İslam’dan önce Peygamber Efendimizin yaşamı
Peygamber Efendimiz, İslam'dan önce de temiz bir hayat yaşamış; Hz. İbrahim'in Hanif dinine mensup bir yaşam sürmüştür. Hayatı boyunca hiçbir zaman putlara tapmamış; Allah'a inanıp O'na yönelmiş, küfür ve şirk gibi dönemin yaygın inançlarına hiç bulaşmamıştır. Ticaretle uğraşan Resul-i Ekrem Efendimiz, Mekke'de dürüstlüğü ile tanınmış; bu nedenle kendisine emniyet ve itimat edilmiş, "el Emîn" unvanı ile anılmıştır.
8 yaşına geldiğinde dedesi Abdülmuttalib'in de vefatı üzerine onu amcası Ebu Talib himaye etmiştir.
💠
🔸 Hem Ebu Talib hem de onun hanımı ve Peygamberimizin (sav) "ikinci annem" dediği Fatıma bint Esed, ona büyük bir ihtimam göstermişlerdir. Ebu Talib, nübüvvetin ardından da en büyük destekçisi olarak yaşamının sonuna kadar bu ihtimamı sürdürmüştür.
🔸 Peygamber Efendimiz, 9 ya da 12 yaşlarında iken ticaret için Suriye'ye giden amcasına katılmıştır. Busrâ'da kervanın konakladığı sırada burada bulunan Bahîra adlı bir rahibin Hz. Muhammed'in (sav) peygamber olacağına dair söyledikleri, tartışmalı bir konudur ve sağlam rivayetlere rastlanmamaktadır.
🔸 Oldukça kalabalık bir aileye sahip olan amcası Ebu Talib'e yardımcı olabilmek amacıyla on yaşlarından itibaren onun ya da başkalarının koyunlarını gütmüştür.
🔸 Risaletinin ardından kendisine sorulan bir soru üzerine "her peygamberin koyun güttüğünü" söylemiştir.
İslam'dan önce Araplar arasında çeşitli nedenlerle savaşlar meydana gelir; bunların bir kısmı kötülük yapmanın ve kan dökmenin yasak olduğu haram aylarda gerçekleşirdi.
💠
🔸 Haram aylar, hürmet gösterilen aylardır ve kameri esasa göre tespit edilen dört aydan oluşur. Bu aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Receb aylarıdır. Bu dört aydan oluşan haram aylarda yapılan savaşa Ficâr Savaşları denilir.
🔸 Peygamber Efendimizin (sav), Ficâr savaşlarının dördüncüsüne amcalarıyla birlikte katıldığı, fakat fiilen savaşmadığı; o dönemde 14, 15 ya da 20 yaşlarında olduğu belirtilir.
Ficâr Savaşı'nın ardından Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) nübüvvetinin ardından dahi övgüyle söz ettiği bir ittifak anlaşması gerçekleşmiştir.
💠
🔸 Hilfü'l Fudûl, bazı Kureyş kabilelerinin Mekke'de haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek amacıyla yaptıkları bir antlaşmadır. Peygamber Efendimiz (sav), bu antlaşmanın ikincisine bizzat katılmıştır.
🔸 İlk anlaşma, şehrin ilk sakinleri olan Cürhümlüler'den Fazl adlı üç kişinin (Fazl bin Fedâle, Fazl bin Vedâa ve Fudayl bin Hâris) kendi aralarında, yerli veya yabancı kimsesiz birine zulüm yapıldığında zalimden hakkını geri alıncaya kadar kabileleriyle birlikte ona yardım edeceklerine dair ahidleşmeleridir.
🔍 Mekke'de haksızlığın karşısında duran antlaşma: Hilfü'l Fudul
📌 HAKSIZLIK VE ZULME KARŞI HİLFÜ'L FUDÛL
🔹 Mekke'de kabileler arasında zaman zaman çekişme ve çatışmalar olmakta, ayrıca dışarıdan hac ve ticaret için şehre gelen zayıf ve güçsüz kimselere haksızlık ve zulüm yapılmaktadır.
🔹 Haram aylardan zilkadede vuku bulan böyle bir olayın Hilfü'l-fudûl'e yol açtığı rivayet edilir.
🔹 Resul-i Ekrem Efendimiz (sav), nübüvvetinin ardından da bu ittifaktan övgüyle söz etmiş; İslam'ın onu daha da pekiştirdiğine inandığını ve bu yemini, kızıl tüylü bir deve sürüsüyle de olsa asla değişmeyeceğini söylemiştir.
🔹 Tekrar çağrıldığı takdirde de tereddüt göstermeden derhal icabet edeceğini belirtmiştir.
Mekke'de Peygamberimiz (sav) ve ailesinin de içinde bulunduğu Kureyş kabilesi mensuplarının ticaretle uğraştıkları bilinir.
💠
🔸 Amcası Ebû Tâlib'e yardım etmek amacıyla ticaret hayatına başlayan Resul-i Ekrem Efendimiz (sav), amcasının yaşlandığı yıllarda ticarete kendisi devam etmiştir.
🔸 Mekkeli bir zatla ticarî ortaklık kuran Peygamberimiz (sav), bu dönemde çeşitli yerlere ticaret amacıyla seyahatlerde bulunmuştur.
🔸 Hubâşe panayırına, bir veya iki defa Yemen'e, ayrıca Doğu Arabistan'daki Muşakkar ve Debâ panayırlarına, hatta Habeşistan'a gittiği bilinmektedir.
🔸 Bu sayede hem ticareti öğrenmiş hem de Arabistan'ın çeşitli yerlerinde yaşayan insanları yakından tanımış; onların dil ve lehçelerini, dinî, siyasî ve içtimaî durumlarını öğrenme imkânını elde etmiştir.
Kaynaklar Peygamber Efendimizin (sav), Cahiliye döneminin yaygın kötülüklerinin hiçbirine bulaşmadan temiz bir yaşam sürdüğünü ittifakla bildirmişlerdir.
💠
🔸 Resul-i Ekrem Efendimiz (sav), risaletinden önce de çevresinde iffeti, mertliği, merhameti ve hak severliği ile bilinmiştir.
🔸 Ticaret hayatında güvenilirliği sebebiyle "Muhammedü'l-emîn", "El-emîn" unvanıyla anılmıştır.
🔸 20'li yaşlarını geçtiğinde, hastalandığı için kervanlarını götüremeyen bir tüccarın mallarını götürüp başarılı bir sonuç elde etmiş; bunun ardından bu tür teklifler almaya başlamıştır.
📌 HZ. HATİCE İLE EVLENMESİNE VESİLE OLAN OLAY
🔹 Tavsiye üzerine Hz. Hatice, Peygamber Efendimize (sav) ticaret ortaklığı teklifinde bulunmuş; yapılan anlaşma sonrası Peygamberimiz (sav), Hz. Hatice'nin yardımcısı Meysere ile birlikte Suriye'ye gitmiş ve kârlı bir sonuçla Mekke'ye dönmüştür.
🔹 Meysere'nin Peygamber Efendimizden (sav) övgüyle söz etmesi, onun güvenilir bir kimse olduğunu söylemesi Hz. Hatice'nin Peygamberimize güvenini arttırmış ve ona evlenme teklifinde bulunmuştur.