziyaret ederken Mısır'dan geçmiş ve Kahire'deki Mustafa Paşa Türbesi'ni görmüşlerdi. Bu türbe, sonraki dönemlerde İngiltere'de Gotik mimarisinin yaygın bir özelliği haline gelen, Müslümanlara ait şakuli süsleme örneklerini içerir.