İslam'da ahiret inancı
Ahiret, insanın öldükten sonra dirilip Cenab-ı Hakk'a (CC) hesap vereceği ve ebediyen kalacağı öteki dünyadır. Kur'an-ı Kerim'de 110 yerde geçen ve kıyamet günü ile başlayan ahiret, sonsuza kadar sürecektir. Bu bilinç ile yaşayan kimse, dünya hayatını Kur'an ahlakı ve Peygamber Efendimizin (SAV) sünneti üzerine yaşama gayretinde olur.
AHİRETİN BAŞLANGICI
◼ Ahiret hayatı, kıyamet gününün yaşanması ile başlayacaktır. Ancak kıyametin ne zaman kopacağını Allah'tan başka kimse bilemez.
◼ Kıyamet, Allah'ın (CC) emriyle dört büyük melekten biri olan İsrafil'in (AS) sura ilk üflemesiyle kopacaktır. İsrafil (AS) sura ikinci defa üflemesiyle insanlar diriltilip hesaba çekilecek, sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükafat görecek, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme gireceklerdir. İşte bu yeniden diriliş ile başlayan ve sonsuza kadar sürecek olan döneme "ahiret" denir.
KUR'AN-I KERİM'DE KIYAMET GÜNÜ
◼ Kur'an-ı Kerim'de ahiret kavramına dair 110 ayet yer alır. Zümer Suresi'nin 68. ayetinde Allah (CC), ahiret gününün başlangıcı hakkında şöyle buyurmuştur;
"(O gün) sura üflenecek, ardından -Allah'ın diledikleri dışında- göklerde ve yerde bulunanların hepsi düşüp ölecek; sonra sura yeniden üflenecek ve onlar birden ayağa kalkmış, etrafa bakıyor olacaklar." (Zümer Suresi, 68. ayet)
Şükrü Asıleren'in sesinden Zümer Suresini dinlemek için tıklayınız.
↪ Tefsiri: "Bayılmak" anlamına da gelen ayetteki sa'ika fiili genellikle tefsirlerde "korkudan düşüp ölecek" şeklinde yorumlanır. Surun etkisinden muaf olacakların, büyük melekeler Cebrail, Mikail ve Azrail olduğu belirtilir. Bazı rivayetlere göre büyük meleklerin yanı sıra Rıdvan isimli melek ile arşı taşıyan, cennet ve cehennemde bekçilik görevi yapan meleklerin de surdan etkilenmeyecekleri düşünülür.
◼ Ahiret gününe iman etmek, kıyamet gününe, öldükten sonra dirilmeye, sorgu ve suale, cennet ve cehenneme inanmak demektir. Bütün bu hususlar, gerçekleşeceği günü bekleyen hak meselelerdir.
◼ Her şeyi yoktan var eden Allah (CC), öldükten sonra yeniden diriltmeye kadirdir. Allah (CC), "ol" der ve hemen oluverir.
◼ Ebu Hüreyre'den (RA) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: "Şairlerin söylediği en doğru söz, Lebîd'in şu sözüdür: İyi bilin ki, Allah'tan başka her şey yok olmaya mahkumdur." (Buhârî, Edeb, 90; Müslim, Şiir, 3)
◼ Dünya, inanan kişi için ahiretini kazanma noktasında bir fırsattır. Ahirete inanan kimse, dünyanın aldatıcı hilelerinden sakınır.
◼ Ahirete iman, bir gün öleceğine inanarak yaşamaktır. Asıl hayat, ölüm ile gerçekleşecek olandır.
Kur'an'da, Allah (CC) şöyle buyurmuştur: "Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir." (Al-i İmran Suresi, 185. ayet)
Adem Kemaneci'nin sesinden Âl-i İmrân Suresini dinlemek için tılayınız.
↪ Tefsiri: Bu ayette daha kapsamlı bir ifade ile her canlının ölümü tadacağı, bugün ölmezse yarın öleceği bildirilir. Bazı alimler nefsin "ruh ve zat" anlamına geldiği gerekçesinden ve "herkes ölümü tadacaktır" mealindeki bu ayetten hareketle ruhun ölmeyeceği kanaatine varmışlardır. Buna göre ayetten anlaşılan şudur: Ruh ve beden ayrı ayrı varlıklar olduğu için bedenin ölmesiyle ruh ölmeyecektir; diri ve baki olan ruh (nefis), bedenin ölümünü tadacaktır. Bu görüşte olanlar, ahiret kavramını da ruhun ölmezliği prensibine dayandırarak, ahiret hayatını ruhsal bir hayat şeklinde düşünmüşlerdir. Başka birçok müfessir ise bu yorumun bir zorlama olduğunu ileri sürerek "her nefis ölümü tadacaktır" mealindeki cümlenin "her nefis ölecektir" anlamına geldiğini söylemiştir.
◼ Öldükten sonra dirilmeye, dünyada yaptıklarının hesabını vereceği güne inanan kimse, Allah'ın emir ve yasaklarına göre yaşamını sürdürme gayretinde olur.
◼ İnsanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimizi (SAV) örnek alarak O'nun sünnetine uygun davranışlar sergiler. Peygamber'in (SAV) güzel ahlakını kendine düstur edinir.
◼ Ailesine, çevresine karşı sorumluluk bilincinde olarak hayırlı bir insan olma çabasındadır. Akrabalık bağını kuvvetli tutma gayretinde olarak sıla-i rahim yapar. Hile, haksızlık, yalan gibi kötü davranışlardan sakınır.